Ayşen ENGİN
Köşe Yazarı
Ayşen ENGİN
 

KADIN CİNAYETLERİNİN SUÇLUSU; YANLIŞ EĞİTİM

       Kadın cinayetleri. Cinayetin kadını, erkeği ya da herhangi bir sıfatı olmaz aslında. Ancak bu cinayetlere kadın cinayetleri denmesinin sebebi ve diğer cinayetlerden ayırıcı özelliği; maktulun tek suçunun kadın olması ve katilinin de karşısında kendisini güçsüz hissettirildiği eşim, sevdiğim dediği erkeklerden birinin olması. Peki yıllarca konuşulan bu zulmün önüne nasıl geçilir? Büyük cezalarla mı, caydırıcı yaptırımlarla mı? Şimdi hayır hiçbiri değil ancak eğitimle geçilir bu vahşetin önüne diyeceğim siz de bana ama eğitimli erkeklerden de eşine, sevdiğine! şiddet uygulayan yok mu diyeceksiniz? Ben de şöyle diyeceğim: Maalesef ‘eğitim’ kelimesini tamamen yanlış anlamışız toplum olarak. Eğitim tek başına okulla olmaz, eğitim diplomalarla olmaz. Onun adı öğretimdir. Her öğrenim görmüş birey, eğitim görmüş anlamına gelmez. Eğitim bambaşka bir şeydir. Doğduğunuz andan itibaren, ailenizden, çevrenizden, kültürünüzden, oynadığınız çocuk oyunlarından tutun da gelenek görenek olarak gördüğünüz her şeyi kapsayarak içinize damla damla biriken bilgi birikiminiz ve bu birikimle davranışlarınızı şekillendirmenizdir eğitim. İster en ünlü üniversitelerde okusun, isterse onlarca diploması olsun fark etmez, eğer bir insan ‘aslan oğlum, kaplan oğlum’ diye büyütülmüşse, büyüdüğünde o aslanlığın kaplanlığın fıtratı gereği vahşi olur. Bu durumda biz öğretmenlerden çok, anne babalara görev düşmektedir. Özellikle erkek çocuğu olan anne babalara. Bir çocuk babasının annesine saygı duyduğu bir ailede büyürse, babasından gördüğünü yapar, eşine karşı nazik ve saygılı olur. Bir çocuk annesi babası tarafından sırf cinsiyeti ‘erkek’ olduğu için övülerek, üstün görülerek büyütülürse, karşı cinsi ezmeye, hakir görmeye başlar. Önce annesine,kız kardeşine kaba davranır ileride sevdiğine!, eşine, kızına şiddet uygular. Üzerine basarak söylemeliyim ki; bunlar ‘feminist’ sözler değildir. Çünkü ne kadının erkeğe, ne erkeğin kadına, ne siyahın beyaza ne beyazın siyaha üstünlüğü olmadığına inanırım. Ayrıca birbirine üstün gelme savaşı nedendir, onu da hiç anlamam. Kadın cinayetlerinin tek sorumlusu ailede verilen eğitim değildir. Kültür, toplum, adet, gelenek ve görenekler, hatta dilimize yerleşmiş bazı terim ve ifadeler bile sübliminal olarak kadına geride durmayı öğretirken, erkek olmayı da üstünlük olarak göstermiştir. Sevilen, takdir edilen bir kadına övgü amaçlı ‘erkek gibi’ tabiri kullanılır ve kadınlar bundan mutlu olurken, erkeğe ‘kadın gibi’ demek hakaret sayılır ve erkekler bundan rahatsızlık duyarlar. İşte eğitim bu noktada başlar. Herkesin sessiz olduğu bir ortamda ‘Aa kız doğdu.’ tabirinin kullanıldığını duydum. Sonrası daha acı. Bir evde kız çocuk doğduğunda herkes erkek doğmadı diye üzülürmüş eskiden ve uzun süreli sessizlik olan ortamlarda bu söz kullanılmaya başlanmış. Yanlış eğitim . Ne kadar küçük, önemsiz ve ayrıntı gibi görünüyor değil mi? Başlarda çok masum gibi görünen ‘Göster amcalara diye başlayan cümlelerle, şaşalı abartılı sünnet düğünleriyle, aslan oğlum kaplan oğlum, kız dediğin, erkek dediğin diye başlayan cinsiyete dayalı övgü ve yergi ifadeleriyle, biz toplum olarak böyle küçük küçük besliyoruz bu canavarları. Yabancı değil hiçbiri. Hiçbir kadın cinayeti katilini ithal etmiyoruz. Hepsi içimizden çıkan insanlar. Demek ki bir yerlerde yanlışlık var. Büyük para cezaları mı verilecek ya da ağır hapis cezaları mı? Eğitilememiş insanlar için hepsi nafile. Yüz kez de, bin kez de, milyon kez de söylüyorum ki tek ihtiyaç eğitim. Öğretim değil, eğitim. Öğretim insanı, meslek sahibi yapar. Eğitimse insanı insan yapar.
Ekleme Tarihi: 22 Nisan 2021 - Perşembe
Ayşen ENGİN

KADIN CİNAYETLERİNİN SUÇLUSU; YANLIŞ EĞİTİM

       Kadın cinayetleri. Cinayetin kadını, erkeği ya da herhangi bir sıfatı olmaz aslında. Ancak bu cinayetlere kadın cinayetleri denmesinin sebebi ve diğer cinayetlerden ayırıcı özelliği; maktulun tek suçunun kadın olması ve katilinin de karşısında kendisini güçsüz hissettirildiği eşim, sevdiğim dediği erkeklerden birinin olması.

Peki yıllarca konuşulan bu zulmün önüne nasıl geçilir? Büyük cezalarla mı, caydırıcı yaptırımlarla mı? Şimdi hayır hiçbiri değil ancak eğitimle geçilir bu vahşetin önüne diyeceğim siz de bana ama eğitimli erkeklerden de eşine, sevdiğine! şiddet uygulayan yok mu diyeceksiniz? Ben de şöyle diyeceğim: Maalesef ‘eğitim’ kelimesini tamamen yanlış anlamışız toplum olarak. Eğitim tek başına okulla olmaz, eğitim diplomalarla olmaz. Onun adı öğretimdir. Her öğrenim görmüş birey, eğitim görmüş anlamına gelmez. Eğitim bambaşka bir şeydir. Doğduğunuz andan itibaren, ailenizden, çevrenizden, kültürünüzden, oynadığınız çocuk oyunlarından tutun da gelenek görenek olarak gördüğünüz her şeyi kapsayarak içinize damla damla biriken bilgi birikiminiz ve bu birikimle davranışlarınızı şekillendirmenizdir eğitim.

İster en ünlü üniversitelerde okusun, isterse onlarca diploması olsun fark etmez, eğer bir insan ‘aslan oğlum, kaplan oğlum’ diye büyütülmüşse, büyüdüğünde o aslanlığın kaplanlığın fıtratı gereği vahşi olur. Bu durumda biz öğretmenlerden çok, anne babalara görev düşmektedir. Özellikle erkek çocuğu olan anne babalara. Bir çocuk babasının annesine saygı duyduğu bir ailede büyürse, babasından gördüğünü yapar, eşine karşı nazik ve saygılı olur. Bir çocuk annesi babası tarafından sırf cinsiyeti ‘erkek’ olduğu için övülerek, üstün görülerek büyütülürse, karşı cinsi ezmeye, hakir görmeye başlar. Önce annesine,kız kardeşine kaba davranır ileride sevdiğine!, eşine, kızına şiddet uygular. Üzerine basarak söylemeliyim ki; bunlar ‘feminist’ sözler değildir. Çünkü ne kadının erkeğe, ne erkeğin kadına, ne siyahın beyaza ne beyazın siyaha üstünlüğü olmadığına inanırım. Ayrıca birbirine üstün gelme savaşı nedendir, onu da hiç anlamam.

Kadın cinayetlerinin tek sorumlusu ailede verilen eğitim değildir. Kültür, toplum, adet, gelenek ve görenekler, hatta dilimize yerleşmiş bazı terim ve ifadeler bile sübliminal olarak kadına geride durmayı öğretirken, erkek olmayı da üstünlük olarak göstermiştir. Sevilen, takdir edilen bir kadına övgü amaçlı ‘erkek gibi’ tabiri kullanılır ve kadınlar bundan mutlu olurken, erkeğe ‘kadın gibi’ demek hakaret sayılır ve erkekler bundan rahatsızlık duyarlar. İşte eğitim bu noktada başlar. Herkesin sessiz olduğu bir ortamda ‘Aa kız doğdu.’ tabirinin kullanıldığını duydum. Sonrası daha acı. Bir evde kız çocuk doğduğunda herkes erkek doğmadı diye üzülürmüş eskiden ve uzun süreli sessizlik olan ortamlarda bu söz kullanılmaya başlanmış. Yanlış eğitim . Ne kadar küçük, önemsiz ve ayrıntı gibi görünüyor değil mi?

Başlarda çok masum gibi görünen ‘Göster amcalara diye başlayan cümlelerle, şaşalı abartılı sünnet düğünleriyle, aslan oğlum kaplan oğlum, kız dediğin, erkek dediğin diye başlayan cinsiyete dayalı övgü ve yergi ifadeleriyle, biz toplum olarak böyle küçük küçük besliyoruz bu canavarları. Yabancı değil hiçbiri. Hiçbir kadın cinayeti katilini ithal etmiyoruz. Hepsi içimizden çıkan insanlar. Demek ki bir yerlerde yanlışlık var. Büyük para cezaları mı verilecek ya da ağır hapis cezaları mı? Eğitilememiş insanlar için hepsi nafile. Yüz kez de, bin kez de, milyon kez de söylüyorum ki tek ihtiyaç eğitim. Öğretim değil, eğitim. Öğretim insanı, meslek sahibi yapar. Eğitimse insanı insan yapar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.