Ayşen ENGİN
Köşe Yazarı
Ayşen ENGİN
 

DİNLE

          Dinlemek… Çoğumuzun, konuşmaktan fırsat bulamadığı eylem.Oysa dinlemek anlamanın yarısı. Anlamadan, sindirmeden, öğrenmeden konuşmaya o kadar alışmışız ki, dinlemeye ayıracak sabrımız, zamanımız ve isteğimiz kalmamış.                 Çok sevdiğim bir Kızılderili sözü vardır. ‘Dur,dinle. Hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın.’ Ne kadar doğru. Konuşursan, duyamazsın. Duyduğun sadece kendi sesin olur. Ve çevrende olup biten pek çok şeyi kaçırırsın.                 Herkes anlaşılmayı, anlattıklarının dinlenmesini bekler. Tüm çalışmalar, eğitimler etkili, etkileyici ve güzel konuşmak üzerine verilir. Halbuki dinlemek, daha büyük bir beceri gerektirir. Etkili dinlemeyi çoğu kişi bilmez.                 Üniversite yıllarımda Psikoloji bölümü asistanlarının İngilizce dilinde yazılmış  Psikoloji kaynaklarını Türkçe’ye çevirir, harçlığımı çıkarırdım. Etkili dinleme becerileri üzerine yazılmış yabancı makaleler çevirdim. Çevirisini yaptığım kitaplara göre ,psikiyatristlere gidip terapiler alan insanlara uygulanan en birincil uygulama ‘etkili dinleme’ idi. Çözemediği sorunları olan insanlar, psikiyatristlere, psikologlara gidip tavsiyeler almıyorlardı, öncelikle anlattıkları, etkili olarak dinleniyordu.İnsanların tavsiyeye değil, kendilerini dinleyen insanlara ihtiyaçları vardı aslında. Yargılamadan, akıl vermeden, kıyaslamadan, eleştirmeden sadece dinleyen insanlara. Çünkü sadece dinleyebilmek, anlamaktı.  Psikoloji öğrencilerine öncelikli olarak öğretilen buydu. ‘Dinlemek’. ‘Etkili dinlemek’. Neydi peki etkili dinlemek?                 Etkili dinlemek, karşındaki kişiye oturuşunla, bakışınla, duruşunla, tüm jest ve mimiklerinle seni dinliyorum mesajı vererek dinlemekti. Ara sıra da dinlediğini gösteren kelimelerle eşlik edebilmek. Sözünü kesmeden, önemseyerek, dikkatli ve verimli şekilde dinlemek. Bunu çevremizde yapabilen ne kadar az kişi var dikkat ettiniz mi?                 Öğrencisi bir şey sorduğunda çoğu zaman dönüp yüzüne bile bakmadan cevap veren bir öğretmen ya da çocuğu, okuldaki bir gününü anlatırken dinliyor görünüp başka bir işle uğraşan anne baba veya arkadaşı üzüldüğü bir olayı anlatıp paylaşırken, gün içinde yapacağı başka bir işi düşünen bir arkadaş ne kadar etkili dinleyebilir ki? Ve o kişiler bir daha ne zaman gelir ki o kişilerin yanına, bir şeyler anlatıp paylaşmak için?                 Dinlemek anlamanın yarısı. Dinleyin. Sizinle konuşan çocuğunuzu dinleyin, arkadaşınızı dinleyin, kendinizi dinleyin, doğayı dinleyin. Sadece dinleyin. Tüm dikkatinizi vererek ve anlayarak. Sonuçlarına siz de şaşıracaksınız.
Ekleme Tarihi: 04 Şubat 2021 - Perşembe
Ayşen ENGİN

DİNLE

          Dinlemek… Çoğumuzun, konuşmaktan fırsat bulamadığı eylem.Oysa dinlemek anlamanın yarısı. Anlamadan, sindirmeden, öğrenmeden konuşmaya o kadar alışmışız ki, dinlemeye ayıracak sabrımız, zamanımız ve isteğimiz kalmamış.

                Çok sevdiğim bir Kızılderili sözü vardır. ‘Dur,dinle. Hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın.’ Ne kadar doğru. Konuşursan, duyamazsın. Duyduğun sadece kendi sesin olur. Ve çevrende olup biten pek çok şeyi kaçırırsın.

                Herkes anlaşılmayı, anlattıklarının dinlenmesini bekler. Tüm çalışmalar, eğitimler etkili, etkileyici ve güzel konuşmak üzerine verilir. Halbuki dinlemek, daha büyük bir beceri gerektirir. Etkili dinlemeyi çoğu kişi bilmez.

                Üniversite yıllarımda Psikoloji bölümü asistanlarının İngilizce dilinde yazılmış  Psikoloji kaynaklarını Türkçe’ye çevirir, harçlığımı çıkarırdım. Etkili dinleme becerileri üzerine yazılmış yabancı makaleler çevirdim. Çevirisini yaptığım kitaplara göre ,psikiyatristlere gidip terapiler alan insanlara uygulanan en birincil uygulama ‘etkili dinleme’ idi. Çözemediği sorunları olan insanlar, psikiyatristlere, psikologlara gidip tavsiyeler almıyorlardı, öncelikle anlattıkları, etkili olarak dinleniyordu.İnsanların tavsiyeye değil, kendilerini dinleyen insanlara ihtiyaçları vardı aslında. Yargılamadan, akıl vermeden, kıyaslamadan, eleştirmeden sadece dinleyen insanlara. Çünkü sadece dinleyebilmek, anlamaktı.  Psikoloji öğrencilerine öncelikli olarak öğretilen buydu. ‘Dinlemek’. ‘Etkili dinlemek’. Neydi peki etkili dinlemek?

                Etkili dinlemek, karşındaki kişiye oturuşunla, bakışınla, duruşunla, tüm jest ve mimiklerinle seni dinliyorum mesajı vererek dinlemekti. Ara sıra da dinlediğini gösteren kelimelerle eşlik edebilmek. Sözünü kesmeden, önemseyerek, dikkatli ve verimli şekilde dinlemek. Bunu çevremizde yapabilen ne kadar az kişi var dikkat ettiniz mi?

                Öğrencisi bir şey sorduğunda çoğu zaman dönüp yüzüne bile bakmadan cevap veren bir öğretmen ya da çocuğu, okuldaki bir gününü anlatırken dinliyor görünüp başka bir işle uğraşan anne baba veya arkadaşı üzüldüğü bir olayı anlatıp paylaşırken, gün içinde yapacağı başka bir işi düşünen bir arkadaş ne kadar etkili dinleyebilir ki? Ve o kişiler bir daha ne zaman gelir ki o kişilerin yanına, bir şeyler anlatıp paylaşmak için?

                Dinlemek anlamanın yarısı. Dinleyin. Sizinle konuşan çocuğunuzu dinleyin, arkadaşınızı dinleyin, kendinizi dinleyin, doğayı dinleyin. Sadece dinleyin. Tüm dikkatinizi vererek ve anlayarak. Sonuçlarına siz de şaşıracaksınız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.