Sevgili okur, merhaba.
İnsan; kendi yolunu, kendisiyle kurmuş olduğu ilişki üzerine oluşturur. En temelde, kendisiyle bir ilişki kurar. Devamlılığında ise, yeni bağlar ve yeni ilişkiler kurmak zorundadır. Çünkü insan, ilişkilenmediği sürece içinde olduğu anda bir anlam bulamaz. İlişki kurmak, bireyin 'birey' oluşu için temel gerekliliklerinden biridir. İnsan; gözlerini dünyaya ilk açtığı andan itibaren, bir bağ kurmak ister. Kuracağı bağlar, yeni ilişkilerini oluşturur. Ve ilişkileri de ona yeni birer kimlik kazandırır. 'Anne', 'baba', 'çocuk', 'sevgili', 'arkadaş', 'komşu' ve daha fazlası...
İlişkiler sonucu oluşmuş olan kimliklerimiz, bizim hayatımızın vazgeçilmez birer gerçeklikleridir. Bazen kimliklerimizi seçebilirken, bazense zaten var olan birçok kimlikle hayata gelmiş oluruz. Yol, kendi seçtiğimiz ve seçemediğimiz kimliklerimizle birlikte yürünür. Bir anne babanın evladı olmayı, bir kişinin kardeşi ya da akrabası olmayı, bir ülkenin vatandaşı olmayı biz seçemeyiz. Seçemediğimiz bu oluşumlarla dünyaya geliriz. Fakat sonrasında; arkadaş gibi, meslek gibi, partner gibi, dini ve siyasi yönelim gibi oluşumları seçmek/tercih etmek bizim elimizdedir. Ve biz, kendi yolumuzda seçebildiğimiz ve seçemediğimiz tüm bu ilişkilerimiz varlığında kendi bireysel kimliğimizi oluşturmuş oluruz. 'Kendi kimliğimiz'. Evet, tüm ilişkiler ve ilişkilerle birlikte oluşmuş olan kimlikler arasındaki en özeli. En önemlisi, en önem verilmesi gerekeni. İnsan bazen; ilişkilerindeki diğer kimliklerine o kadar çok kendisini kaptırabiliyor ki, kendi kimliğine gereken zamanı ve gerekli olan önemi gösteremeyebiliyor. Peki sonrasınde ne oluyor? Kayboluyor. İnsan, diğer ilişkilerine kendisiyle kurmuş olduğu ilişkiden daha fazla vakit ayırıp daha fazla değer verdiği an; kendini unutuyor. Ben kimim? Ben kimdim? Ben kim olacaktım? Tüm bu sorular, insana kendisi için en acı cevabı vermiş oluyor. "Ben bu insan değildim" "Ben kendimi tanıyamıyorum" "Ben bu insan olmak istemiyorum".
İlişki. İnsanın muhtaç olduğu, diğerleriyle kurmuş olduğu 'bağ'larının ürünü. Hayatına ve kendi yoluna devam edebilmesi için gerekli olan aidiyet duygusunun kaynağı. İlişki. Hayatın vazgeçilmez bir parçası. Peki insan; ilişki kurmaktan/ilişki içinden olmaktan kaçınamıyorsa, hayatına anlam katarak yoluna devam edebilmek için ne yapmalı? İlişkileri arasında sıkışıp kaybolmamak için nasıl bir denge kurmalı? İlişkilerine verdiği öncelik sırasını iyi belirlemeli. Hayatının merkezine, her zaman kendisiyle kurduğu ilişkiyi yani 'kendini' koymalı. Kişi; kendine gereken değeri, vakti, önemi verebildiği sürece 'kendi' olabilir. Ve ancak kendi olabilen biri, kendi ilişkilerini kendisine göre dengeleyebilir. Yani temelde, kendimizle olan ilişkimizi beslemeliyiz. Kendimizle tanışmalı, kendimizle bir bağ kurmalı ve kendimizi kabul edip kendimiz olabilmeyi sağlayabilmeliyiz. En önemlisi de kendimizi sevebilmeliyiz. Dünya, kusurlar ve bu kusurları dengede tutacak güzellikler üzerine kuruludur. Kendimizle olan ilişkimiz de böyle. İyi de kötü de, güzel de çirkin de kendi içimizde. Biz, hangi tarafı beslersek; o taraf baskın gelecek. Bu nedenle; içimizde olan potansiyel 'iyiyi' ve 'güzeli' bulup, kendimize yatırım yapmalıyız. Önce aynaya baktığımız kişiyi sevebilmeliyiz. Sen, kendinle olan ilişkinde başarısızsan; hangi ilişkinde başarıyı sağlayabilirsin ki? Sen, kendini sevemezken; kimi sevebilirsin ki? Seni, sen mutlu edemezken; kim mutlu edebilir ki?
Kendi yolumuzun rotasını, kendimizle kurduğumuz 'ilişki'mizin belirlemesi dileği ile…
Görüşmek üzere…