Bazı insanlar vardır; hayatına girdiğinde sadece bir isim olmazlar. Bir duruş, bir güven, bir sıcaklık hâline gelirler.
Suat Yanç benim için tam olarak böyle biridir.
O, sadece çok sevdiğim dostum, benim abim değil; televizyon dünyasının gerçek dehası, işine ve insanlarına tutkuyla bağlı bir usta.
Ve bu satırları ona duyduğum saygının, içtenliğin bir yansıması olarak yazıyorum.
Gaziantep’te Başlayan Bir Tutku
Suat’ın hikâyesi Gaziantep’te, dedesi Süleyman Yeşilova’nın yönettiği sinema salonlarının loş ışığında başlar.
O küçük çocuk, perdelerin arkasındaki dünyaya hayran kalır, ışığın ve gölgenin oyununu izlerdi.
İşte o günlerden gelen merak ve sevgi, yıllar sonra onun televizyonun arkasındaki dahi zekâsını ortaya çıkaracaktı.

Akademiden Kameraya: İlk Adımlar
1991’de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne birincilikle girdiğinde, bu bir tesadüf değildi;
bu, onun yeteneğinin ve disiplininin en somut kanıtıydı.
Öğrencilik yıllarında İzmir’de Flash TV’de haber kameramanı olarak başladığı kariyer yolculuğu, ardından Kanal 6, Star TV ve Ege TV ile devam etti.
Ege TV’de “Gecevizyon” programını yönetirken, hem teknik ustalığını hem de projelere kattığı yaratıcı zekâyı ortaya koydu.
O anlarda fark ediliyordu: Suat Yanç sadece bir kameraman değil, televizyon sektörünün sessiz dehasıydı.
Show TV ve Efsane Projeler
Askerlik sonrası Show TV’de Televole ve Pazar Keyfi gibi projelerde altı yıl boyunca kameramanlık yaptı.
Ve ardından “Gelin Evi”, “Kördüğüm” dizisi ve “Yaz Hikâyeleri” filmleriyle görüntü yönetmenliği yaptı.
Benim için Suat’ın dehasını en iyi gösteren anlardan biri “Bana Her Şey Yakışır” projesidir.
Tam 750 bölüm, her bir kareyi, her bir sahneyi, her bir detayı titizlikle yönetti.
Suat orada sadece görüntü yönetmeni değil; projeyi zirveye taşıyan bir dahiydi.
İzleyici bunu fark etmese de, televizyonun ritmi onun ellerindeydi.
Sadece İzlenme Değil, Estetik ve Strateji
Suat Yanç’ın dehası sadece teknik beceriyle sınırlı değil.
Seçmenin Sesi (TRT 1 – 60 bölüm), Gizemli Gerçekler (TRT Belgesel – 13 bölüm), Özel Tim (TRT Belgesel – 20 bölüm), Yemekteyiz (Beyaz TV – 26 bölüm) gibi projelerde de aynı mükemmeliyet ve strateji vardı.
Ve son dönemde yapımcılığını üstlendiği 50fifty Magazin programı, izlenme rekorları kırıyor.
Ayrıca dijital platformda da Best Life programıyla büyük ses getirdi.
O, televizyonu ve dijitali sadece izlenme oranlarıyla değil; estetik, hikâye ve disiplinle şekillendiriyor.
Ve işte bu yüzden, Suat Yanç bu sektörün gerçek dâhisi olarak anılıyor.
Vadi İstanbul’da Bir Sohbet
Geçtiğimiz gün Vadi İstanbul’da buluştuk.
Kahveler elimizde, şehir gürültüsünün ortasında otururken bir kez daha fark ettim:
Suat hâlâ merak eden, hâlâ üreten, hâlâ heyecanla yürüyen bir adam.
O gün konuştukça, eski projeler, setteki anılar, gülümseten hatıralar bir bir aklıma geldi.
Televole setinde yaşadığımız telaş, “Bana Her Şey Yakışır”ın ilk çekim günleri, programlarda attığı ince dokunuşlar…
Hepsi bir araya geldiğinde, Suat’ın televizyon dünyasına bıraktığı mirasın büyüklüğü bir kez daha gözler önüne serildi.
Duruşu ve Prensipleri
“Kalemimi parayla satmadım.”
Bu sözün arkasında iş kaybetmek, teklifleri reddetmek, yalnız yürümek ve dik durmak var.
Suat’ın prensipleri onu sadece bir profesyonel değil; televizyonun dehası ve duruş sahibi bir efsane yaptı.
Suat Yanç: Bir Dost, Bir Abiden Daha Fazlası
Suat’ın büyüklüğü sadece işinde değil; insanlığında, dostluğunda ve karakterinde gizli.
Onunla dost olmak, hem öğrenmek hem güçlenmek demek.
Onunla geçirilen her an, televizyonun ötesinde bir hayat dersi gibi.
Ve ben, her an bu dahiyle yan yana olmaktan gurur duyuyorum.
Son Söz
Suat Yanç, ekranın arkasında sessiz bir güç değil; televizyonun vicdanı, emeğin simgesi, disiplinin ve karakterin somut halidir.
Benim için o sadece bir dost, bir abi değil;
bu sektörün dehası, hayatında bir örnek ve televizyon dünyasında büyük bir öncüdür.