Yiğitefe Şahin
Köşe Yazarı
Yiğitefe Şahin
 

YENİ “HİPNOTİZE” NESİL

Fikir sahibi olmakla, bilgiçlik yapmak arasında bir fark var. Fikir sahipleri, adında da geçtiği üzere, kendi fikirlerinin üreticisi veya bağdaştırıcısı oldukları için dinlemeye değer, dinleyince sıkılmayacağınız, haklı haksız demeden keyifle tartışabileceğiniz kişilerdir. Bilgiçlik yapanlar ise kulaktan dolma bilgilerle kafanızı ütüler, her şeyi en iyi kendinin bildiğini düşünür, kendi bildiklerinden harici ona; çağdışı, geri kafalı, yobazcadır.  Aslında insanların böyle kutuplaşmasının sebebi, benim yazılarımda hedef aldığım azınlığın herkesi birbirine düşürmesi. Bir insana yapmak istemeyeceği bir seçenekle, yapabileceği bir seçeneği aynı anda sunarsanız, o kişi ikisini de yapma zorunluluğu yokken, yapabileceği seçeneği muhtemelen yapacaktır. Mesela aile bireylerinden, sizin için çok pahalı bir şey almasını isteyin. Eğer milyonlarla oynamıyorsanız veya sizi el bebek gül bebek yetiştirmedilerse, ebeveyniniz telefon, bilgisayar gibi pahalı isteklere ilk seferde hayır der. Ardından asıl isteğinizi dile getirin. Asıl isteğinizle ilki arasında fiyat farkı bayağı olsun. Ama daha ucuz bir şey isteyin. %70-75 ihtimalle size onu alırlar. Şimdi bu verdiğim örneği şuraya bağlayalım; insanları, ilk başta kadın veya erkekten farklı bir cinsiyet ve sözde yönelim değişikliğine ittiler. Öyle olmak istemeyen insanlara da, “en azından saygı duy dediler” ve çok büyük bir kesim bunu yaptı. Artık öyle olmak istemeyenler ve asla olmayacak insanlar, öyle olmak isteyenlere saygı duymanın zorunluğu olduğunu sanıyor. Bu konuda en nefret ettiğim tipler; “yıl olmuş 2022 Türkler hala saygı duymuyor bu insanlara” diyenlerdir.  Ulan! Yıl ile ne alakası var bu konunun hadsiz?! Bir de “Türkler” diye ekleme yapıyor oraya. İlla insanları sınıflaştıracaksanız (ki herkes kendi özelliklerine yeni isim takma peşinde, havalı görünmek uğruna) erkek, kadın ve diğerleri olarak sınıflaştırın. Bence artık çağın ismini değiştirmeliyiz, “Dijital Çağ” eskidi. Ne bileyim, şov çağı deyin, farklılık çağı deyin, son çağ deyin. Farklılık çağı güzel aslında… Aslında farklılık güzeldir, farklı fikirler ve düşünce yapıları gelişimi de getirir. Ama bahsettiğimiz farklılık, tamamen uydurmalardan ibaret, farklı olmak için oluşturulmuş inanışlar ve yönelimler. Kalkmış bana, “şu yıl olmuş hala saygıyı öğrenemedin” diyor. Asıl sen insan olmayı öğrenememişsin arkadaş. Kendisine itaat etmedim diye bana küfür ediyor, sonra saygı zırvalıklarına değiniyor. Benden yaşça büyük olanlara elimden geldiğince izah etmeye çalışıyorum konuyu. Fakat birincil amacım, benden yaşça küçükler… Onlar gördüklerini, duyduklarını ve hayal ettiklerini benimseyip hayatlarına geçirdikleri yaşta, gündem diktatörlerine yataklık yapan yüz binlerce zincirsiz kölenin aralarında düşünce yapıları çok değişiyor. Yaşları 8-12 olan çocuklar bana neleri savunuyor bir görseniz, inanamazsınız. Ebeveynlerden istirhamım, çocuklarınızın gelişim çağında onları desteksiz bırakmayın, birlikte kelime dağarcığını ve bilgi birikimini arttıracak aktiviteler yapın. Ama bunu, çocuğunuzu sıkmadan yapın ki, sosyal medyada gördüğümüz videolar gibi olmasın. Siz onu en iyi şekilde koruduğunuzu ve kötülükten sakındığınızı sanırsınız. Ama o elinde telefonla hem her şeyi öğrenir, hem sizin hakkınızda olur olmadık şeyler anlatır. “Olur mu öyle şey, benim oğlum/kızım niye beni kötülesin insanlara?” demeyin. İnanması güç olacak belki ama sosyal medya uygulamalarında hep şunu görüyorum; ne hikmetse uygulamayı kullanan çocukların yarısından fazlası ailesinden şiddet görüyor, yok babası terk etmiş, yok anneni kaçmış, yok babası şiddet uyguluyormuş, annesi nefret kusuyormuş falan. Maalesef ki öyle olan da var. Ama bunları dile getirenlerin %90-95’i, sırf çevresinden ilgi görmek için söylüyor. Geçen bir video gördüm içeriğini hatırlamıyorum, yorumlara bir baktım, yorumların NEREDEYSE HEPSİ; “ben babamı sevmiyorum, babam beni bıraktı gitti”. Bakın 3-5 değil. Neredeyse hepsi. Hadi 50 tanesi ciddi olsun. Yüzlerce mesaj okudum… Çocuklara bu yalanı söylettiren nedir? Çocukları bu ilgiye muhtaç bırakan nedir? Çocukları yargılamaktansa bunları düşünmeliyiz.
Ekleme Tarihi: 23 Eylül 2022 - Cuma
Yiğitefe Şahin

YENİ “HİPNOTİZE” NESİL

Fikir sahibi olmakla, bilgiçlik yapmak arasında bir fark var. Fikir sahipleri, adında da geçtiği üzere, kendi fikirlerinin üreticisi veya bağdaştırıcısı oldukları için dinlemeye değer, dinleyince sıkılmayacağınız, haklı haksız demeden keyifle tartışabileceğiniz kişilerdir. Bilgiçlik yapanlar ise kulaktan dolma bilgilerle kafanızı ütüler, her şeyi en iyi kendinin bildiğini düşünür, kendi bildiklerinden harici ona; çağdışı, geri kafalı, yobazcadır.  Aslında insanların böyle kutuplaşmasının sebebi, benim yazılarımda hedef aldığım azınlığın herkesi birbirine düşürmesi.

Bir insana yapmak istemeyeceği bir seçenekle, yapabileceği bir seçeneği aynı anda sunarsanız, o kişi ikisini de yapma zorunluluğu yokken, yapabileceği seçeneği muhtemelen yapacaktır. Mesela aile bireylerinden, sizin için çok pahalı bir şey almasını isteyin. Eğer milyonlarla oynamıyorsanız veya sizi el bebek gül bebek yetiştirmedilerse, ebeveyniniz telefon, bilgisayar gibi pahalı isteklere ilk seferde hayır der. Ardından asıl isteğinizi dile getirin. Asıl isteğinizle ilki arasında fiyat farkı bayağı olsun. Ama daha ucuz bir şey isteyin. %70-75 ihtimalle size onu alırlar.

Şimdi bu verdiğim örneği şuraya bağlayalım; insanları, ilk başta kadın veya erkekten farklı bir cinsiyet ve sözde yönelim değişikliğine ittiler. Öyle olmak istemeyen insanlara da, “en azından saygı duy dediler” ve çok büyük bir kesim bunu yaptı. Artık öyle olmak istemeyenler ve asla olmayacak insanlar, öyle olmak isteyenlere saygı duymanın zorunluğu olduğunu sanıyor.

Bu konuda en nefret ettiğim tipler; “yıl olmuş 2022 Türkler hala saygı duymuyor bu insanlara” diyenlerdir.  Ulan! Yıl ile ne alakası var bu konunun hadsiz?! Bir de “Türkler” diye ekleme yapıyor oraya. İlla insanları sınıflaştıracaksanız (ki herkes kendi özelliklerine yeni isim takma peşinde, havalı görünmek uğruna) erkek, kadın ve diğerleri olarak sınıflaştırın.

Bence artık çağın ismini değiştirmeliyiz, “Dijital Çağ” eskidi. Ne bileyim, şov çağı deyin, farklılık çağı deyin, son çağ deyin. Farklılık çağı güzel aslında… Aslında farklılık güzeldir, farklı fikirler ve düşünce yapıları gelişimi de getirir. Ama bahsettiğimiz farklılık, tamamen uydurmalardan ibaret, farklı olmak için oluşturulmuş inanışlar ve yönelimler. Kalkmış bana, “şu yıl olmuş hala saygıyı öğrenemedin” diyor. Asıl sen insan olmayı öğrenememişsin arkadaş. Kendisine itaat etmedim diye bana küfür ediyor, sonra saygı zırvalıklarına değiniyor.

Benden yaşça büyük olanlara elimden geldiğince izah etmeye çalışıyorum konuyu. Fakat birincil amacım, benden yaşça küçükler… Onlar gördüklerini, duyduklarını ve hayal ettiklerini benimseyip hayatlarına geçirdikleri yaşta, gündem diktatörlerine yataklık yapan yüz binlerce zincirsiz kölenin aralarında düşünce yapıları çok değişiyor. Yaşları 8-12 olan çocuklar bana neleri savunuyor bir görseniz, inanamazsınız. Ebeveynlerden istirhamım, çocuklarınızın gelişim çağında onları desteksiz bırakmayın, birlikte kelime dağarcığını ve bilgi birikimini arttıracak aktiviteler yapın. Ama bunu, çocuğunuzu sıkmadan yapın ki, sosyal medyada gördüğümüz videolar gibi olmasın. Siz onu en iyi şekilde koruduğunuzu ve kötülükten sakındığınızı sanırsınız. Ama o elinde telefonla hem her şeyi öğrenir, hem sizin hakkınızda olur olmadık şeyler anlatır. “Olur mu öyle şey, benim oğlum/kızım niye beni kötülesin insanlara?” demeyin. İnanması güç olacak belki ama sosyal medya uygulamalarında hep şunu görüyorum; ne hikmetse uygulamayı kullanan çocukların yarısından fazlası ailesinden şiddet görüyor, yok babası terk etmiş, yok anneni kaçmış, yok babası şiddet uyguluyormuş, annesi nefret kusuyormuş falan. Maalesef ki öyle olan da var. Ama bunları dile getirenlerin %90-95’i, sırf çevresinden ilgi görmek için söylüyor. Geçen bir video gördüm içeriğini hatırlamıyorum, yorumlara bir baktım, yorumların NEREDEYSE HEPSİ; “ben babamı sevmiyorum, babam beni bıraktı gitti”. Bakın 3-5 değil. Neredeyse hepsi. Hadi 50 tanesi ciddi olsun. Yüzlerce mesaj okudum… Çocuklara bu yalanı söylettiren nedir? Çocukları bu ilgiye muhtaç bırakan nedir? Çocukları yargılamaktansa bunları düşünmeliyiz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.