Yiğitefe Şahin
Köşe Yazarı
Yiğitefe Şahin
 

“KAFA SİREN” EBEVEYN

Hemen her ebeveyn hayatının en az bir noktasında çocuğunu başından sav etmek için farklı yollara başvuruyor. Şu an da bunu ellerine telefon vererek yapıyorlar. Tabii bunu yaparken, o çocuk telefonda ne izliyor, nereye giriyor sık sık kontrol etmek gerekli. Ama ebeveynlerin yarısından fazlası bunu umursamıyor. Açıyor Youtube’u ne izlerse izlesin, yeter ki ağlamasın, bana bulaşmasın gibi düşünceler de çok sık karşılaştığım bir durum. Geçenlerde bir arkadaşımın bana sosyal medyadan attığı videoyu ağzım açık izledim. Herkesin aşina olduğu Sünger Bob, Sonic gibi çizgi film karakterleri insanların veya başka animasyon karakterlerinin içinde yüzdüğü, içtiği, yıkandığı suya dışkısını yaparak, bu su ile etkileşime geçenleri zehirliyor veya ağlatıyor. Yahu bunu çocuklar izliyor. Bunu nasıl filtrelemiyorlar ben anlamıyorum. Küçük yaştaki çocuklara böyle bir şeyi izletmenin mantığı ne olabilir arkadaş? Ebeveynlerin çoğunun haberi yoktur bundan. Yine aynı konu fakat bu sefer konsept farklı. Korku… Ya bu zamana kadar gördüklerimin neredeyse hiçbirisinde istisna olmadı. Küçücük çocuklar, korku oyunları, videoları, hikayeleri olan videoları izliyor. Kendi çevremde birçok kez karşılaştım bu durumla. Gelmiş bana diyor ki; “siren kafayı biliyor musun sen?” Diyorum o ne? Başlıyor anlatmaya, “çürük insan eti kokuyor, bozuk siren sesi çıkararak kurbanlarını kendisine çekiyor vesaire. Böyle dakikalarca anlatıyor bana. Ya sen korku filmi senaristi misin? Diyorum öyle şeyler gerçek değil diye, bana karşı çıkıyor hayır kesinlikle gerçek diyor bana. Sonra gece korkuyorlar, tuvalete gidemiyorlar. Karanlık olunca ağlamaya başlıyorlar. Cadı, zombi, vampir, kurt adam, metafizik varlıkları ve görünüşünü daha önce görmediğiniz türde yaratıklar… Çocuklar izliyor bunları. Hatta ben şuna bile şahit oldum; korku videoları izlerken, ben odaya girdiğimde videoyu kapatıp hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Bana söylediği kelimeler aynen şöyle “ben hiçbir şeyden korkmuyorum, öyle şeylerden korkmam ben, bunlar hiç korkunç değil” ama ışığı kapatsanız ağlamaya başlıyor. Bakın inandığınız, benimsediğiniz değerler aşkına, çocukları bu bataklıktan uzak tutun. Çocuklar anlamıyor onların kurgu olduğunu, hikâyeden ibaret olduğunu… Ha bir de Japon efsanelerini izleyenler var. O çocuklardan herhangi birisini şaka niyetiyle korkutursanız, şakasız şekilde hayatını kaydırabilirsiniz. Günün hemen her saati akıllarına geliyor izledikleri. Perdeyi açtığında bir yüzle karşılaşma korkusu, uyurken gözkapağı olmayan biri tarafından izlenme korkusu, koridordan odasına koşarken kovalanma korkusu, yatağının altında birinin olma korkusu, karanlıkta savunmasız ve zayıf hissetme korkusu ve daha saymakla bitmeyecek düşünceler çocukların çoğunun aklını yiyip bitiriyor. Siz de o çocuk onu düşünürken istemeyerek de olsa aniden karşısına çıkarsanız, kalıcı hasarlar bırakabilirsiniz çocukta. O yüzden “benimle uğraşmasın da telefonda takılsın” diye çocuğa telefon verip, çocuğu umursamazsanız maksimum 5 ayda çocuğu büyük oranda kendinizden koparırsınız. Sonra da gençler şöyle böyle dersiniz. Çocuğuna vakit ayırmayıp, gitsin telefon oynasın da beni rahatsız etmesin diyecek olana basit bir tavsiye; siz çocuk sahibi olmayın.
Ekleme Tarihi: 25 Ağustos 2023 - Cuma
Yiğitefe Şahin

“KAFA SİREN” EBEVEYN

Hemen her ebeveyn hayatının en az bir noktasında çocuğunu başından sav etmek için farklı yollara başvuruyor. Şu an da bunu ellerine telefon vererek yapıyorlar. Tabii bunu yaparken, o çocuk telefonda ne izliyor, nereye giriyor sık sık kontrol etmek gerekli. Ama ebeveynlerin yarısından fazlası bunu umursamıyor. Açıyor Youtube’u ne izlerse izlesin, yeter ki ağlamasın, bana bulaşmasın gibi düşünceler de çok sık karşılaştığım bir durum.

Geçenlerde bir arkadaşımın bana sosyal medyadan attığı videoyu ağzım açık izledim. Herkesin aşina olduğu Sünger Bob, Sonic gibi çizgi film karakterleri insanların veya başka animasyon karakterlerinin içinde yüzdüğü, içtiği, yıkandığı suya dışkısını yaparak, bu su ile etkileşime geçenleri zehirliyor veya ağlatıyor. Yahu bunu çocuklar izliyor. Bunu nasıl filtrelemiyorlar ben anlamıyorum. Küçük yaştaki çocuklara böyle bir şeyi izletmenin mantığı ne olabilir arkadaş? Ebeveynlerin çoğunun haberi yoktur bundan.

Yine aynı konu fakat bu sefer konsept farklı. Korku… Ya bu zamana kadar gördüklerimin neredeyse hiçbirisinde istisna olmadı. Küçücük çocuklar, korku oyunları, videoları, hikayeleri olan videoları izliyor. Kendi çevremde birçok kez karşılaştım bu durumla. Gelmiş bana diyor ki; “siren kafayı biliyor musun sen?” Diyorum o ne? Başlıyor anlatmaya, “çürük insan eti kokuyor, bozuk siren sesi çıkararak kurbanlarını kendisine çekiyor vesaire. Böyle dakikalarca anlatıyor bana. Ya sen korku filmi senaristi misin? Diyorum öyle şeyler gerçek değil diye, bana karşı çıkıyor hayır kesinlikle gerçek diyor bana. Sonra gece korkuyorlar, tuvalete gidemiyorlar. Karanlık olunca ağlamaya başlıyorlar.

Cadı, zombi, vampir, kurt adam, metafizik varlıkları ve görünüşünü daha önce görmediğiniz türde yaratıklar… Çocuklar izliyor bunları. Hatta ben şuna bile şahit oldum; korku videoları izlerken, ben odaya girdiğimde videoyu kapatıp hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Bana söylediği kelimeler aynen şöyle “ben hiçbir şeyden korkmuyorum, öyle şeylerden korkmam ben, bunlar hiç korkunç değil” ama ışığı kapatsanız ağlamaya başlıyor. Bakın inandığınız, benimsediğiniz değerler aşkına, çocukları bu bataklıktan uzak tutun. Çocuklar anlamıyor onların kurgu olduğunu, hikâyeden ibaret olduğunu…

Ha bir de Japon efsanelerini izleyenler var. O çocuklardan herhangi birisini şaka niyetiyle korkutursanız, şakasız şekilde hayatını kaydırabilirsiniz. Günün hemen her saati akıllarına geliyor izledikleri. Perdeyi açtığında bir yüzle karşılaşma korkusu, uyurken gözkapağı olmayan biri tarafından izlenme korkusu, koridordan odasına koşarken kovalanma korkusu, yatağının altında birinin olma korkusu, karanlıkta savunmasız ve zayıf hissetme korkusu ve daha saymakla bitmeyecek düşünceler çocukların çoğunun aklını yiyip bitiriyor. Siz de o çocuk onu düşünürken istemeyerek de olsa aniden karşısına çıkarsanız, kalıcı hasarlar bırakabilirsiniz çocukta. O yüzden “benimle uğraşmasın da telefonda takılsın” diye çocuğa telefon verip, çocuğu umursamazsanız maksimum 5 ayda çocuğu büyük oranda kendinizden koparırsınız. Sonra da gençler şöyle böyle dersiniz. Çocuğuna vakit ayırmayıp, gitsin telefon oynasın da beni rahatsız etmesin diyecek olana basit bir tavsiye; siz çocuk sahibi olmayın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.