Yiğitefe Şahin
Köşe Yazarı
Yiğitefe Şahin
 

MANİPÜLASYON VE TİMSAH GÖZYAŞLARI

Öğrenmek istediği bir bilgiyi elde edemeyen var mı? Önceden vardı. Fakat şimdi yok (devlet sırları veya kurumların ve kuruluşların açıklamak istemediği bilgiler kast etmiyorum). Telefonlar, bilgisayarlar, kütüphaneler, Z-kütüphaneler, ansiklopediler vesaire. Her türlü kaynaktan, bilgiye erişmek mümkün… Bilgiye erişmenin kolaylığı arttıkça, doğru bilgiye ulaşmanın zorluğu da bir o kadar artıyor. Misal, ben herhangi bir sosyal medya uygulamasında, isminde ‘bilgi’ kelimesi geçen bir sayfa kurup, tamamen uydurma bilgiler yazsam. Sorgusuz sualsiz bu bilgiyi doğru kabul edecek insan çok. Geçenlerde gördüğüm bir gönderide “Bazı gerçek olmayan bilgiler” başlığı altında uydurma bilgiler paylaşılmış. Bir tanesine gözüm takıldı. Yani öyle iyi düşünülmüş bir uydurma ki, o “gerçek olmayan” yazısını görmesem, araştırıp gerçek mi değil mi diye bakacağım. Uydurma bilgi şu; “Yenge” kelimesi, Eski Türkçe’de “Yeni Gelin” kelimesinin, zamanla harflerinin yutulmasıyla oluşmuştur. Bu uydurma bilginin yayınlandığı yerde, insanlar ikiye ayrılmış. Bir kısım “bu bilgi nasıl gerçek değil” derken, diğer kısım “bu bilgi zaten gerçek değil mi” diyor. Hatırlar mısınız, birkaç sene önce insanlar bir elbisenin rengi yüzünden birbirlerini yiyorlardı. Yok, altın rengi, yok nasıl beyaz görüyorsunuz, yok nasıl göremiyorsunuz falan. O zamanlar, bazı çiftlerin bu elbise yüzünden ayrıldığına yönelik iddialar ortaya atılmıştı. Doğru mu bilmiyorum. Aslında anlatmak istediğim durum, sosyal medyanın nasıl bir manipülasyon kaynağı olduğu. Daha önceki yazılarımda ufak olarak değindim bu durumlara. Şimdi de örnekleme yapıyorum iyice pekiştirelim diye. Bu anlattıklarım da hava cıva. Belli başlı uygulamalarda bunun yüzlerce katı mevcut. Kimileri öyle profesyonel yapıyor ki bunu – az önce anlattığım gibi- o size bunu söylemedikçe anlamak çok çok zor. Manipüle yöntemiyle 18 yaş altı kesimin çoğunu himayeleri altına aldılar. Kim mi aldı? İsim olarak bilemiyorum. Ama –BENİM BAHSETTİĞİM- algılarda değişikliği empoze etmeye çalışan kişiler, ortaçağ zamanlarında kölelerin ağzının kapatılıp, yalnızca sahipleri izin verdikçe yemek yiyip içmelerine olanak sağlayan aletten esinlenip maskeyi getirenlerle aynı kişiler. Fazla karmaşık oldu. Biraz daha anlaşılabilir şekilde anlatayım. Bildiğiniz gibi ortaçağda kölelik yok değildi. O dönem kölelerin ağzına ismini bilmediğim bir alet takılıyor. Alet, 4-5 metal çubukla kafayı boydan saran, ağız bölgesini kapatacak şekilde ayrı bir metale sahip olan ve boynu saran başka bir metale de sahip. Bazı modellerde boynu saran metalin üstünde üç adet demir çubuk var. Fakat onların ne anlama geldiğini anlamadım. Tahmin ettiğim kadarıyla; ya, köleyi yanlış bir hareketinde kolayca öldürebilmek için ucu sivri, itince kayabilen demirler yerleştirilmiş, ya da köleyi sağa sola çekiştirmek için yerleştirilmiş. Köleye takılan bu metal maske, sahibi izin vermedikçe yemek yemesini, su içmesini ve konuşmasını engelliyor. Bana şeyi hatırlattı ya… Aa bu bildiğimiz maske. Hani genelgelerde maskeyi buralarda açabilirsiniz, buralarda kapatacaksınız yazıyor ya… Ee iyi de bu o tarihe göre kölelik. Bunu en masum şekilde yaptılar. Ciddi anlamda, dünyada en detaylı düşünülmüş projelerden birisi. Tüm insanlara maskeyi benimsetip, hâlihazırda yuhalanan aşıları koşa koşa vurdurttular. Nazi Almanya’sının lideri Adolf Hitler tarafından, o dönemlerde soykırıma uğrayan Yahudiler, şimdilerde onlara yapılanı, masum insanlara yapmak istiyorlar. Adolf Hitler’in yöntemi yanlıştı. Fakat bu her insan kaybında timsah gözyaşı dökenler, Adolf Hitler’in yaptığını resmiyete dökerek yapıyorlar. Ne top, ne tüfek... Sadece dille yapıyorlar. Bu arada şu bilgiyi de vereyim. Timsahlar avlarını çiğnemezmiş. Dolayısıyla, avını yerken, gözlerinden ‘gözyaşı’ sanılan bir sıvı akarmış. Bu da, ‘timsah gözyaşı’ olarak kalıplaşmış bir ifadeye bürünmüş. Avını yerken ağlıyormuş gibi görünen timsahlar, size, daha çoooook maske ve dozla gelir. Neyse ki artık dozu kaçan dozların, haber medyasında nasıl duvara DOZladığını hep birlikte görüyoruz.
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2022 - Çarşamba
Yiğitefe Şahin

MANİPÜLASYON VE TİMSAH GÖZYAŞLARI

Öğrenmek istediği bir bilgiyi elde edemeyen var mı? Önceden vardı. Fakat şimdi yok (devlet sırları veya kurumların ve kuruluşların açıklamak istemediği bilgiler kast etmiyorum). Telefonlar, bilgisayarlar, kütüphaneler, Z-kütüphaneler, ansiklopediler vesaire. Her türlü kaynaktan, bilgiye erişmek mümkün…

Bilgiye erişmenin kolaylığı arttıkça, doğru bilgiye ulaşmanın zorluğu da bir o kadar artıyor. Misal, ben herhangi bir sosyal medya uygulamasında, isminde ‘bilgi’ kelimesi geçen bir sayfa kurup, tamamen uydurma bilgiler yazsam. Sorgusuz sualsiz bu bilgiyi doğru kabul edecek insan çok.

Geçenlerde gördüğüm bir gönderide “Bazı gerçek olmayan bilgiler” başlığı altında uydurma bilgiler paylaşılmış. Bir tanesine gözüm takıldı. Yani öyle iyi düşünülmüş bir uydurma ki, o “gerçek olmayan” yazısını görmesem, araştırıp gerçek mi değil mi diye bakacağım. Uydurma bilgi şu; “Yenge” kelimesi, Eski Türkçe’de “Yeni Gelin” kelimesinin, zamanla harflerinin yutulmasıyla oluşmuştur. Bu uydurma bilginin yayınlandığı yerde, insanlar ikiye ayrılmış. Bir kısım “bu bilgi nasıl gerçek değil” derken, diğer kısım “bu bilgi zaten gerçek değil mi” diyor.

Hatırlar mısınız, birkaç sene önce insanlar bir elbisenin rengi yüzünden birbirlerini yiyorlardı. Yok, altın rengi, yok nasıl beyaz görüyorsunuz, yok nasıl göremiyorsunuz falan. O zamanlar, bazı çiftlerin bu elbise yüzünden ayrıldığına yönelik iddialar ortaya atılmıştı. Doğru mu bilmiyorum.

Aslında anlatmak istediğim durum, sosyal medyanın nasıl bir manipülasyon kaynağı olduğu. Daha önceki yazılarımda ufak olarak değindim bu durumlara. Şimdi de örnekleme yapıyorum iyice pekiştirelim diye. Bu anlattıklarım da hava cıva. Belli başlı uygulamalarda bunun yüzlerce katı mevcut. Kimileri öyle profesyonel yapıyor ki bunu – az önce anlattığım gibi- o size bunu söylemedikçe anlamak çok çok zor.

Manipüle yöntemiyle 18 yaş altı kesimin çoğunu himayeleri altına aldılar. Kim mi aldı? İsim olarak bilemiyorum. Ama –BENİM BAHSETTİĞİM- algılarda değişikliği empoze etmeye çalışan kişiler, ortaçağ zamanlarında kölelerin ağzının kapatılıp, yalnızca sahipleri izin verdikçe yemek yiyip içmelerine olanak sağlayan aletten esinlenip maskeyi getirenlerle aynı kişiler. Fazla karmaşık oldu. Biraz daha anlaşılabilir şekilde anlatayım.

Bildiğiniz gibi ortaçağda kölelik yok değildi. O dönem kölelerin ağzına ismini bilmediğim bir alet takılıyor. Alet, 4-5 metal çubukla kafayı boydan saran, ağız bölgesini kapatacak şekilde ayrı bir metale sahip olan ve boynu saran başka bir metale de sahip. Bazı modellerde boynu saran metalin üstünde üç adet demir çubuk var. Fakat onların ne anlama geldiğini anlamadım. Tahmin ettiğim kadarıyla; ya, köleyi yanlış bir hareketinde kolayca öldürebilmek için ucu sivri, itince kayabilen demirler yerleştirilmiş, ya da köleyi sağa sola çekiştirmek için yerleştirilmiş. Köleye takılan bu metal maske, sahibi izin vermedikçe yemek yemesini, su içmesini ve konuşmasını engelliyor. Bana şeyi hatırlattı ya… Aa bu bildiğimiz maske. Hani genelgelerde maskeyi buralarda açabilirsiniz, buralarda kapatacaksınız yazıyor ya… Ee iyi de bu o tarihe göre kölelik. Bunu en masum şekilde yaptılar. Ciddi anlamda, dünyada en detaylı düşünülmüş projelerden birisi. Tüm insanlara maskeyi benimsetip, hâlihazırda yuhalanan aşıları koşa koşa vurdurttular.

Nazi Almanya’sının lideri Adolf Hitler tarafından, o dönemlerde soykırıma uğrayan Yahudiler, şimdilerde onlara yapılanı, masum insanlara yapmak istiyorlar. Adolf Hitler’in yöntemi yanlıştı. Fakat bu her insan kaybında timsah gözyaşı dökenler, Adolf Hitler’in yaptığını resmiyete dökerek yapıyorlar. Ne top, ne tüfek... Sadece dille yapıyorlar.

Bu arada şu bilgiyi de vereyim. Timsahlar avlarını çiğnemezmiş. Dolayısıyla, avını yerken, gözlerinden ‘gözyaşı’ sanılan bir sıvı akarmış. Bu da, ‘timsah gözyaşı’ olarak kalıplaşmış bir ifadeye bürünmüş. Avını yerken ağlıyormuş gibi görünen timsahlar, size, daha çoooook maske ve dozla gelir. Neyse ki artık dozu kaçan dozların, haber medyasında nasıl duvara DOZladığını hep birlikte görüyoruz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.