Yiğitefe Şahin
Köşe Yazarı
Yiğitefe Şahin
 

Çaresizce ölüme koşanlar

Geçtiğimiz haftalarda teması zaman olan iki ayrı film izledim. Bu filmlerden birisi “Geri sayım” diğeri ise “ Zamana karşı”. “Geri sayım” filmi altında bir ders barındırmaktan ziyade korku ve gerilimi izleyicilerine hissettirmeyi amaçlamış gibi geldi bana. “Zamana karşı” filminde ise verilmek istenen bir ders var. Toplumsal statüyü, kademelerin en altında bulunan insanların çaresizliklerini ve yaşadıkları eziyetleri, sürükleyici bir şekilde anlatmış. En alt kademede bulunan insanların yarısından çoğunun 1 günü var ve günü biten o an olduğu yerde ölüyor. Kollarında kalan zamanları onların nakitleri... Bir bardak çay mı içecekler? Hayatından 4 dakikayı veriyorsun bir bardak çay içiyorsun. Ev mi tutacaksın? Aylık 1 haftanı veriyorsun. Tabii en alt kademedeki insanlarda ne arar 1 hafta. İnsanların o kısıtlı zamanda işlerini yetiştirebilmesi için koşuşturmaları, çalışıp nakitleri olan zamanı kazanmaları ile güzel bir mesaj verildiğini düşünüyorum. Başrolün amacı, kapitalist sömürgecilerin (yani filmdeki binlerce-on binlerce yıla sahip zenginler) en alt kademelerdeki insanlardan faizle aldığını, en alt kademedekilere misliyle geri vermek. Siz nasıl ki ihtiyacınız olduğunda kredi çekiyorsanız, onlarda bankadan zaman alıyorlar. Tabii faiz ile… Filmin konusu izleyiciye ders verir nitelikte. Bu gibi toplumsal statü farkını anlatan filmler gerçekten başarılı oluyor. İzlemesi sıkıcı falan diye de düşünmeyin. Filmin senaristleri senaryoyu öyle güzel hazırlamışlar ki… Filme aşk, aksiyon, gerilim, drama, sevinç gibi çeşitli duygular tam kıvamında yedirilmiş. En alt kademedeki insanların zamanları kısıtlı olduğu için işlerini ellerinden geldiğince hızlı yapmaları, bir yerlere koşarak gitmeleri bakış açınıza göre size farklı ileti verebilir. Mesela ben şunu anladım; eğer yarın öleceğimizi bilseydik, aynen böyle koşardık. Tabii koyuvermişler de olurdu muhtemelen. İnsanlar ne zaman öleceğini bilse, ölene kadar ki süreçte elinde olan bütün işleri bitirmeye çalışırdı. Hani derler ya “yarın öleceğini bilerek yaşa” ve “bugünün işini yarına bırakma” diye… İnsanlar bu atasözlerine ve sözlere hayatında önemli bir yer verirse, belki de o zaman istedikleri yere gelebilecekler. “Amaaan boş ver, yarın yaparım, kaçmıyor ya sonuçta” diyenler çok var. Şahsen ben de diyorum. Demeyen de yoktur zannımca. Fakat üşengeçliği ve ertelemeyi (zoraki sebepler olmadığı takdirde) hayatımızdan, zor da olsa, silmemiz gerekiyor. Üşengeçlik ve ertelemeyi hayatımızdan silmeyi başarsak bile, insanoğlunun vazgeçemediği bu huy için bu sefer bahaneler başlar. İşi yapmamak veya ertelemek için bahane aramaya başlarız artık. O gün başka bir işi daha varsa, “ya bugün yoruldum, yapmayacağım” gibi bahanelerle o işi yapmamak için kendini kandırır kişi. Kişi veya grup belirtmiyorum. Herhangi bir dine, ırka, mezhebe, ülkeye, kabileye, şirkete, takıma, gruba mensup hemen her insan bu bahaneleri fark etmeden yapıyordur. Bu filmden, insanlık olarak alabileceğimiz en iyi derslerden birisi bu. İnsanların o kısıtlı zaman diliminde hayatta kalabilmek için işlerini hızlı yapıp, öğle yemeklerine koşarak gitmesi… Farklı pencerelerden baktığınızda, farklı anlamlara ulaşacağınız bir tema.
Ekleme Tarihi: 12 Ocak 2022 - Çarşamba
Yiğitefe Şahin

Çaresizce ölüme koşanlar

Geçtiğimiz haftalarda teması zaman olan iki ayrı film izledim. Bu filmlerden birisi “Geri sayım” diğeri ise “ Zamana karşı”.

“Geri sayım” filmi altında bir ders barındırmaktan ziyade korku ve gerilimi izleyicilerine hissettirmeyi amaçlamış gibi geldi bana. “Zamana karşı” filminde ise verilmek istenen bir ders var. Toplumsal statüyü, kademelerin en altında bulunan insanların çaresizliklerini ve yaşadıkları eziyetleri, sürükleyici bir şekilde anlatmış. En alt kademede bulunan insanların yarısından çoğunun 1 günü var ve günü biten o an olduğu yerde ölüyor. Kollarında kalan zamanları onların nakitleri... Bir bardak çay mı içecekler? Hayatından 4 dakikayı veriyorsun bir bardak çay içiyorsun. Ev mi tutacaksın? Aylık 1 haftanı veriyorsun. Tabii en alt kademedeki insanlarda ne arar 1 hafta. İnsanların o kısıtlı zamanda işlerini yetiştirebilmesi için koşuşturmaları, çalışıp nakitleri olan zamanı kazanmaları ile güzel bir mesaj verildiğini düşünüyorum. Başrolün amacı, kapitalist sömürgecilerin (yani filmdeki binlerce-on binlerce yıla sahip zenginler) en alt kademelerdeki insanlardan faizle aldığını, en alt kademedekilere misliyle geri vermek. Siz nasıl ki ihtiyacınız olduğunda kredi çekiyorsanız, onlarda bankadan zaman alıyorlar. Tabii faiz ile…

Filmin konusu izleyiciye ders verir nitelikte. Bu gibi toplumsal statü farkını anlatan filmler gerçekten başarılı oluyor. İzlemesi sıkıcı falan diye de düşünmeyin. Filmin senaristleri senaryoyu öyle güzel hazırlamışlar ki… Filme aşk, aksiyon, gerilim, drama, sevinç gibi çeşitli duygular tam kıvamında yedirilmiş.

En alt kademedeki insanların zamanları kısıtlı olduğu için işlerini ellerinden geldiğince hızlı yapmaları, bir yerlere koşarak gitmeleri bakış açınıza göre size farklı ileti verebilir. Mesela ben şunu anladım; eğer yarın öleceğimizi bilseydik, aynen böyle koşardık. Tabii koyuvermişler de olurdu muhtemelen.

İnsanlar ne zaman öleceğini bilse, ölene kadar ki süreçte elinde olan bütün işleri bitirmeye çalışırdı. Hani derler ya “yarın öleceğini bilerek yaşa” ve “bugünün işini yarına bırakma” diye… İnsanlar bu atasözlerine ve sözlere hayatında önemli bir yer verirse, belki de o zaman istedikleri yere gelebilecekler. “Amaaan boş ver, yarın yaparım, kaçmıyor ya sonuçta” diyenler çok var. Şahsen ben de diyorum. Demeyen de yoktur zannımca. Fakat üşengeçliği ve ertelemeyi (zoraki sebepler olmadığı takdirde) hayatımızdan, zor da olsa, silmemiz gerekiyor. Üşengeçlik ve ertelemeyi hayatımızdan silmeyi başarsak bile, insanoğlunun vazgeçemediği bu huy için bu sefer bahaneler başlar. İşi yapmamak veya ertelemek için bahane aramaya başlarız artık. O gün başka bir işi daha varsa, “ya bugün yoruldum, yapmayacağım” gibi bahanelerle o işi yapmamak için kendini kandırır kişi. Kişi veya grup belirtmiyorum. Herhangi bir dine, ırka, mezhebe, ülkeye, kabileye, şirkete, takıma, gruba mensup hemen her insan bu bahaneleri fark etmeden yapıyordur. Bu filmden, insanlık olarak alabileceğimiz en iyi derslerden birisi bu. İnsanların o kısıtlı zaman diliminde hayatta kalabilmek için işlerini hızlı yapıp, öğle yemeklerine koşarak gitmesi… Farklı pencerelerden baktığınızda, farklı anlamlara ulaşacağınız bir tema.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.