Sinan Yıldız
Köşe Yazarı
Sinan Yıldız
 

YORUMA KAPALI…

Sevgili okurlar… Biliyorsunuz ya, Herkes bu devirde az da olsa siyaset yapıyor. Sonuçta iki kişi arasında konuşulan herhangi bir konu bile siyasete giriyor. Hatta ‘Bana siyaset yapma…’ kelimesi de çokça kullanılır… Aslında konuşulan konu ülke siyaseti ile alakalı değil ama dedim ya, Siyaset her alanımıza girmiş durumda. Bakın şimdi. Bunda bir sıkıntı yok, Sıkıntı nerede biliyor musunuz? Sıkıntı; Siyaset yaparken dini örnekler vermekte… Mesela karşınızda bir adam var. Adam siyasetçi bunu biliyorsunuz… Ve yanlış yaptığı işleri de biliyorsunuz… Ama edebinizden yüzüne vuramıyorsunuz. O da bunu fırsat bilerek, Kendi kendine fetva tarzında sözler söyleyerek, Yaptığı işleri kılıfına uydurduğunu sanıyor. Bu ne oluyor biliyor musunuz? Dini siyasete alet etmek oluyor! Bazıları bunu yapıyor. Bununla ilgili de, Dini siyasete alet etme denilince de kızıyorlar. Yahu kardeşim. Siyaset yapıyorsun. Siyaseti yaparken yanlış işler yapıyorsun. Sonra da din ile bunu pekiştirmeye kalkıyorsun. Olmuyor… Yakışmıyor… Kendine yakıştırıyorsan bağlı bulunduğumuz dine yakıştırma… Toplumda bu tür örnekler çok var. Kim üzerine alınırsa alınsın… İster siyasetçi, İster başka biri… Kim olursa olsun. Yapılan iş ve davranış hoş değil. Sizler böyle yapınca, Toplumda da birçok kötü karşılığı oluyor. Kimisi sizler yüzünden yaptığı söylemlerle tehlikeli konuma geçiyor, Kimisi ise bilmeden sizler yüzünden ahiretliğine leke düşürüyor. Ne yaparsanız yapın… Yaptığınız yanlış işi sağlamlaştırmak için başkalarının günahına girmeyin. İnsanların aklıyla alay ediyorsunuz ya, Yapmayın… Üç kuruş menfaat için değmez. Benden size naçizane bir tavsiye… Günümüzde siyaset yapan bu bahsettiğim şahıslar var ya, Onlara diyorum. Çünkü genellikle devletin kurumlarında görev yapıyorlar. O kurumlarda oturduğunuz koltuğun karşısına Hazret-i Ömer (r.a.)'den rivayet edilen şu hadisi şerifi assınlar; “Hayber savaşının vukû bulduğu gün Resulullah (asm)'in ashâbından birkaç kişi gelerek ‘Filân şehit, filân şehittir!..’ dediler. Nihayet bir kişinin yanına vararak ‘Bu da şehittir!’ dediler. Bunun üzerine Resulullah (asm); “Hayır! Ben onu aşırdığı bir hırka yahut yağmurluktan dolayı cehennemde gördüm” buyurdu. Kalın sağlıcakla…  
Ekleme Tarihi: 21 Ekim 2019 - Pazartesi
Sinan Yıldız

YORUMA KAPALI…

Sevgili okurlar…

Biliyorsunuz ya,

Herkes bu devirde az da olsa siyaset yapıyor.

Sonuçta iki kişi arasında konuşulan herhangi bir konu bile siyasete giriyor.

Hatta ‘Bana siyaset yapma…’ kelimesi de çokça kullanılır…

Aslında konuşulan konu ülke siyaseti ile alakalı değil ama dedim ya,

Siyaset her alanımıza girmiş durumda.

Bakın şimdi.

Bunda bir sıkıntı yok,

Sıkıntı nerede biliyor musunuz?

Sıkıntı;

Siyaset yaparken dini örnekler vermekte…

Mesela karşınızda bir adam var.

Adam siyasetçi bunu biliyorsunuz…

Ve yanlış yaptığı işleri de biliyorsunuz…

Ama edebinizden yüzüne vuramıyorsunuz.

O da bunu fırsat bilerek,

Kendi kendine fetva tarzında sözler söyleyerek,

Yaptığı işleri kılıfına uydurduğunu sanıyor.

Bu ne oluyor biliyor musunuz?

Dini siyasete alet etmek oluyor!

Bazıları bunu yapıyor.

Bununla ilgili de,

Dini siyasete alet etme denilince de kızıyorlar.

Yahu kardeşim.

Siyaset yapıyorsun.

Siyaseti yaparken yanlış işler yapıyorsun.

Sonra da din ile bunu pekiştirmeye kalkıyorsun.

Olmuyor…

Yakışmıyor…

Kendine yakıştırıyorsan bağlı bulunduğumuz dine yakıştırma…

Toplumda bu tür örnekler çok var.

Kim üzerine alınırsa alınsın…

İster siyasetçi,

İster başka biri…

Kim olursa olsun.

Yapılan iş ve davranış hoş değil.

Sizler böyle yapınca,

Toplumda da birçok kötü karşılığı oluyor.

Kimisi sizler yüzünden yaptığı söylemlerle tehlikeli konuma geçiyor,

Kimisi ise bilmeden sizler yüzünden ahiretliğine leke düşürüyor.

Ne yaparsanız yapın…

Yaptığınız yanlış işi sağlamlaştırmak için başkalarının günahına girmeyin.

İnsanların aklıyla alay ediyorsunuz ya,

Yapmayın…

Üç kuruş menfaat için değmez.

Benden size naçizane bir tavsiye…

Günümüzde siyaset yapan bu bahsettiğim şahıslar var ya,

Onlara diyorum.

Çünkü genellikle devletin kurumlarında görev yapıyorlar.

O kurumlarda oturduğunuz koltuğun karşısına

Hazret-i Ömer (r.a.)'den rivayet edilen şu hadisi şerifi assınlar;

“Hayber savaşının vukû bulduğu gün Resulullah (asm)'in ashâbından birkaç kişi gelerek ‘Filân şehit, filân şehittir!..’ dediler. Nihayet bir kişinin yanına vararak ‘Bu da şehittir!’ dediler.

Bunun üzerine Resulullah (asm);

“Hayır! Ben onu aşırdığı bir hırka yahut yağmurluktan dolayı cehennemde gördüm” buyurdu.

Kalın sağlıcakla…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.