Sevgili okurlar,
Geçtiğimiz hafta hayatını kaybederek şehit olan Bulancaklı kardeşimiz Şehit Semih Erdoğan’a Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve milletimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
"Bir insan, kaderinde olanı yaşar." derler ya...
Bunun gerçekten böyle olduğunu sizlere anlatmak için bu satırları kaleme almak istedim.
Köşemizin konusu, şehidimiz Semih Erdoğan.
Geçtiğimiz hafta cuma akşamı kaldırıldığı hastanede, aşırı sıvı kaybı nedeniyle hayatını kaybederek şehadet şerbetini içti.
Cumartesi günü şehidimizin ilçeye gelişi, cenaze töreni ve cenaze merasimini Yıldız Haber olarak sizlere anbean aktarmaya özen gösterdik.
Cenaze merasimi sırasında öyle bir hikâye hafızama kazındı ki...
İnsanın gerçekten kaderini yaşadığına bir kez daha şahit oldum.
Semih kardeşimizin babası Nevzat Erdoğan,
Oğlu Semih’i bedelli askerlik yaptırmak istiyor.
Ancak şehidimiz şöyle diyor:
“Ben askere gitmek istiyorum.”
Yani aslında ne diyor biliyor musunuz?
“Baba, beni bırak. Ben şehadete yürüyorum.”
Ve vatani görevinin 14. gününde, silah arkadaşı Hayrullah Halit Karaman ile birlikte, eğitim sonrası ateşlerinin yükselmesi sonucu kaldırıldıkları hastanede şehitlik mertebesine ulaşıyorlar.
Vatan görevi, her Türk evladı için kutsal bir görevdir.
Şehit kardeşimiz Semih de bu kutsal duyguyu yaşamak için askerlik görevini ifa ederken şehitlik mertebesine ulaştı.
Buradan anlayacağınız üzere, herkes kaderinde ne yazıyorsa onu yaşıyor.
Ne bir adım ileri ne de bir adım geri...
Şehit olan kardeşimiz arkasında;
Sadece gözü yaşlı bir anne,
Yüreği evlat hasretiyle yanan bir baba,
Kardeşlik duygusunu tam olarak yaşayamamış bir kardeş bırakmadı.
Aynı zamanda, kendisini tanıyan ya da tanımayan, şehit haberiyle yürekleri dağlanan milyonlarca insan da bıraktı.
Türk evladının vatanı için her şeyi göze alabileceğini,
Bayrak aşkının her Türk evladında ne kadar derin olduğunu,
Bizlere bir sözüyle yeniden hatırlatan şehidimize bir kez daha Allah’tan rahmet;
Kederli ailesine ve yüce milletimize başsağlığı diliyorum.
Kalın sağlıcakla.