Sevgili okurlar… Perşembe günü İstanbul’da yaşanan deprem tüm ülkede korku dolu anlar yaşattı. Herkesin aklı birden 1999 yılına gidiverdi. Çünkü 1999 yılında yaşanan Marmara depreminde binlerce insanımız hayatını kaybetmiş, Binlerce vatandaşımız yaralanmış, Ve yine binlerce insan evsiz kalmıştı. 45 saniye süren bu deprem Türkiye’de büyük acılara neden olmuştu. Dün yine merkez üssü Silivri olan ve 5.8 büyüklüğünde ki bu deprem ise tüm Türkiye’yi telaşa sürükledi. İnsanlar korku dolu gözlerle akrabalarına ulaşmaya çalıştı. Allah’a şükürler olsun ki sadece 8 vatandaşımız yaralandı. Değerli okurlar. Aslında bu bir uyarıdır. Yeryüzünü yoktan var eden Rabbimiz, İnsanlığa bir işaret gönderiyor. Herkesin dönüp dolaşıp gideceği yerin kara toprak olduğunu hatırlatıyor. Bu dünya da hiçbir şeyin garantisinin olmadığını hatırlatıyor. Kefenin cebinin olmadığını hatırlatıyor. Ve onlarca bunun gibi tabir hatırlatıyor. Ama bazıları ne yazık ki bundan ders çıkaramıyor… Bu ders bize şunu öğretmeli; Kul hakkı yememeyi, Ahlaklı olmayı, Dünya malına tamah etmemeyi… Evet evet yanlış duymadınız. İnanan insanlar olarak, Bizlere bu bir işarettir. İşareti almalı ve gerekeni yapmalıyız. Özellikle de bu ülke de söz sahibi olanlar, Hüküm sürenler buna çok dikkat etmeli. Çünkü ne demişler, Allah-ü Teala adama şamar atmıyor… Evet… Bu depremin tüm insanlığa özellikle de ülkemize ders olmasını temenni ediyorum. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun sözleri ile Cümlelerimi tamamlıyorum; ‘Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için; bu kadar fırıldak olmaya gerek yok!’ Kalın sağlıcakla…