Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

MEVSİM ARTIK SONBAHAR

Yaz  mevsimini  geride  bırakıyoruz  artık… Eylül  ayı  yaprak  dökümü  özelliğini  taşıyarak geldi  kapıya dayandı… ‘Eylül ayı dert  ayı’ derdi  büyüklerimiz… Her  anlamda  yıpratıyor insanı… Hele de  ne  kadar  ekonomik  darlık  içinde  olursan ol,  doğası  itibariyle  özgürlükler  içinde  yaşanan  yaz  aylarının  rehavetinden  sonra. En  büyük  deprem  okulların  açılmasıyla  başlıyor. Ve  ardından irili ufaklı  artçılarla sarsılıp duruyor aile… Okul  forma  artçısı, kırtasiye  artçısı, yakacak  artçısı, giyim artçısı vs. vs. vs… Sonbahar... Adı  üzerinde... Hazan mevsimi… Yaprak  dökümü... Bulutların orkestrası  eşliğinde, rüzgarın yağmurla dans ettiği bir mevsim... Hüzün mevsimi sanki, sonbahar… Her nedense sonbaharda kaybederiz sevdiklerimizi... Acaba ondan mı dökülür yapraklar... Adeta, dalından koparak döne döne, nazlı nazlı toprağa düşen her yaprak, bir  sevgi, bir sevgili olarak bitiriyor, sona erdiriyor ömrünü... Ruhumuz baharın güllerini soldurup, coşkusunu kaybediyor sanki yavaş yavaş... Nerede etrafımızdaki şen şakrak, neşeli  insanlar? Nerde sesleriyle sokakları çınlatan çocuklar? Peki, neden terk ediyor bizi kuşlar? Yoksa şarkıda söylediği gibi, vefasızlar mı? Parıldayan sıcacık güneş... Nereye gitti bırakıp bizi? Bence tek cevap... ‘Mevsim artık  Sonbahar’ Tabii, sonbaharın bizi etkileyecek biçimde güzel yanlarını da var... Görelim, hatta kendimizi o güzelliklere motive edelim diyorum ama… Dert o kadar çok ki... Maddi, manevi bir dizi eksik listesi var önümüzde… Sonbaharın puslu günlerinde birbirimizin ışığıyla aydınlanmak… Ve yere düşen bir yaprak kalıncaya dek, sonbaharı gönlümüzce yaşamak...
Ekleme Tarihi: 04 Eylül 2018 - Salı
Erol KÜÇÜK

MEVSİM ARTIK SONBAHAR

Yaz  mevsimini  geride  bırakıyoruz  artık… Eylül  ayı  yaprak  dökümü  özelliğini  taşıyarak geldi  kapıya dayandı…
‘Eylül ayı dert  ayı’ derdi  büyüklerimiz… Her  anlamda  yıpratıyor insanı… Hele de  ne  kadar  ekonomik  darlık  içinde  olursan ol,  doğası  itibariyle  özgürlükler  içinde  yaşanan  yaz  aylarının  rehavetinden  sonra. En  büyük  deprem  okulların  açılmasıyla  başlıyor. Ve  ardından irili ufaklı  artçılarla sarsılıp duruyor aile…
Okul  forma  artçısı, kırtasiye  artçısı, yakacak  artçısı, giyim artçısı vs. vs. vs… Sonbahar... Adı  üzerinde... Hazan mevsimi… Yaprak  dökümü... Bulutların orkestrası  eşliğinde, rüzgarın yağmurla dans ettiği bir mevsim...
Hüzün mevsimi sanki, sonbahar… Her nedense sonbaharda kaybederiz sevdiklerimizi... Acaba ondan mı dökülür yapraklar... Adeta, dalından koparak döne döne, nazlı nazlı toprağa düşen her yaprak, bir  sevgi, bir sevgili olarak bitiriyor, sona erdiriyor ömrünü... Ruhumuz baharın güllerini soldurup, coşkusunu kaybediyor sanki yavaş yavaş... Nerede etrafımızdaki şen şakrak, neşeli  insanlar? Nerde sesleriyle sokakları çınlatan çocuklar? Peki, neden terk ediyor bizi kuşlar? Yoksa şarkıda söylediği gibi, vefasızlar mı? Parıldayan sıcacık güneş... Nereye gitti bırakıp bizi? Bence tek cevap... ‘Mevsim artık  Sonbahar’
Tabii, sonbaharın bizi etkileyecek biçimde güzel yanlarını da var... Görelim, hatta kendimizi o güzelliklere motive edelim diyorum ama…
Dert o kadar çok ki... Maddi, manevi bir dizi eksik listesi var önümüzde… Sonbaharın puslu günlerinde birbirimizin ışığıyla aydınlanmak…
Ve yere düşen bir yaprak kalıncaya dek, sonbaharı gönlümüzce yaşamak...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.