Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

GENÇLİĞİMİ ÖZLÜYORUM

Bazen gençliğimi özlüyorum. Bazen özlediğim ne çok şey olduğunu düşünüyorum… Özlemlerin adını koymakta zorlanıyorum… Bu serin sonbahar günlerinde sanırım sıcak günleri özlüyorum.. Bisiklete binmeyi, denizde girip serinlemeyi kan ter içerisinde doğa yürüyüşlerini, gençliğimi… Özlüyorum işte.. Aslında bu özlemlerin yanında başka özlemlerimde var.. Bu özlemlerin sesini kesemiyorum ne kalbimde ne aklımda.. Aslına bakarsanız özlediğim bütün şeylerde hep yanımdaymış birlikte yapacakmışız gibi özlüyorum.. Özlemden ziyade hayal ediyorum… Bu hayaller bir noktada tıkanıyor! Neden mi ? Çünkü yok olacak mı ? bilmiyorum.. Olmalı mı ? Kalbimde aklımda olmasını istiyor.. Olacak mı ? Olamayacağını düşündüğüm zaman kendimi özlediğimi düşünüyorum.. Eski neşemi, eski benliği mi eski beni.. Ne oldu da kendi mi özlüyorum bu kadar? Sanırım beni tamlayan bütünleyen bir şeyi kaybettim aslına bakarsan ben kaybetmedim o kayboldu… Gelir gibi oluyor o anda işte baharın neşesini yaşıyorsun sonra ertesi gün yine kayboluyor anlık yaşanabilir mi ya? Yaşanıyor işte hatta bir çok şey düğümleniyor kala kalıyorsun… Aslında söylenecek o kadar çok şey var ki ama söyleyemiyorsun işte… Düğüm, düğüm kalıyorsun gözlerin dolu hep bir özlem…. Gençliğimi özlüyorum… Masum gülüşlerimi…Toz pembe görünürken hayatı. Bölüştüğüm bir lokma ekmeği… Karşılık beklemeden duyulan sevgileri.Ağlarken dahi elimden tutan eli. İçimde temiz kalan merhameti… Belki de ben benliklerde gizli kalan soldurulan gerçeği özlüyorum… Samimi dostlukları, içten gülüşleri özlüyorum.  Öyle büyük şeylerde gözüm yok hiç. Olmadı hiçbir zaman zaten. Küçük mutluluklarla yetiniyorum. Çocukça gülüşler, baba evinin kapısındaki gül ağacı,çocukken oynadığım oyunlar, tadında sımsıkı sarılışlar, ruhuma dokunan şarkılar, akordu bozulmayan bir yaşam bestesi, maskelerden arınmış yüzler, çatılmayan kaşlar,menfaatten uzak kimlikler ve babamın eve girişini özlüyorum. Sobanın üzerinde kızarmış ekmek, çaydanlıkta tıkırdayan çayı özlüyorum. Kısacası ne dönüp bakabiliyorum geriye,ne de garantim var geleceğe.Tek yapabildiğim şükür diyebilmek sessizce.
Ekleme Tarihi: 29 Eylül 2017 - Cuma
Erol KÜÇÜK

GENÇLİĞİMİ ÖZLÜYORUM

Bazen gençliğimi özlüyorum. Bazen özlediğim ne çok şey olduğunu düşünüyorum… Özlemlerin adını koymakta zorlanıyorum… Bu serin sonbahar günlerinde sanırım sıcak günleri özlüyorum.. Bisiklete binmeyi, denizde girip serinlemeyi kan ter içerisinde doğa yürüyüşlerini, gençliğimi… Özlüyorum işte.. Aslında bu özlemlerin yanında başka özlemlerimde var.. Bu özlemlerin sesini kesemiyorum ne kalbimde ne aklımda.. Aslına bakarsanız özlediğim bütün şeylerde hep yanımdaymış birlikte yapacakmışız gibi özlüyorum.. Özlemden ziyade hayal ediyorum… Bu hayaller bir noktada tıkanıyor! Neden mi ? Çünkü yok olacak mı ? bilmiyorum.. Olmalı mı ? Kalbimde aklımda olmasını istiyor.. Olacak mı ? Olamayacağını düşündüğüm zaman kendimi özlediğimi düşünüyorum.. Eski neşemi, eski benliği mi eski beni.. Ne oldu da kendi mi özlüyorum bu kadar? Sanırım beni tamlayan bütünleyen bir şeyi kaybettim aslına bakarsan ben kaybetmedim o kayboldu… Gelir gibi oluyor o anda işte baharın neşesini yaşıyorsun sonra ertesi gün yine kayboluyor anlık yaşanabilir mi ya? Yaşanıyor işte hatta bir çok şey düğümleniyor kala kalıyorsun… Aslında söylenecek o kadar çok şey var ki ama söyleyemiyorsun işte… Düğüm, düğüm kalıyorsun gözlerin dolu hep bir özlem….

Gençliğimi özlüyorum… Masum gülüşlerimi…Toz pembe görünürken hayatı. Bölüştüğüm bir lokma ekmeği… Karşılık beklemeden duyulan sevgileri.Ağlarken dahi elimden tutan eli. İçimde temiz kalan merhameti… Belki de ben benliklerde gizli kalan soldurulan gerçeği özlüyorum… Samimi dostlukları, içten gülüşleri özlüyorum.

 Öyle büyük şeylerde gözüm yok hiç. Olmadı hiçbir zaman zaten. Küçük mutluluklarla yetiniyorum. Çocukça gülüşler, baba evinin kapısındaki gül ağacı,çocukken oynadığım oyunlar, tadında sımsıkı sarılışlar, ruhuma dokunan şarkılar, akordu bozulmayan bir yaşam bestesi, maskelerden arınmış yüzler, çatılmayan kaşlar,menfaatten uzak kimlikler ve babamın eve girişini özlüyorum. Sobanın üzerinde kızarmış ekmek, çaydanlıkta tıkırdayan çayı özlüyorum. Kısacası ne dönüp bakabiliyorum geriye,ne de garantim var geleceğe.Tek yapabildiğim şükür diyebilmek sessizce.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.