Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

EMEKLİ ÖĞRETMENDEN GENÇ ÖĞRETMENLERE ÖĞÜTLER

Emeklilik hayatın kişiye süsleyecek sunduğu yeni bir hava akımıdır. Artık hafta boyunca gördüğün vazgeçilmezin olan öğrencilerin ve mesai arkadaşların yoktur ve sadece akşamları iş bitiminde özlemle koştuğun evdesindir sürekli. Öncelikle bugün çalışmakta olan ve emekliye ayrılan tüm öğretmen arkadaşların öğretmenler gününü kutlarken, vefat eden meslektaşlarıma Allah’tan rahmet diliyorum. Öğretmenliğimin ilk yıllarımda acemiliklerim, ideallerim, hayallerim, kendimi kanıtlama çabam; öğrencilerin bunlara karşılık vermesi, onlara verdiğim değer ve ayırdığım vakte inanılmaz bir saygı ve sevgi ile karşılık vermeleri ile ben kendime ait tüm vaktimi onlara ne Okula, sınıflara hayat verdik, onlarla top oynadık, basketbol takımlarını çalıştırıp maçlara gittik, beraber eğlendik, beraber üzüldük. Aralarında bir abi gibi gördükleri için disiplin sorunu yaşatanı, dersleri iyi olanı, olmayanı herkes büyük bir saygı duydu ve sevgiyle yaklaştı. Ben de onlara tabii ki. Esas onları bana beni de onlara bağlayan olay ise şuydu: Her hafta köşe yazıları yazdırırdım. Bazen de ben yazar, okurdum. Madde bağımlısı olan ve çarpık aile ilişkileri ile birlikte oldukça sorunlar yaşayan öğrencilerin de olduğu, sorunların arttığı bir dönemde onların gözünden bir öğrenci olarak “Bu Senaryo Benim Değil” adlı bir yazı yazıp okudum onlara. Her gün derslere enerjiyle gireriz. Bir futbolcunun tribünleri ayağa kaldırması gibi enerjik olarak girer, farklı hareketler yaparak eş zamanlı oturmalarını ile biten bir selamlamamız vardır klasik. Okuduklarında motive olacakları ve başarı duygusunu hissedebilecek bir çalışma olmuş oldu. Onlar benim gelip geçici bir öğretmen değil de bir şans olarak onlara uğradığımı, geçerken kalıcı izler bıraktığımı görünce kaybolan umutları yeniden canlanıyordu. Hiçbir aile ya da hiçbir öğrenci başarısız, kötü, tembel öğrenci istemez. Yedi   yaşında ilkokul sıralarına herkes eşit şartlarda geliyorsa öğrencileri ayrıştıran, farklılaştıran ailevi durumları, yaşantıları olduğu kadar yanlış öğretmen tutumları da vardır. Bir öğrencinin en büyük şansı küçükken iyi bir öğretmene rastlamaksa, şanssızlığını da kendimizde aramak yersiz olmaz. Her okulda her öğrenci öğrenmeye hazır, velisi ilgili olmak zorunda değil ki zaten o zaman öğretmenlik evet rahat ve kolay olur. Fark yaratamamış, kılavuz kitapları ile öğretmenlik arasındaki farkı oluşturamamış oluruz. Öğretmenlik her zaman hazır binalara yenisini eklemek değildir, kimi zaman yıkık bir binayı alıp bıkmadan usanmadan baştan yaratmaktır. Kimi zaman temelden mükemmel bir eser oluşturmaktır. Kılavuz kitabında yazılanları dışardan her hangi bir vatandaş da gelip öğrencilere aktarır. Öğretmenlik kılavuz kitaplar, yıllık planlar dışında karşılaştığın sorunlarla baş edebilmek ile sınıf yönetimi ile zor ya da geç öğrenen öğrencilere bulduğu çözümlerle başlar. Öğretmenlik budur. Ve işte bu yüzden çok değerli ve kutsaldır. İdealleri ile atanmış genç öğretmenlere ya da ideallerini yitirmemiş tüm öğretmenlere ilk tavsiyem koşulsuz sevgi ve sabır. Tüccar gibi sevmemeliyiz. Verdiğimiz sevginin, verdiğimiz emeğin karşılığını bekleyip vermeyince alışverişi kesmemeliyiz. Anne gibi sevmeliyiz, fedakâr olmalıyız. Onların değeri çünkü er ya da geç anlaşılır her daim. Ve dünyada eşi benzeri görülmeyen tek sevgidir anne sevgisi. Sebebi ise karşılıksız ve sonsuz olması. Biz de böyle yaklaşmalıyız. Mutlaka karşılığını alacaksınız. Tasarladıklarınızı, hayal ettiklerinizi hayata geçirin. Bunlarla olmaz, bu okulda olmaz, bu öğretmenlerle olmaz, tepki alırım, vb. tüm korkuları atın bir kenara. Dışarıdan bizlerin yaptıkları ile her şey güllük gülistanlık görünüyor fakat biz de öğrencilerle olan bu mutlu eğitim öğretim tablosunu çizene kadar birçok engellerle, hasetliklerle, kötü söz ve kişilerle savaştık, sabrettik, yılmadık. Gülüşlerimiz mermi, gösterilen ilgi, alaka ve bizleri sevenler gardımız oldu.  Öğretmenlik adına hayalleriniz varsa mutlaka yerine getirin. Çünkü bir öğretmenin eğitim öğretim adına hayallerini gerçekleştirmesi demek öğrencilerin hayatlarına mutlaka dokunmak demektir. Sizler ki hayal edip bunları gerçekleştirseniz kim bilir ne hayatlar can bulacak sizler de ne kadar heyecan ve gurur dolu başarı dolu bir öğretmenlik yaşayacaksınız. Benim adım öğretmen, benim mesleğim öğretmenlik, benim işim öğrenciler. Vebalim bir ülkenin geleceği. Biz görevimizi layığıyla yaparsak ülke maddi manevi kalkınır, biz görevimizi aşkla yapar, üstüne bir şeyler katarsak ülke şaha kalkar. Başöğretmenimizin ışığında yeni nesil bizlerin eseri olacaksa şayet övünülecek kalıcı eserler bırakalım ve altlarına imzalarımızı atalım.
Ekleme Tarihi: 23 Kasım 2020 - Pazartesi
Erol KÜÇÜK

EMEKLİ ÖĞRETMENDEN GENÇ ÖĞRETMENLERE ÖĞÜTLER

Emeklilik hayatın kişiye süsleyecek sunduğu yeni bir hava akımıdır. Artık hafta boyunca gördüğün vazgeçilmezin olan öğrencilerin ve mesai arkadaşların yoktur ve sadece akşamları iş bitiminde özlemle koştuğun evdesindir sürekli.

Öncelikle bugün çalışmakta olan ve emekliye ayrılan tüm öğretmen arkadaşların öğretmenler gününü kutlarken, vefat eden meslektaşlarıma Allah’tan rahmet diliyorum. Öğretmenliğimin ilk yıllarımda acemiliklerim, ideallerim, hayallerim, kendimi kanıtlama çabam; öğrencilerin bunlara karşılık vermesi, onlara verdiğim değer ve ayırdığım vakte inanılmaz bir saygı ve sevgi ile karşılık vermeleri ile ben kendime ait tüm vaktimi onlara ne Okula, sınıflara hayat verdik, onlarla top oynadık, basketbol takımlarını çalıştırıp maçlara gittik, beraber eğlendik, beraber üzüldük. Aralarında bir abi gibi gördükleri için disiplin sorunu yaşatanı, dersleri iyi olanı, olmayanı herkes büyük bir saygı duydu ve sevgiyle yaklaştı. Ben de onlara tabii ki. Esas onları bana beni de onlara bağlayan olay ise şuydu: Her hafta köşe yazıları yazdırırdım. Bazen de ben yazar, okurdum. Madde bağımlısı olan ve çarpık aile ilişkileri ile birlikte oldukça sorunlar yaşayan öğrencilerin de olduğu, sorunların arttığı bir dönemde onların gözünden bir öğrenci olarak “Bu Senaryo Benim Değil” adlı bir yazı yazıp okudum onlara. Her gün derslere enerjiyle gireriz. Bir futbolcunun tribünleri ayağa kaldırması gibi enerjik olarak girer, farklı hareketler yaparak eş zamanlı oturmalarını ile biten bir selamlamamız vardır klasik. Okuduklarında motive olacakları ve başarı duygusunu hissedebilecek bir çalışma olmuş oldu. Onlar benim gelip geçici bir öğretmen değil de bir şans olarak onlara uğradığımı, geçerken kalıcı izler bıraktığımı görünce kaybolan umutları yeniden canlanıyordu. Hiçbir aile ya da hiçbir öğrenci başarısız, kötü, tembel öğrenci istemez. Yedi   yaşında ilkokul sıralarına herkes eşit şartlarda geliyorsa öğrencileri ayrıştıran, farklılaştıran ailevi durumları, yaşantıları olduğu kadar yanlış öğretmen tutumları da vardır. Bir öğrencinin en büyük şansı küçükken iyi bir öğretmene rastlamaksa, şanssızlığını da kendimizde aramak yersiz olmaz. Her okulda her öğrenci öğrenmeye hazır, velisi ilgili olmak zorunda değil ki zaten o zaman öğretmenlik evet rahat ve kolay olur. Fark yaratamamış, kılavuz kitapları ile öğretmenlik arasındaki farkı oluşturamamış oluruz. Öğretmenlik her zaman hazır binalara yenisini eklemek değildir, kimi zaman yıkık bir binayı alıp bıkmadan usanmadan baştan yaratmaktır. Kimi zaman temelden mükemmel bir eser oluşturmaktır. Kılavuz kitabında yazılanları dışardan her hangi bir vatandaş da gelip öğrencilere aktarır. Öğretmenlik kılavuz kitaplar, yıllık planlar dışında karşılaştığın sorunlarla baş edebilmek ile sınıf yönetimi ile zor ya da geç öğrenen öğrencilere bulduğu çözümlerle başlar. Öğretmenlik budur. Ve işte bu yüzden çok değerli ve kutsaldır. İdealleri ile atanmış genç öğretmenlere ya da ideallerini yitirmemiş tüm öğretmenlere ilk tavsiyem koşulsuz sevgi ve sabır. Tüccar gibi sevmemeliyiz. Verdiğimiz sevginin, verdiğimiz emeğin karşılığını bekleyip vermeyince alışverişi kesmemeliyiz. Anne gibi sevmeliyiz, fedakâr olmalıyız. Onların değeri çünkü er ya da geç anlaşılır her daim. Ve dünyada eşi benzeri görülmeyen tek sevgidir anne sevgisi. Sebebi ise karşılıksız ve sonsuz olması. Biz de böyle yaklaşmalıyız. Mutlaka karşılığını alacaksınız. Tasarladıklarınızı, hayal ettiklerinizi hayata geçirin. Bunlarla olmaz, bu okulda olmaz, bu öğretmenlerle olmaz, tepki alırım, vb. tüm korkuları atın bir kenara. Dışarıdan bizlerin yaptıkları ile her şey güllük gülistanlık görünüyor fakat biz de öğrencilerle olan bu mutlu eğitim öğretim tablosunu çizene kadar birçok engellerle, hasetliklerle, kötü söz ve kişilerle savaştık, sabrettik, yılmadık. Gülüşlerimiz mermi, gösterilen ilgi, alaka ve bizleri sevenler gardımız oldu.  Öğretmenlik adına hayalleriniz varsa mutlaka yerine getirin. Çünkü bir öğretmenin eğitim öğretim adına hayallerini gerçekleştirmesi demek öğrencilerin hayatlarına mutlaka dokunmak demektir. Sizler ki hayal edip bunları gerçekleştirseniz kim bilir ne hayatlar can bulacak sizler de ne kadar heyecan ve gurur dolu başarı dolu bir öğretmenlik yaşayacaksınız. Benim adım öğretmen, benim mesleğim öğretmenlik, benim işim öğrenciler. Vebalim bir ülkenin geleceği. Biz görevimizi layığıyla yaparsak ülke maddi manevi kalkınır, biz görevimizi aşkla yapar, üstüne bir şeyler katarsak ülke şaha kalkar. Başöğretmenimizin ışığında yeni nesil bizlerin eseri olacaksa şayet övünülecek kalıcı eserler bırakalım ve altlarına imzalarımızı atalım.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.