Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

ÇOCUKLUĞUMUN RAMAZANLARINI ÖZLER OLDUM

Benim yaşımdakiler ramazan ayı geldiğinde hep eskilere özlem duyarız. ‘Nerede eski Ramazanlar’ Nostaljik cümle olsa da kaybetmekte olduğumuz değerlerin serzenişidir, özlemidir. Yaş 60’ı geçti mi gençler amca diye seslenmeye başladı mı, artık insan yaşlandığını hissediyor galiba. Çocukluğumda hatırlıyorum da. Ramazan ayı gelmeden önce mahalle bir araya gelir ramazan yufkası açardı. Erzaklar alınırdı. İskele’de patlayan ramazan topu ile mübarek günler başlar, kadınlı erkekli çoluk çocuk teravih namazlarına gidilirdi. İftara hazırlık telaşlarında sofralardan bereket taşardı. Sahura kalkmanın bir özelliği de davuldu… İnsanları sahura kaldırmak için kapımızın önüne gelen davulculara babam bahşiş verirdi. Bahşişi almadan kolay kolay terk etmezlerdi. İsterseniz kalkmayın, kendinizi uzun bir konserin içinde bulurdunuz… Sahurun habercisi Ramazan davulcularının nesilden nesile söyleyerek taşıdığı ‘’Ramazan Manileri’’Eski Ramazanların önemli özelliklerindendir; “Besmeleyle çıktım yola/Selam verdim sağa sola/A benim ağalarım ramazanınız mübarek ola” diye başlardı. Uykulu gözlerle kalkılan sahur, yine ailece oturulmuş bol çeşitli bir sofra… Ardından sabah namazı. Gün ağarmaya başlayınca insanın içine huzur dolardı. Yaz günleri içinde oruçlu olmanın zorluğunun yanı sıra manevi bir huzur duyardık… İftar vakitlerinde gelecek misafirlerin beklentisi içinde günün menüsünün kokusu önceden yerleşirdi burnumuza. Tabii ki ramazanda vazgeçemediğimiz Ramazan pidesi… Ramazan deyince pidesiz olur mu? Uzun kuyruklar sonucunda beklerken kurulan dostlukların yanı sıra eve sıcacık pidelerle dönmenin, o sıcacık kokusunu hmenin dayanılmaz bir güzelliği vardı. Ne hoştu iftar vakitleri sofralara kurulup topun atılıp ezanın okunmasını beklemek… Bütün bir aile, varsa misafirlerle birlikte sofra etrafında yerleşip, elleri açıp dua etmek ve ilk kaşıktaki çorbanın tadı… Her türlü iftariyeliğin hazır bulunduğu sofrada, hangisini yiyeceğimizi şaşırırdık. Babamız-annemiz her zaman söylerdi, ‘Ramazan ayının bereketi ayrı’ diye. Ramazan’ın 15’ine kadar yokuş,15’den sonra iniş denirdi. İftar davetleri, iftara ne pişirelim, sahurda ne yiyelim gibi kaygılar derken bitiverirdi Ramazan. Zaman geçti büyüdük olgunlaştık yaşlandık bizler. Geçmişin çocukluğumuzda ramazanların anıları kaldı aklımızda, kalbimizde… Nostaljiye karıştı oruçları, bayramları. Özel televizyonlar, radyolar sayesinde iftar programları, sahur programları başladı. Değişen Dünya teknolojisi ve bakış açısı ile birlikte Ramazan sokakları, Ramazan şenlikleri düzenlenir oldu. Eskiden ibadetle değerlendirilen Ramazan geceleri, şarkılı türkülü eğlencelere dönüştü. Kimi belediyeler ramazan eğlencelerinin telaşına düşerken, kimi belediyelerde kurdukları aşevleri ile iftar vakti oruçlara aş sunmanın hazzındalar. Kaybolmaya yüz tutuyor gelenekler görenekler… İşte bu nedenle çocukluğumun Ramazanlarını özler oldum…
Ekleme Tarihi: 30 Nisan 2020 - Perşembe
Erol KÜÇÜK

ÇOCUKLUĞUMUN RAMAZANLARINI ÖZLER OLDUM

Benim yaşımdakiler ramazan ayı geldiğinde hep eskilere özlem duyarız. ‘Nerede eski Ramazanlar’ Nostaljik cümle olsa da kaybetmekte olduğumuz değerlerin serzenişidir, özlemidir.

Yaş 60’ı geçti mi gençler amca diye seslenmeye başladı mı, artık insan yaşlandığını hissediyor galiba.

Çocukluğumda hatırlıyorum da. Ramazan ayı gelmeden önce mahalle bir araya gelir ramazan yufkası açardı. Erzaklar alınırdı. İskele’de patlayan ramazan topu ile mübarek günler başlar, kadınlı erkekli çoluk çocuk teravih namazlarına gidilirdi. İftara hazırlık telaşlarında sofralardan bereket taşardı. Sahura kalkmanın bir özelliği de davuldu… İnsanları sahura kaldırmak için kapımızın önüne gelen davulculara babam bahşiş verirdi. Bahşişi almadan kolay kolay terk etmezlerdi. İsterseniz kalkmayın, kendinizi uzun bir konserin içinde bulurdunuz…

Sahurun habercisi Ramazan davulcularının nesilden nesile söyleyerek taşıdığı ‘’Ramazan Manileri’’Eski Ramazanların önemli özelliklerindendir; “Besmeleyle çıktım yola/Selam verdim sağa sola/A benim ağalarım ramazanınız mübarek ola” diye başlardı. Uykulu gözlerle kalkılan sahur, yine ailece oturulmuş bol çeşitli bir sofra… Ardından sabah namazı. Gün ağarmaya başlayınca insanın içine huzur dolardı.

Yaz günleri içinde oruçlu olmanın zorluğunun yanı sıra manevi bir huzur duyardık… İftar vakitlerinde gelecek misafirlerin beklentisi içinde günün menüsünün kokusu önceden yerleşirdi burnumuza. Tabii ki ramazanda vazgeçemediğimiz Ramazan pidesi… Ramazan deyince pidesiz olur mu? Uzun kuyruklar sonucunda beklerken kurulan dostlukların yanı sıra eve sıcacık pidelerle dönmenin, o sıcacık kokusunu hmenin dayanılmaz bir güzelliği vardı.

Ne hoştu iftar vakitleri sofralara kurulup topun atılıp ezanın okunmasını beklemek… Bütün bir aile, varsa misafirlerle birlikte sofra etrafında yerleşip, elleri açıp dua etmek ve ilk kaşıktaki çorbanın tadı… Her türlü iftariyeliğin hazır bulunduğu sofrada, hangisini yiyeceğimizi şaşırırdık. Babamız-annemiz her zaman söylerdi, ‘Ramazan ayının bereketi ayrı’ diye.

Ramazan’ın 15’ine kadar yokuş,15’den sonra iniş denirdi. İftar davetleri, iftara ne pişirelim, sahurda ne yiyelim gibi kaygılar derken bitiverirdi Ramazan.

Zaman geçti büyüdük olgunlaştık yaşlandık bizler. Geçmişin çocukluğumuzda ramazanların anıları kaldı aklımızda, kalbimizde… Nostaljiye karıştı oruçları, bayramları.

Özel televizyonlar, radyolar sayesinde iftar programları, sahur programları başladı. Değişen Dünya teknolojisi ve bakış açısı ile birlikte Ramazan sokakları, Ramazan şenlikleri düzenlenir oldu. Eskiden ibadetle değerlendirilen Ramazan geceleri, şarkılı türkülü eğlencelere dönüştü. Kimi belediyeler ramazan eğlencelerinin telaşına düşerken, kimi belediyelerde kurdukları aşevleri ile iftar vakti oruçlara aş sunmanın hazzındalar. Kaybolmaya yüz tutuyor gelenekler görenekler… İşte bu nedenle çocukluğumun Ramazanlarını özler oldum…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.