Babalar gününe 50 yıl babasız girdim. Her ne kadar böyle günlere mesafeli olsam da babama olan sevgimi sunmama fırsat olacağını düşünerek bütün babalar gününde onu mutlu edecek hediyeler almaya çalıştım. Evladının aldığı hediyenin maddi değeri ne olursa olsun manevi değerinin ne kadar yüksek olduğunu her seferinde babamın gözlerinde gördüm. Gözleri bayram sevinci yaşayan çocukların gözleri gibi ışıl ışıl olurdu. Çocuklarından sonsuz bir saygı görmenin mutluluğu babaların en büyük serveti olsa gerek.
Babam duygusal biriydi. Küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarmasını bilirdi. Kendisine çocuklarının sevgisinden bir dünya kurmuştu. Ama torunlarını göremedi. Dünyalık kaygıları hiçbir zaman olmadı. Memur maaşıyla okumak isteyenleri okutmaya çalıştı yaşadığı sürece. Kimseyi incitmeden genç yaşta ömrünü tamamladı. Akrabaları komşuları iş arkadaşları başta olmak üzere herkesin kendisine olağanüstü bir saygısı vardı. Bu saygının temelinde yaratılanı yaratandan ötürü sevmesinin sırrı görünürdü. Herkesin iyiliğini ister hiç kimseye karşı negatif bir düşünce beslemezdi. Bir gün bile gıybet ettiğini görmedim. Kötü kelimesini diline aldığına şahit olmadım. Ağrılarının ve sancılarının en şiddetli olduğu anlarda bile doktor ve hemşirelerin nasılsın sorusuna her seferin iyiyim cevabı verirdi. İyi bir dinleyiciydi. Çok konuşmayı seven akraba ve arkadaşlarını saatlerce dinlerdi. Konuşulanları daha önce defalarca dinlemiş olsa bile ilk defa duyuyormuş gibi nezaketle dinlemeye devam ederdi. Karıncayı bile incitmezdi. İmtihanlarla dolu hayatında bir gün bile isyan etmedi. Hayatı derviş dinginliğinde yaşadı. Hoştur bana senden gelen demeyi başardı. O yıllarda doktorların özel muayenehaneleri yaygındı. Babamın cebinde farklı şehirlerden onlarca doktorun kartviziti vardı. Zayıf bedenine yüklendiği ağır sorumlukları bütün güçlüklere rağmen yerine getirdi.
Onbir çocuğu tek maaşla nasıl büyüttüğünü matematiksel olarak çözemeyince bereket kavramın derin manasını o zaman daha iyi anladım. 3 tona yakında fındığımız olurdu.
Babam helâl bir ömür yaşadı. Helalin sınırlarını titizlikle muhafaza ederek tertemiz bir sofralarda büyüttü bizi. En büyük zenginliği hayırlı evlatlara sahip olmak olarak görürdü. Bu yönden gerçekten de zengindi. Son nefesine kadar bütün çocuklarıyla gurur duyduğunu söyledi. Hiçbirimizi ayırmadan hepimizi çok sevdi. Ölmeden önce hepimize hitaben bir mektup yazdı. Çocuklarının kendisi için çırpınmasına mutluluk gözyaşlarıyla cevap verdi. Ziyaretine gelenlere çocuklarından duyduğu memnuniyeti anlattı. Ben evlatlarımdan çok razıyım Allah da onlardan razı olsun duasını defalarca dilinden duydum. Bir babanın evlatlarına verebileceği sevginin tamamını bizlere gösterdi. Biz de her zaman onun rızasını ve duasını almak için çırpındık. Ne mutlu bize ki hem duasını hem rızasını kazandık. Her çocuk gibi benim de kahramanım hep babam oldu. Can Yücel’in ben hayatta en çok babamı sevdim mısrasında olduğu gibi ben de hayatta en çok babamı sevdim.