Bazen bir insanla tanışırsınız, daha ilk dakikada size “Dur, burada ilginç bir şey var,” dedirtir.
İşte benim Meryem Seratlı ile tanışmam tam olarak böyle oldu.
Nişantaşı’nda Atiye Sokak’ın o hafif taş kokan, hafif telaşlı, hafif alımlı havasında oturduk karşılıklı.
Kahvelerimizi söyledik… Ama kahveden önce konuşması geldi.
Öyle bir akış ki, hani bazı insanlar vardır, cümleleri sizi hemen içine çeker…
Meryem Seratlı onlardan.
Ben daha “Nasılsın?”ı tam bitirmeden, gözlerindeki ışık bana bir şey söyledi:
“Benim bir yolum var ve ben bu yoldan dönmem.”
Öyle bağırarak, iddia ederek değil…
Sessiz ama kararlı bir duruş.
Kırmızı çizgileri olan, hayalleri konusunda ödün vermeyen, hedefini gözünün önünden hiç düşürmeyen bir kadın.
Dışarıdan bakınca “sert” durduğunu söyleyenler olmuş.
Ben pek katılmam.
O sertlik, tanımadan takılan bir etiket sadece.
Meryem Seratlı’ya bir 10 dakika verin, bir de kalbini duymanıza izin versin…
Bakış açınız değişir.
Çünkü onun dünyasında birine emek vermek bahçe sulamak gibidir:
Eğer niyetiniz temizse, o bahçe size karşılığını verir.
Oyunculukla ilgili konuşurken gözündeki kıvılcım daha da belirginleşti.
Bu iş onun için “Deneyeyim, bakarım” işi değil.
Net.
Meslek.
Ciddi bir yolculuk.
Kendini eğiten, geliştiren, vizyon koyan biri.
Sahnede durmanın sorumluluğunu bilen biri.
Hayatına Bakınca Şunu Fark Ettim: Bu Kadın Hep İnsan İçin Çalışmış
Meryem Seratlı bana burcunu söylediğinde içimden “Tamam, taşlar oturdu” dedim.
Balık merhameti…
Gerçekten yardım etmekten koşulsuz bir tatmin duyanlardan.
Minibüste şoför yolcuyu görmedi mi?
O daha şoför görmeden çoktan uyarmıştır.
Birine yardım edilecek bir an mı var?
Durmaz.
Dayanamaz zaten.
Sonra çocuklara bayramlık giydiren grupla tanıştığını anlattı.
Sonra dernekleşme süreci…
Afrika’ya insani yardım yolculuğu…
Bunları anlatırken sesi ne yükseldi, ne alçaldı.
Sadece bir tebessüm vardı yüzünde.
Gurur değil, gösteriş değil…
İyi bir şey yapmanın huzuru.
Bir yandan Balık’ın merhameti, diğer yandan Kova yükselenin o “öngörülü, uç fikirli, insanlık üzerine düşünen” tarafı.
İkisi birleşince ortaya tam bir bütüncüllük çıkıyor.
Öğretmenlikten Danışmanlığa, Danışmanlıktan Set Işıklarına
Bir insanın hayatı bazen çok yavaş ilerler;
bazen de bir anda yön değiştirir.
Meryem Seratlı’nın 17 yıllık öğretmenlik geçmişini dinlerken, sınıfta nasıl bir duruşu olduğunu gözümde hemen canlandırdım.
Arapça ve Kur’an-ı Kerim eğitimi…
Sonra aile danışmanlığı yüksek lisansı…
Çiftlerle çalışmak…
Böyle bir geçmişi olan biri zaten kolay kolay savrulmaz.
Sonra bir gün, tam da sıkıldığı, değişim aradığı bir dönemde, kamera önü oyunculuğuyla tanışıyor.
Craft Akademi’de Can Kılcıoğlu’ndan eğitim alması tam bir dönüm noktası.
Sonrasında ajans kaydı geliyor…
Ve diziler ardı ardına:
Yalı Çapkını – hemşire
Bir Gece Masalı – hemşire
Sandık Kokusu – hostes
Kör Nokta – sekreter
Bizi Birleştiren Hayat – anne
Bir de Samsung ve Koçtaş reklamları…
Her biri küçük gibi görünse de aslında onun oyunculuk yolundaki basamaklar.
Size Şunu Söyleyip Yazıyı Bitireyim:
Meryem Seratlı öyle biri ki, insan onunla konuşurken, “Bu kadın daha tam açılmamış bir kapı gibi,” hissine kapılıyor.
O kapı ne zaman açılır bilmiyorum…
Ama açıldığında içerden güçlü bir ışık çıkacağı kesin.
Ve bana sorarsanız, sahnenin ve ekranın güçlü kadın yüzlerinden biri olmaya en yakın isimlerden biri:
Meryem Seratlı.
Onu tanıdıktan sonra içimde kalan tek cümle şu oldu:
Meryem Seratlı, sessiz yürüyen ama yürüdüğü yerin toprağını değiştiren kadınlardan biri.
