Hüsranla ve gözyaşlarıyla dolu bir LGS sonuçlarını daha geride bıraktık. Yüzde 10-15 lik dilimlerdeki çocuklar 100 kişiden 80-90 kişiyi geride bıraktıkları halde başarısız damgası yiyor. Dünyada çocuklarını başarısız diye etiketleyen başka bir eğitim sistemi varmı bilemiyorum. Yeteneğinin olmadığı bir iki dersten birkaç soru eksik yaptın mı hayatta unutamayacağınız kocaman bir darbe alıyorsunuz. Hayatının ilk sınavında yazık değil mi bu çocuklara? Yüzde 80-90 başarı göstermiş bu yaştaki bir çocuğa böyle bir kötülük yapılabilir mi?
Bu çocuklar matematik profesörü yada yazım dehası olamayacaklar belki ama, yedikleri bu "sen başarısızsın" darbesi ile gidecekleri okuldaki geliştirilebilir yeteneklerini de köreltiyoruz. Nitelikli okul diye bir kavram türetildi. Niteliksiz okullarımız da mı var!? Bu okullar neden niteliksiz, bu okullara giren yüzde 80-90 başarmış öğrenciler niteliksiz mi oluyor? Bu nasıl bir eğitim anlayışı, akıl alır gibi değil. Aynı hüsranı yakında YKS'de de yaşayacağız.
Peki yok mu bunun bir çaresi? Aileler 3-4 çocuk yapsınlar, evet yapsınlar da, 13-14 yaşındaki bu çocuklara daha ilk adımda yüzde 80-90 başardığı halde üç dört soru az yaptı diye akranları yanında "sen başarısızsın" damgasını vurunca olmuyor ama, bu dram ailelerin çocuk yapma isteğini de kırıyor.
Enver Yücel yaklaşık 50 yıl önce küçük bir dershaneyle başladığı eğitim kurumlarına bugün 3 kıta 7 ülkede kurduğu üniversitelerle dünya markası olmuş bir eğitim girişimcisidir. TBMM'den ve Birleşmiş Milletlerden aldığı eğitime katkı ödülleri ülkemiz adına hepimizi onurlandırmıştır. Bahçeşehir deyince bugün bir semtten çok eğitim lokasyonu akla geliyor.
Enver Yücel'in eğitim vizyonunu köşemin aldığı, bilgilerimin yettiği kadarıyla anlatmaya çalışacağım.
Dünya batmasın ama bu sistem batsın diyor Enver Yücel. Dünyada adaletsizlik var. Dünyada açlıktan ölen bebekler, çocuklar var. Bunu ülkeme de taşıdığım zaman ülkemde de eğitimde fırsat eşitliği olsun istiyorum. Eğitimsiz ya da kaliteli eğitim almayan çocuklarımız olsun istemiyorum. Dünyanın çocukları kaliteli eğitime ulaşsın. O zaman dünya barışık halde yaşar. Gelir adaleti sağlanır. Bunlar sağlandığı zaman huzurlu bir dünya, toplum ve ülke olur. Bunu sağlamak için nefesimiz yetene kadar çalışmalıyız.
Öğretmenlerimizin alandaki varlığını maddi ve manevi olarak arttırmak gerekiyor. Bu şekilde daha iyi bir eğitim sistemi yapacağımıza inanıyorum diyor hoca.
Dünyanın en iyi binalarını da yapsak, altın kaplamalı binalar da inşa etsek, bunun hiçbir önemi yok. Önemli olan öğrenciye el veren, ona dokunan öğretmendir. Öğretmeniniz mükemmelse eğitiminiz bir o kadar iyidir. Öğretmen bu işin her şeyidir. O zaman Türkiye’de her şeyden önce biz iyi öğretmenler yetiştirmeliyiz.
Türkiye’de eğitimi devlet yapıyor. Bu eğitimi kim denetliyor? Yine devlet denetliyor. Burada bir kalite olabilir mi? Mutfağın aşçısı yemeği yapıyor, hem denetliyor, hem de not veriyor. Böyle olmaz.
ÖĞRENCİNİN NEYİ BİLMEDİKLERİNİ SINAVLA ÖLÇMEK DEĞİL, ÖĞRENCİLERİN NEYİ YAPABİLECEKLERİNİN TABİ TUTULDUĞU BİR SINAV SİSTEMİNİ BULMAMIZ GEREKİR.
Dünya sınavlara hazırlık odaklı bir eğitim programından vazgeçti. Bizde bundan vazgeçmeliyiz. Bundan vazgeçebilmemiz içinde, okullardaki yapının eşit olması lazım.
Okul öncesinden başlayarak tüm sınıflarda robotik kodlama dersleri verilmeli, 4. Sanayi Devrimi’ne girdiğimiz günümüzde bu eğitimi vermek zorundayız, uzaktan eğitim de okul öncesinden başlamalı. 3. Nesil üniversite devrine girdik. Eğitimimizi buna göre planlamalıyız.
Yapay zeka destekli eğitim ve teknoliji marifetiyle eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalı. Aynı vizyona sahip, hedef odaklı bir takımınız varsa başarmak zor değildir. Başkaları başarmışsa biz neden başarmayalım. Daha birçok vizyoner bakış açısından bu sınırlı sütunda Enver hocamızdan özetleyebildiğim bunlar.
Emekli bir Beden Eğitimi öğretmeni ve 15 yıl profosyonel futbol hakemliği yapmış birisi olarak ufak bir katkı da ben yapayım. Sporda uluslararası başarılara damga vurmak ve dünya sahalarında daha çok sporcumuzun yer alması için liselerden ziyade okul öncesi ve birinci kademe sınıflara birikimli ve deneyimli beden eğitimi öğretmenleri atanmalı. Aynı yaklaşım resim, müzik ve bilgisayar bilimi için de şart.
Albert Einstein ile bitirelim "Öğrenci, doldurmanız gereken bir kap değil, yakmanız gereken bir meşaledir."