İsmet BEKTAŞ
Köşe Yazarı
İsmet BEKTAŞ
 

MİLLİ EĞİTİMDE VELİNİN OKUL SEÇİMİ

Yani açıklayacak olursak iyi okul, iyi öğretmen arama zaten milli eğitimden: Milletin eğitimi anlamı çıkmaz mı? Tabii ki yetkililer milletinin iyi eğitilmesi, iyi bilgi edinmesi, yeniliklere ve çağa ayak uydurması için elinden gelen çabayı muhakkak kullanmakta.(Her gelen Bakanın kendine göre uygulamalarıyla.) Fakat benim anlamadığım, her devre neden eğitim sisteminde değişiklik yapıldığı. Gerçi biz yıllarca hep diğer devletlerin eğitim sistemini almaya, uygulamaya çalışmışız.(Milli Eğitim Şurası buna kesin çözüm hazırlayıp teklif etmeli.) Bir zamanlar Fransız, bir zamanlar İngiliz, bir zamanlar İsviçre, bir zamanlar Almanya eğitim sistemlerinden yararlanmaya çalışmışsız.(Fakat onlarda böyle sık değişiklikler olmaz.) Kendi bölgelerimize, kendi yurdumuza göre bir eğitim sistemini halen tam oturtamamışız. Örneğin Karadeniz bölgesinin geçim kaynaklarını, yöresel turizmini, yöresel yaşamını tam öğrenmeden Danimarka’nın baş şehrini, Fransa’nın yetiştirdiği ürünleri, Alman yanın yüz ölçümünü daha ilköğretimdeki çocukların zihinlerine yüklemeye çalışmışız.(Tabii ki onlarda zamanla öğrenilecek) Çocuklarımızı yetiştirecek öğretmenlerimizi yeni bilgilerle donatmadan boş boş seminerlerde alıkoyup zaman doldurulmuştur demek bilmem doğrumudur? Kimse bunun aksini ispata kalkmasın. Eğer o öğretmenler o seminerlerde yeterli bilgilerle donatılmış olsalardı, veliler her yıl iyi öğretmen, iyi okul için çocuklarını eğitecek yerler aramazlardı. İyi okul, iyi öğretmen diye bir şey kabul edilecek düşünce değildir. Eğer bir okulda iyi bilgili, sosyal yönü gelişmiş, çevresine ve okuluna hakim bir idareci grubu varsa o okulda eğitim, öğretim tam demektir. Öğretmen geçimi düşüncesinden, sistem baskısından arındırılmış, seminerlerde yeniliklere adapte olmuşsa, o öğretmenin başarısızlığı söz konusu olamaz. Eğer bir öğretmen, öğrencisine ödevini yapmadığı için yüksek sesle ikaz etti ise ve o öğrenci ailesine öğretmen bana bağırdı diye şikâyette bulunduğunda veli öğretmenin karşısına dikiliyorsa verilen eğitimden bir şey beklenemez.(  Tabii ki her şeyin aşırısına karşıyız) Öyle ise eğitim: Aile, Okul ve Milli Eğitim camiası birlik olursa başarılı olur. Bu birlik bilinçli çalışırsa: Veli: İyi öğretmen, iyi okul aramaz hatta özel okullara öğrenci vermez(O ağır yükten kurtulurlar). Özel okulların öğretmeni de öğretmen, devletin okullarındaki öğretmende öğretmen. Eğer veli özel okulları halen tercih ediyorsa, okullarımızda bir noksanlık vardır demektir. İşte bizim yetkililer önce onun üzerinde durup, bu farkı kapatmalı. Araştırmalar buna göre yapılmalı… Sağlıcakla kalın, çocuğunuzla okul bağlantınızı koparmayın.
Ekleme Tarihi: 03 Ekim 2017 - Salı
İsmet BEKTAŞ

MİLLİ EĞİTİMDE VELİNİN OKUL SEÇİMİ

Yani açıklayacak olursak iyi okul, iyi öğretmen arama zaten milli eğitimden:

Milletin eğitimi anlamı çıkmaz mı?

Tabii ki yetkililer milletinin iyi eğitilmesi, iyi bilgi edinmesi, yeniliklere ve çağa ayak uydurması için elinden gelen çabayı muhakkak kullanmakta.(Her gelen Bakanın kendine göre uygulamalarıyla.)

Fakat benim anlamadığım, her devre neden eğitim sisteminde değişiklik yapıldığı.

Gerçi biz yıllarca hep diğer devletlerin eğitim sistemini almaya, uygulamaya çalışmışız.(Milli Eğitim Şurası buna kesin çözüm hazırlayıp teklif etmeli.)

Bir zamanlar Fransız, bir zamanlar İngiliz, bir zamanlar İsviçre, bir zamanlar Almanya eğitim sistemlerinden yararlanmaya çalışmışsız.(Fakat onlarda böyle sık değişiklikler olmaz.)

Kendi bölgelerimize, kendi yurdumuza göre bir eğitim sistemini halen tam oturtamamışız.

Örneğin Karadeniz bölgesinin geçim kaynaklarını, yöresel turizmini, yöresel yaşamını tam öğrenmeden Danimarka’nın baş şehrini, Fransa’nın yetiştirdiği ürünleri, Alman yanın yüz ölçümünü daha ilköğretimdeki çocukların zihinlerine yüklemeye çalışmışız.(Tabii ki onlarda zamanla öğrenilecek)

Çocuklarımızı yetiştirecek öğretmenlerimizi yeni bilgilerle donatmadan boş boş seminerlerde alıkoyup zaman doldurulmuştur demek bilmem doğrumudur?

Kimse bunun aksini ispata kalkmasın. Eğer o öğretmenler o seminerlerde yeterli bilgilerle donatılmış olsalardı, veliler her yıl iyi öğretmen, iyi okul için çocuklarını eğitecek yerler aramazlardı.

İyi okul, iyi öğretmen diye bir şey kabul edilecek düşünce değildir.

Eğer bir okulda iyi bilgili, sosyal yönü gelişmiş, çevresine ve okuluna hakim bir idareci grubu varsa o okulda eğitim, öğretim tam demektir.

Öğretmen geçimi düşüncesinden, sistem baskısından arındırılmış, seminerlerde yeniliklere adapte olmuşsa, o öğretmenin başarısızlığı söz konusu olamaz.

Eğer bir öğretmen, öğrencisine ödevini yapmadığı için yüksek sesle ikaz etti ise ve o öğrenci ailesine öğretmen bana bağırdı diye şikâyette bulunduğunda veli öğretmenin karşısına dikiliyorsa verilen eğitimden bir şey beklenemez.(  Tabii ki her şeyin aşırısına karşıyız)

Öyle ise eğitim:

Aile, Okul ve Milli Eğitim camiası birlik olursa başarılı olur.

Bu birlik bilinçli çalışırsa:

Veli:

İyi öğretmen, iyi okul aramaz hatta özel okullara öğrenci vermez(O ağır yükten kurtulurlar).

Özel okulların öğretmeni de öğretmen, devletin okullarındaki öğretmende öğretmen. Eğer veli özel okulları halen tercih ediyorsa, okullarımızda bir noksanlık vardır demektir.

İşte bizim yetkililer önce onun üzerinde durup, bu farkı kapatmalı. Araştırmalar buna göre yapılmalı…

Sağlıcakla kalın, çocuğunuzla okul bağlantınızı koparmayın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.