Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

Zanaatın kıymetini bilmek erek

Tam gazeteye geleyim şöyle gündem hakkında ülkeyi sarsacak üç beş şey döktüreyim, diye düşünüp dururken, Cumartesi günü mevzu başka yerlere gitti. Hakikatten de Bulancak’ta her an yazacak çok şey ile karşı karşıya kalıyorum. Şunu mu yazsam, bunu mu yazsam, derken; hop mevzu kayıp gidiyor ve köşenin yazısı her seferde değişiyor. O günde, kafamda tam da şu mevzuyu yazayım, diye tasarlamışken; bisikletim ile gezerken saatçi ve saat tamiri dükkanı açan Mustafa Dübüş, dostumuzun yeni açtığı yere uğradım ve epeyce bir sohbet ettim. İçeri girince, tezgahın üstündeki duvar saati dikkatimi çekince, “bu nereden geldi ve kaç yıllık” diye sordum. O da, “45 yıllık başkaları da var” dedi. Sonra mevzu bu şekilde devam etti ve kaybolmaya yüz tutan zanaat ve sanat kolları ile ilgili, “niye bu hale gelindi” etrafında sona erdi. Sona erdi, diyorum, o anki konuşmamız sona erdi. Yoksa bu ülkenin geçmişinden bugüne uzanan el emeği göz nuru denilen, binlerce zanaat ve sanat kolunun(şimdi sektör diyorlar bu işlere)nasıl ayakta kalması gerektiği ve yeni nesile aktarılması için neler yapılır diye küçük bir fikir fırtınası yaptık. Bu mevzuyu geniş bir şekilde haber de yapmanın güzel olacağını ifade ettim kendisine. Ahşap ve ona yakın malzemelerden yapılan her işin çok güzel olduğunu her zaman söylerim. Metalik ve plastik ürünlerin insan için yapay ve ancak lazım olduğu kadarıyla hayatımda olmasına izin veririm. Bazıları bunu geçmişe bir özlem olduğunu falan söylese de beni pek ırgalamaz. Teknoloji, insana faydalı olursa kabul edilir. Fazlası kafa ağrıtır bana göre. Benden uzakta olmasında fayda var. Peki, sen bunları bilgisayarda yazmıyor musunuz, derseniz, haklısınız, derim. Sadece o kadar, sonra hava iyi olsun veya olmasın dışarıda olurum. Haberdi şuydu, buydu, diye gezerek akşam ederim. Teknoloji olmasa benden bir şey eksilmez. Hayat devam ediyor ağlayacak bir halimde yok. Bugün tamda küreselcilerin dizisi hakkında bir yazı yazacaktım, o da diğer köşeye kaldı. Bu aralar TRT’ de izlenme rekorları kırdığı söylenen bir dizi var. Yeni başladı. Bu adamlar bu işi biliyor. Öyle bir zamanlama ancak olur. Ona da, köşeye aldığımda bakarız.                   
Ekleme Tarihi: 26 Ekim 2020 - Pazartesi
Erhan GÜNDOĞAR

Zanaatın kıymetini bilmek erek

Tam gazeteye geleyim şöyle gündem hakkında ülkeyi sarsacak üç beş şey döktüreyim, diye düşünüp dururken, Cumartesi günü mevzu başka yerlere gitti. Hakikatten de Bulancak’ta her an yazacak çok şey ile karşı karşıya kalıyorum. Şunu mu yazsam, bunu mu yazsam, derken; hop mevzu kayıp gidiyor ve köşenin yazısı her seferde değişiyor. O günde, kafamda tam da şu mevzuyu yazayım, diye tasarlamışken; bisikletim ile gezerken saatçi ve saat tamiri dükkanı açan Mustafa Dübüş, dostumuzun yeni açtığı yere uğradım ve epeyce bir sohbet ettim. İçeri girince, tezgahın üstündeki duvar saati dikkatimi çekince, “bu nereden geldi ve kaç yıllık” diye sordum. O da, “45 yıllık başkaları da var” dedi. Sonra mevzu bu şekilde devam etti ve kaybolmaya yüz tutan zanaat ve sanat kolları ile ilgili, “niye bu hale gelindi” etrafında sona erdi. Sona erdi, diyorum, o anki konuşmamız sona erdi. Yoksa bu ülkenin geçmişinden bugüne uzanan el emeği göz nuru denilen, binlerce zanaat ve sanat kolunun(şimdi sektör diyorlar bu işlere)nasıl ayakta kalması gerektiği ve yeni nesile aktarılması için neler yapılır diye küçük bir fikir fırtınası yaptık. Bu mevzuyu geniş bir şekilde haber de yapmanın güzel olacağını ifade ettim kendisine.

Ahşap ve ona yakın malzemelerden yapılan her işin çok güzel olduğunu her zaman söylerim. Metalik ve plastik ürünlerin insan için yapay ve ancak lazım olduğu kadarıyla hayatımda olmasına izin veririm. Bazıları bunu geçmişe bir özlem olduğunu falan söylese de beni pek ırgalamaz. Teknoloji, insana faydalı olursa kabul edilir. Fazlası kafa ağrıtır bana göre.

Benden uzakta olmasında fayda var. Peki, sen bunları bilgisayarda yazmıyor musunuz, derseniz, haklısınız, derim. Sadece o kadar, sonra hava iyi olsun veya olmasın dışarıda olurum. Haberdi şuydu, buydu, diye gezerek akşam ederim.

Teknoloji olmasa benden bir şey eksilmez. Hayat devam ediyor ağlayacak bir halimde yok. Bugün tamda küreselcilerin dizisi hakkında bir yazı yazacaktım, o da diğer köşeye kaldı. Bu aralar TRT’ de izlenme rekorları kırdığı söylenen bir dizi var. Yeni başladı. Bu adamlar bu işi biliyor. Öyle bir zamanlama ancak olur. Ona da, köşeye aldığımda bakarız.                   

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.