Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

ŞİMŞEK GİBİ ÇAKTI MÜBAREK!

Bu kaçıncı acı reçete hayatımda bilmiyorum. Aşağı yukarı 1950’den sonra ülkemizde her niye ise sürekli olarak beş altı senede bir birilerinin keyfi için acı reçete denilen iktisat planları milletin üstünde tecrübe ediliyor. Ediliyor da ne oluyor, dönme dolap gibi aynı hikaye kaldığı yerden devam ediyor. Aslında işin niye böyle olduğunu ortaya şöyle adamakıllı bir şekilde çıkaran ve “işte bütün hikaye bu” diyende yok. Ha bire sıkıntı olduğu ifade edilen, dikiş tutmayan ve döviz kuru denen bir sarmalın içinde ülkenin bir yere varması bekleniyor. Hani Avrupa’da hiç fiyat artmıyor, ülkeler hep refah içinde, insanlar para içinde yüzüyor, var olanlarda bir şekilde çözülüyor, diyerek senelerdir bize bir hikaye anlatılıyor. Ülkemiz iki dünya savaşına da girmedi. Cumhuriyet kuruldu, öyle böyle kendimizi toparlamaya çalıştık. Üretim sahaları yavaşta olsa yola çıktı. Çok sıkıntılı bir ülke olmamıza rağmen ayakta durduk. Darbeler, kumpaslar, terör, döviz oyunlarına rağmen sıkıntılı zamanlar(yıkımlar da olsa) aşılmaya çalışıldı. Bunların bir faturası olduğu her defasında söylendi. Ancak bu faturayı kesen ve niye kestiğini söylemeyen bir şey var ortada. Tamam, ülkemizde belli bir azınlık aklın alamayacağı kadar paranın içinde güreş yapıyor. Öyle çokta fakir olmayan bir ülkeyiz. Orta büyüklükte, kayıtlı 35 milyon çalışanı olan, 15 milyon emekli, 18 milyon öğrencisi olan epeyce bir ekonomik yapıya sahip bir ülkeyiz. Buna rağmen bazı kesimler ille de faiz yükselsin diyerek ülkenin büyük bir kısmanı acı reçete içirmekten başka derdi yok. Zaten daha önce de aynı reçete ile işler düzelecek diyen bir ekip yeniden ülkenin üstüne kabus gibi çöktü. Peki, bu reçeteler bir derde deva oldu mu? Nerede! Bu IMF denen yapının ülkemizdeki gizli elinden başka şey değil. Bu ekipte onların emri ile gelmiş gibi duruyor. Bir şey ekleyeyim. Bu yapının sahipleri, Türkiye döviz de sıkıntı çekmesin, diyerek dalgalı kur denen tuzağı bize zamanında dayattı. Lakin bu yapının kendisi, hakimiyet kurduğu ülkelerde sabit döviz kurunun uygulanmasını zorunlu tutmuş. Bizde niye böyle derseniz, onu da bir bilene sormalı.        
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2023 - Salı
Erhan GÜNDOĞAR

ŞİMŞEK GİBİ ÇAKTI MÜBAREK!

Bu kaçıncı acı reçete hayatımda bilmiyorum. Aşağı yukarı 1950’den sonra ülkemizde her niye ise sürekli olarak beş altı senede bir birilerinin keyfi için acı reçete denilen iktisat planları milletin üstünde tecrübe ediliyor. Ediliyor da ne oluyor, dönme dolap gibi aynı hikaye kaldığı yerden devam ediyor. Aslında işin niye böyle olduğunu ortaya şöyle adamakıllı bir şekilde çıkaran ve “işte bütün hikaye bu” diyende yok. Ha bire sıkıntı olduğu ifade edilen, dikiş tutmayan ve döviz kuru denen bir sarmalın içinde ülkenin bir yere varması bekleniyor. Hani Avrupa’da hiç fiyat artmıyor, ülkeler hep refah içinde, insanlar para içinde yüzüyor, var olanlarda bir şekilde çözülüyor, diyerek senelerdir bize bir hikaye anlatılıyor. Ülkemiz iki dünya savaşına da girmedi. Cumhuriyet kuruldu, öyle böyle kendimizi toparlamaya çalıştık. Üretim sahaları yavaşta olsa yola çıktı. Çok sıkıntılı bir ülke olmamıza rağmen ayakta durduk. Darbeler, kumpaslar, terör, döviz oyunlarına rağmen sıkıntılı zamanlar(yıkımlar da olsa) aşılmaya çalışıldı. Bunların bir faturası olduğu her defasında söylendi. Ancak bu faturayı kesen ve niye kestiğini söylemeyen bir şey var ortada. Tamam, ülkemizde belli bir azınlık aklın alamayacağı kadar paranın içinde güreş yapıyor. Öyle çokta fakir olmayan bir ülkeyiz. Orta büyüklükte, kayıtlı 35 milyon çalışanı olan, 15 milyon emekli, 18 milyon öğrencisi olan epeyce bir ekonomik yapıya sahip bir ülkeyiz. Buna rağmen bazı kesimler ille de faiz yükselsin diyerek ülkenin büyük bir kısmanı acı reçete içirmekten başka derdi yok. Zaten daha önce de aynı reçete ile işler düzelecek diyen bir ekip yeniden ülkenin üstüne kabus gibi çöktü.

Peki, bu reçeteler bir derde deva oldu mu? Nerede! Bu IMF denen yapının ülkemizdeki gizli elinden başka şey değil. Bu ekipte onların emri ile gelmiş gibi duruyor. Bir şey ekleyeyim. Bu yapının sahipleri, Türkiye döviz de sıkıntı çekmesin, diyerek dalgalı kur denen tuzağı bize zamanında dayattı. Lakin bu yapının kendisi, hakimiyet kurduğu ülkelerde sabit döviz kurunun uygulanmasını zorunlu tutmuş. Bizde niye böyle derseniz, onu da bir bilene sormalı.        

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.