Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

Saf mıyız, yoksa öyle mi görünüyoruz millet olarak?

Geçen hafta içinde bir internet sitesinde bu işin mucitlerinden olan(acaba öyle mi desem ne olur?) yöneticilerden birisinin teknolojik aletler ve gelişmeler hakkında bir açıklamasına denk geldim. Hani şu meşhur Google denen sistemin sahiplerinden birinin tv, bilgisayar, tablet ve ona benzer şeylerin kendi çocuklarına 16 yaşına kadar yasak olduğunu ve evlerinde tv olmadığını söylediği açıklamalar çok dikkat çekici idi. İşte çocuklarının ilkokula gittiği dönemde asla tv ve bilgisayar ile hemhal olmadığını tv’yi 14 yaşlarında izlediklerini, akıllı telefon ve bilgisayarında 16 yaşında serbest olduğunu ifade ederek, bu aletlerin akıllı insan işi olmadığını ve Google’unun bunun için sahaya sürüldüğünü sözlerine eklemişti. Sonra başka bir yerde bir öğretim görevlisi kişinin Amerika’da ve İngiltere’de öğrencilerin nasıl bir eğitimden geçtiğini ve öğrendiği bilgilerden bahsederek, bu gibi ülkelerde okullarda kara tahta ve tebeşir ile yazı yazıldığını anlatıyordu. Bunu öğretim açısından temel olduğunu ve tablet veya akıllı tahtanın söz konusu olmadığını bu ülkelerin eğitimcilerinin ona söylediğini ifade ederek çok şaşırdığını anlatıyor. Aslında şaşıracak bir şey yok. Bu aletleri üretenlerin ve mucit olanların bu aletlerin asıl amacını bilseydik, işte o zaman acayip derece de apışıp kalırdık. Onu da siz bir arayıp bulun derim. Ayan beyan ortada olan bir şeyin bize aktarılmasının perde arkasını görmek istemeyen çok insan var. Tamam; bu teknoloji çok faydalı işlere sebep olur, insan için açamadığı kapı da az olur, zamandan tasarruf, emekten, işten tasarruf olur bunları anlarım. Ameliyat dahil çok şeyde insanın yapmadığı şeyleri de yapar. Ancak insan hayatının içinde tutan oranı öyle yüzde yüz veya daha azı olmasının bir manası yok. Yeteri kadar olursa insan fıtratına aykırı bir şeyde olmadığı için bunları kullanmak isteyen elbette kullanır. Yoksa yirmi dört saat bu aletlerin başından ayrılamadan hayatın devam edeceğini söylemek abesle iştigal etmektir. Yani bizi saf olarak görenlerin bir bildiği vardır bana göre! Dikkat etmeli ve oyunun şifrelerini çözmeye çalışmalıyız derim!...              
Ekleme Tarihi: 08 Mayıs 2024 - Çarşamba
Erhan GÜNDOĞAR

Saf mıyız, yoksa öyle mi görünüyoruz millet olarak?

Geçen hafta içinde bir internet sitesinde bu işin mucitlerinden olan(acaba öyle mi desem ne olur?) yöneticilerden birisinin teknolojik aletler ve gelişmeler hakkında bir açıklamasına denk geldim. Hani şu meşhur Google denen sistemin sahiplerinden birinin tv, bilgisayar, tablet ve ona benzer şeylerin kendi çocuklarına 16 yaşına kadar yasak olduğunu ve evlerinde tv olmadığını söylediği açıklamalar çok dikkat çekici idi. İşte çocuklarının ilkokula gittiği dönemde asla tv ve bilgisayar ile hemhal olmadığını tv’yi 14 yaşlarında izlediklerini, akıllı telefon ve bilgisayarında 16 yaşında serbest olduğunu ifade ederek, bu aletlerin akıllı insan işi olmadığını ve Google’unun bunun için sahaya sürüldüğünü sözlerine eklemişti. Sonra başka bir yerde bir öğretim görevlisi kişinin Amerika’da ve İngiltere’de öğrencilerin nasıl bir eğitimden geçtiğini ve öğrendiği bilgilerden bahsederek, bu gibi ülkelerde okullarda kara tahta ve tebeşir ile yazı yazıldığını anlatıyordu. Bunu öğretim açısından temel olduğunu ve tablet veya akıllı tahtanın söz konusu olmadığını bu ülkelerin eğitimcilerinin ona söylediğini ifade ederek çok şaşırdığını anlatıyor. Aslında şaşıracak bir şey yok. Bu aletleri üretenlerin ve mucit olanların bu aletlerin asıl amacını bilseydik, işte o zaman acayip derece de apışıp kalırdık. Onu da siz bir arayıp bulun derim.

Ayan beyan ortada olan bir şeyin bize aktarılmasının perde arkasını görmek istemeyen çok insan var. Tamam; bu teknoloji çok faydalı işlere sebep olur, insan için açamadığı kapı da az olur, zamandan tasarruf, emekten, işten tasarruf olur bunları anlarım. Ameliyat dahil çok şeyde insanın yapmadığı şeyleri de yapar. Ancak insan hayatının içinde tutan oranı öyle yüzde yüz veya daha azı olmasının bir manası yok. Yeteri kadar olursa insan fıtratına aykırı bir şeyde olmadığı için bunları kullanmak isteyen elbette kullanır. Yoksa yirmi dört saat bu aletlerin başından ayrılamadan hayatın devam edeceğini söylemek abesle iştigal etmektir.

Yani bizi saf olarak görenlerin bir bildiği vardır bana göre! Dikkat etmeli ve oyunun şifrelerini çözmeye çalışmalıyız derim!...              

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.