Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

Kılıç şakırtısından bir gazeteyi okuyamadım

Tv’den şakır şukur bir ses gelince, “bu seste neyin nesi” diye okuduğum gazeteden başımı kaldırdım ve tv’ye baktım. Tarihi biz dizi imiş oynayan ve yeni başlamış bir tv kanalında. Biraz sabır ederek izledim ve kılıç şakırtıları devam edince yan odaya geçeyim orada devam ederim, dedim. Bir iki dakika geçmedi sesler aynen devam ediyor. Bu nasıl bir tarih dizisi ki; her saniyesi kılıç şakırtısı ve ölen ölene. Ben gazeteyi zar zor bu seslerin altında okudum. Sonra dergi vardı onu okumaya başladım ama ne mümkün, kılıç şakırtısı bitmek bilmiyor. Kimin kime kılıç sapladığı da belli değil ki, seslerden anladığım kadarıyla, düşman kefereler de ha bire aynı şekilde kılıç savurup duruyor. Ya sabır, ha gayret diyerek dergiyi de okudum ve tv’nin olduğu odaya geçtim. Saat 11(gece yarısına doğru eskiden de saat 11 denirdi bu saatte 23 falan denmezdi o da ayrı bir mevzu)civarı bu dizi bitti. Oldum bittim tarihi filmler ve dizilerin benim için pek cazibesi olmadığın şöyle göz ucu ile izler geçer giderim. Bu kadar boş senaryolar yazılıp emekler heba ediliyor. Tarihi dizilerde bütün hatunlar sanki güzellik salonundan çıkmış gibi hepsi makyajlı, son moda giysiler, erkekler desen, hepsi sürme gözlü, en kıyak fistanları giymiş, saç sakal dört dörtlük, hiç defosu yok. O günlerin hepsi böyle ise biz bugünleri boşuna harcıyoruz. Olmayacak hikayeler ile dizi yapılırsa olacağı budur. Yabancı dizilerde aynen fazla bir şey değişik değil. Fasa fiso senaryolar ve zaman harcamalar başka bir özelliği olmayan işler yani. Olmayacak diziler ile bu milleti tv başına çekmenin bir manası yok. Hele bir ara şifacı olan bir kişi, yaptığı işi anlatırken, tıp ile ilgili olduğunu söyledi. Yahu bu diziyi yapanlar, hiç mi bir araştırma yapmıyorlar ki, böyle sallama yazıyorlar. Sene MS’den 800-900’ler. O zamanlarda şifahaneler ve şifacılar vardı. Öyle tıp falanda söz konusu değildi. Bu işlerin adı okuduğum kadarıyla tababetti. Yani tıp falan ancak yakın yüzyıllarda geçen bir kelimedir. Bunu bile bilmeden iş yapmışlar. Daha başkan kelimeler ve uydurma şeyler var ki onu da bir ara değerlendiririz.              
Ekleme Tarihi: 09 Ekim 2020 - Cuma
Erhan GÜNDOĞAR

Kılıç şakırtısından bir gazeteyi okuyamadım

Tv’den şakır şukur bir ses gelince, “bu seste neyin nesi” diye okuduğum gazeteden başımı kaldırdım ve tv’ye baktım. Tarihi biz dizi imiş oynayan ve yeni başlamış bir tv kanalında. Biraz sabır ederek izledim ve kılıç şakırtıları devam edince yan odaya geçeyim orada devam ederim, dedim. Bir iki dakika geçmedi sesler aynen devam ediyor. Bu nasıl bir tarih dizisi ki; her saniyesi kılıç şakırtısı ve ölen ölene.

Ben gazeteyi zar zor bu seslerin altında okudum. Sonra dergi vardı onu okumaya başladım ama ne mümkün, kılıç şakırtısı bitmek bilmiyor. Kimin kime kılıç sapladığı da belli değil ki, seslerden anladığım kadarıyla, düşman kefereler de ha bire aynı şekilde kılıç savurup duruyor.

Ya sabır, ha gayret diyerek dergiyi de okudum ve tv’nin olduğu odaya geçtim. Saat 11(gece yarısına doğru eskiden de saat 11 denirdi bu saatte 23 falan denmezdi o da ayrı bir mevzu)civarı bu dizi bitti. Oldum bittim tarihi filmler ve dizilerin benim için pek cazibesi olmadığın şöyle göz ucu ile izler geçer giderim. Bu kadar boş senaryolar yazılıp emekler heba ediliyor. Tarihi dizilerde bütün hatunlar sanki güzellik salonundan çıkmış gibi hepsi makyajlı, son moda giysiler, erkekler desen, hepsi sürme gözlü, en kıyak fistanları giymiş, saç sakal dört dörtlük, hiç defosu yok. O günlerin hepsi böyle ise biz bugünleri boşuna harcıyoruz. Olmayacak hikayeler ile dizi yapılırsa olacağı budur.

Yabancı dizilerde aynen fazla bir şey değişik değil. Fasa fiso senaryolar ve zaman harcamalar başka bir özelliği olmayan işler yani.

Olmayacak diziler ile bu milleti tv başına çekmenin bir manası yok. Hele bir ara şifacı olan bir kişi, yaptığı işi anlatırken, tıp ile ilgili olduğunu söyledi. Yahu bu diziyi yapanlar, hiç mi bir araştırma yapmıyorlar ki, böyle sallama yazıyorlar. Sene MS’den 800-900’ler. O zamanlarda şifahaneler ve şifacılar vardı. Öyle tıp falanda söz konusu değildi. Bu işlerin adı okuduğum kadarıyla tababetti. Yani tıp falan ancak yakın yüzyıllarda geçen bir kelimedir. Bunu bile bilmeden iş yapmışlar. Daha başkan kelimeler ve uydurma şeyler var ki onu da bir ara değerlendiririz.              

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.