Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

İNEK DEYİP GEÇMEYİN HA!

Vakti zamanında ineğimizi baktığımız bir ahırımız vardı. Maddi durum o zamanlar iyi olmayınca bir inek ne demek insan çok iyi anlıyordu. (Ha bazen bu fakirlik ve sıkıntılı dönemi yazıyorum ki; ne olduğumuzu unutmayalım diyorum, hem bunları yazmak utanılacak ve saklanacak bir şey de değil.) Sütü, yoğurdu,  yağı, çökeleği ile sağlıklı beslenme nedir bilmesek te, karnımız doyardı. Sonra bir karar çıktı, 1980’li senelerde. Bulancak’ta ilçe içinde inek bakan, tavuk bakan veya koyun kuzu bakan evlerde artık ahırlar kapatılacak ve köye gidecek diye bir şeyler konuşulmaya başlanmıştı. Tabii bizim köyde falan yerimiz olmadığı için bir süre sonra bu inek ve danasını satarak bir iş yaptığımızı sandık. Belediye Başkanı Öner Eriş’ti o senelerde… Kararı o almamıştı, ancak bakanlık bunun takibini ve cezai işlemi için belediyeleri zorunlu tutmuştu. Aradan yaklaşık 40 sene geçmiş. Biz unuttuk gittik bu ahırların kapatılması işini. Sonra bizim ineğin üç otuz paraya satılması sonrası hayat kendi dengesi içinde devam etti gitti. Biz süt, peynir, yağ ve çökelekten mahrum kaldık ve yeni dünyanın hazır gıdalarını yemeğe başladık. Sadece biz değil ilçe içinde çok sayıda geçimini bir ya da daha fazla inek veya hayvan ile sağlayan insanlar için epeyce bir sıkıntı oldu. O anlarda bunu göremediğimiz için çok şey fark edemedik. O günlerde daha yeni yeni tvler, diziler filmler evlere ve dükkanlara zuhur ediyor ve hayatımızda hissedilemeyen değişikliklerin ne olduğunu anlayamıyorduk. Derken; biraz daha zaman geçti. Tereyağın yerini margarin denen yağ, peynirin yerini paket peynir, sütün yerini pastörize süt, hamburger, sandviç, ayaküstü yemek yeme, yoğurt, ayran ve tabii içeceklerin yerini asitli her çeşit içecek alırken bizler ağzı açık bunları izlemiş ve “ne oluyor yahu” bile demeden bugünlere adım atmışız. Fındık, fıstık, ceviz yemeği unutmuş ve kırıntı tabir edilen her türden paketli göz okşayıcı bir gram faydası olmayan onca şeyi kursaklarımıza soktular. İnsana hayal gibi geliyor bunlar. Sanki olmadı gibi, oysa hepsi bir zaman içinde planlı ve sinsice geldi ve hala da devam ediyor. Ha bizim inek ne oldu derseniz?  Rahmetli babam kime sattı, satmadı ise nereye gitti hatırlamıyorum. Sonra havanın metan gazı ve azot ile bozulduğu ile ilgili sözler yayılınca, bizim ineğinde akıbeti belli oldu. Ahırlar ilçe dışına çıkacak denilince, anlamadığımız oyun 2015’den sonra ısıtılıp masaya geldi. Salgın ne diyenler vardı hani, bizim ineği ne olduğunu merak edenler biraz sorsun öğreniverirler!            
Ekleme Tarihi: 29 Kasım 2022 - Salı
Erhan GÜNDOĞAR

İNEK DEYİP GEÇMEYİN HA!

Vakti zamanında ineğimizi baktığımız bir ahırımız vardı. Maddi durum o zamanlar iyi olmayınca bir inek ne demek insan çok iyi anlıyordu. (Ha bazen bu fakirlik ve sıkıntılı dönemi yazıyorum ki; ne olduğumuzu unutmayalım diyorum, hem bunları yazmak utanılacak ve saklanacak bir şey de değil.) Sütü, yoğurdu,  yağı, çökeleği ile sağlıklı beslenme nedir bilmesek te, karnımız doyardı. Sonra bir karar çıktı, 1980’li senelerde. Bulancak’ta ilçe içinde inek bakan, tavuk bakan veya koyun kuzu bakan evlerde artık ahırlar kapatılacak ve köye gidecek diye bir şeyler konuşulmaya başlanmıştı. Tabii bizim köyde falan yerimiz olmadığı için bir süre sonra bu inek ve danasını satarak bir iş yaptığımızı sandık. Belediye Başkanı Öner Eriş’ti o senelerde… Kararı o almamıştı, ancak bakanlık bunun takibini ve cezai işlemi için belediyeleri zorunlu tutmuştu. Aradan yaklaşık 40 sene geçmiş. Biz unuttuk gittik bu ahırların kapatılması işini. Sonra bizim ineğin üç otuz paraya satılması sonrası hayat kendi dengesi içinde devam etti gitti. Biz süt, peynir, yağ ve çökelekten mahrum kaldık ve yeni dünyanın hazır gıdalarını yemeğe başladık. Sadece biz değil ilçe içinde çok sayıda geçimini bir ya da daha fazla inek veya hayvan ile sağlayan insanlar için epeyce bir sıkıntı oldu. O anlarda bunu göremediğimiz için çok şey fark edemedik. O günlerde daha yeni yeni tvler, diziler filmler evlere ve dükkanlara zuhur ediyor ve hayatımızda hissedilemeyen değişikliklerin ne olduğunu anlayamıyorduk. Derken; biraz daha zaman geçti. Tereyağın yerini margarin denen yağ, peynirin yerini paket peynir, sütün yerini pastörize süt, hamburger, sandviç, ayaküstü yemek yeme, yoğurt, ayran ve tabii içeceklerin yerini asitli her çeşit içecek alırken bizler ağzı açık bunları izlemiş ve “ne oluyor yahu” bile demeden bugünlere adım atmışız. Fındık, fıstık, ceviz yemeği unutmuş ve kırıntı tabir edilen her türden paketli göz okşayıcı bir gram faydası olmayan onca şeyi kursaklarımıza soktular. İnsana hayal gibi geliyor bunlar. Sanki olmadı gibi, oysa hepsi bir zaman içinde planlı ve sinsice geldi ve hala da devam ediyor. Ha bizim inek ne oldu derseniz?  Rahmetli babam kime sattı, satmadı ise nereye gitti hatırlamıyorum. Sonra havanın metan gazı ve azot ile bozulduğu ile ilgili sözler yayılınca, bizim ineğinde akıbeti belli oldu. Ahırlar ilçe dışına çıkacak denilince, anlamadığımız oyun 2015’den sonra ısıtılıp masaya geldi. Salgın ne diyenler vardı hani, bizim ineği ne olduğunu merak edenler biraz sorsun öğreniverirler!            

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.