Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

Fasa fiso apartmanından hikayelermiş

Adamlar bu işi biliyorlar. Bu mevzuda mütehassıslık yapmışlar. Haklarını verelim. Bizim gibileri her defasında mandepsiye getiriyorlar. Anlayacağınız, kafa kola alıyor veya üç kağıda getiriyorlar denebilir. 1400’lü senelerden sonra bu işin ilmini yapıp Dünya’yı yönetip, bir güzel parayı götürüyorlar. Bize de soğanın cücüğünü yemek kalıyor. Şimdi ne anlatıyor bu adam, diye merak ediyorsunuz elbette! Salgın başladı ve hala da devam ediyor. Ne zamana kadar kimse bilmiyor.(Aslında birileri biliyor da; şimdilik sır vermiyor.) Bu hay huy içinde aradan 6-7 ay geçti ve bu işin alt yapısını yapanlar, sıra ile tv’lere, sinemalara insanın garip hallerini anlatan dizi ve filmleri peş peşe koymaya başladılar. Daha önce kimsenin aklına bu güzel ve insanı etkileyen dizi ve filmleri yapmak gelmemiş. Hop birden “çam sakızı çoban armağanı” gibi peydah olan bu dizi ve filmlerde mevzu, insanın temizliği ve herkesin yalnız başına hayatını idame ettirmesi hikayeleri ve seyretmeyeni bir güzel haşat ediyorlar. Salgını yola çıkartanlar, bunun peşinden neyi yapacaklarını baştan planlamış ve aynen plan doğrultusunda devam ediyorlar. Önce dünyayı salgın ile korkutup, herkesi evine kapadılar. Şimdi de eve kapananların ne yapacağını bu dizi ve filmler ile beyinlere şırınga ediyorlar. Ne mi oluyor bunlar ile? Mesela TRT’de başlayan bir dizi var. Tam zamanında ekranlara geldi bence. Dedim ya; adamlar bu işi biliyor ve ülkemizdeki hempaları(bence küresel düzenin gönüllü uşakları bunlar) öyle bir köpürttüler ki, bu diziyi sanki insanların başka derdi yokmuş gibi izleyin, diye baskı üstüne baskı yapıyorlar. Ben çok methedince, bakayım şu diziye 10-15 dakika dedim. Valla bakmaz olaydım. Tam bir ruh hastalığı kapanı kurulmuş ve herkesin ruhen hasta olmasını istiyorlar gibi. Bunu da başrolde oynayan hanım oyuncu üstünden yapıyorlar. Bu hanım, güya temizlik hastalığına duçar olmuş ve kimseyi eve veya evin içindeki bir odaya bile almıyor. Ha bire kimyasal ve su ile yıkama yaparak, kendisi dışındaki herkesi pis, kirli, çöplük gibi, mikroplu, dışarından geldiği içinde, temaslı(virüse maruz kalmış siz anlayın) kişiler, kesinlikle onunla ve evle bir irtibat kurmanız söz konusu değil. Ne anlatıyor bu hikaye bize; kimse ile temas etmeyin, tokalaşmayın, sohbet etmeyin, yardımlaşmayın, dayanışmayın, paylaşmayın, evine gitmeyin, selam vermeyin, ziyaret yapmayın, kısaca böyle ölün de, salgının esas istediği tam olsun, diye algılar ile oynanıyor. Yakında ülkemizin her yanında, hayatta olan zombiler görürseniz çok şaşırmayın.            
Ekleme Tarihi: 28 Ekim 2020 - Çarşamba
Erhan GÜNDOĞAR

Fasa fiso apartmanından hikayelermiş

Adamlar bu işi biliyorlar. Bu mevzuda mütehassıslık yapmışlar. Haklarını verelim. Bizim gibileri her defasında mandepsiye getiriyorlar. Anlayacağınız, kafa kola alıyor veya üç kağıda getiriyorlar denebilir. 1400’lü senelerden sonra bu işin ilmini yapıp Dünya’yı yönetip, bir güzel parayı götürüyorlar. Bize de soğanın cücüğünü yemek kalıyor.

Şimdi ne anlatıyor bu adam, diye merak ediyorsunuz elbette!

Salgın başladı ve hala da devam ediyor. Ne zamana kadar kimse bilmiyor.(Aslında birileri biliyor da; şimdilik sır vermiyor.)

Bu hay huy içinde aradan 6-7 ay geçti ve bu işin alt yapısını yapanlar, sıra ile tv’lere, sinemalara insanın garip hallerini anlatan dizi ve filmleri peş peşe koymaya başladılar. Daha önce kimsenin aklına bu güzel ve insanı etkileyen dizi ve filmleri yapmak gelmemiş. Hop birden “çam sakızı çoban armağanı” gibi peydah olan bu dizi ve filmlerde mevzu, insanın temizliği ve herkesin yalnız başına hayatını idame ettirmesi hikayeleri ve seyretmeyeni bir güzel haşat ediyorlar.

Salgını yola çıkartanlar, bunun peşinden neyi yapacaklarını baştan planlamış ve aynen plan doğrultusunda devam ediyorlar. Önce dünyayı salgın ile korkutup, herkesi evine kapadılar. Şimdi de eve kapananların ne yapacağını bu dizi ve filmler ile beyinlere şırınga ediyorlar.

Ne mi oluyor bunlar ile?

Mesela TRT’de başlayan bir dizi var. Tam zamanında ekranlara geldi bence. Dedim ya; adamlar bu işi biliyor ve ülkemizdeki hempaları(bence küresel düzenin gönüllü uşakları bunlar) öyle bir köpürttüler ki, bu diziyi sanki insanların başka derdi yokmuş gibi izleyin, diye baskı üstüne baskı yapıyorlar. Ben çok methedince, bakayım şu diziye 10-15 dakika dedim. Valla bakmaz olaydım. Tam bir ruh hastalığı kapanı kurulmuş ve herkesin ruhen hasta olmasını istiyorlar gibi. Bunu da başrolde oynayan hanım oyuncu üstünden yapıyorlar. Bu hanım, güya temizlik hastalığına duçar olmuş ve kimseyi eve veya evin içindeki bir odaya bile almıyor. Ha bire kimyasal ve su ile yıkama yaparak, kendisi dışındaki herkesi pis, kirli, çöplük gibi, mikroplu, dışarından geldiği içinde, temaslı(virüse maruz kalmış siz anlayın) kişiler, kesinlikle onunla ve evle bir irtibat kurmanız söz konusu değil.

Ne anlatıyor bu hikaye bize; kimse ile temas etmeyin, tokalaşmayın, sohbet etmeyin, yardımlaşmayın, dayanışmayın, paylaşmayın, evine gitmeyin, selam vermeyin, ziyaret yapmayın, kısaca böyle ölün de, salgının esas istediği tam olsun, diye algılar ile oynanıyor. Yakında ülkemizin her yanında, hayatta olan zombiler görürseniz çok şaşırmayın.            

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.