Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

Afetlerden sonra parsa toplayanlar

Son yıllarda(40-50 yıl içinde)bu ülkenin insanlarına bir şeyler oldu ki; bugün insanlarımızı tanımak çok kolay olmuyor. Neyin hikmeti ise, en çok övündüğümüz, her daim bizim en vazgeçilmez hasletimiz olan, yardımlaşma, paylaşma, dayanışma ruhumuz artık eskisi gibi değil. Paramparça olmaya doğru hızla gidiyor. Zor günde, acı günde hep birlikte olunduğu ifade edilen bu ülkenin insanları sadece sözde kalmış gibi. Daha birkaç gün önce ülkemizde bir deprem oldu ve çok sayıda insanımız vefat etti. Birkaç yıl önce de Van, Elazığ ve başka illerde de can kayıplı afetler, son olarak ta Giresun Dereli’de sel felaketi olmuş ve büyük bir yıkımla sona ermişti. Bu tabiat olayları hep olacak, bundan bir yere kadar kaçarsınız ve yeni bir hayata devam edersiniz. Esas olansa bu sıkıntılı dönemlerden sonra gelen, afetten ve felaketten zarar gören insanların başına gelenlerdir. Dün bir gazete haberinde okuyunca, bunu bir yazalım demek geçti içimden. İzmir’deki depremde kurtarılan bir çocuğun babasının bir açıklaması, aslında nereye doğru gittiğimizi bize bir kez daha hatırlattı. Bu baba aynen şunu söylüyordu: “Evimiz yıkıldı yeni bir ev aradık, ancak her ev sahibi iki misli kira istedi, ne yapacağımızı bilemez haldeyiz” demiş. Tamam devlet yardım etti. Aş yemek, çadır verdi. Evlerin yapılacağını da açıkladı. Bunu herkes biliyor. Afet mağduru olan insanlar bir süreliğine yeni evlerin yapılmasını beklemek zorunda oluyor. Çadır da kalmak istemeyenler veya biraz durumu maddi olarak iyi olanlar kiraya gitmek isteyebilir. Ancak bunu fırsat bilen “leş kargaları” hemen her şeye zamlı fiyat vererek parsayı toplamaktan kaçınmıyor. Sadece İzmir değil, daha önceki olan afetlerde bu leş kargaları, anında parsa kapmak için ellerini ovuşturup dururlar. Acıdan, felaketten afetten para kazanarak gözlerini doyurmak isterler. Bunların sayısı her geçen günde artıyor. Belirtiğim gibi, o güzel hasletlerimiz; bir gürültü ile eziliyor ve lime lime edilerek hayatımızdan çekiliyor. Peki, “ne oldu bize” diye bir kez bile sorulmayan bu yapının, nasıl bir sonuç ile sona ereceğini kim açıklayacak? Bunu araştırmalı, nedir ne oluyor, diye birileri elinden gelen çalışmayı yaparak, sebeplerini ve çözümlerini sunmalı.         
Ekleme Tarihi: 03 Aralık 2020 - Perşembe
Erhan GÜNDOĞAR

Afetlerden sonra parsa toplayanlar

Son yıllarda(40-50 yıl içinde)bu ülkenin insanlarına bir şeyler oldu ki; bugün insanlarımızı tanımak çok kolay olmuyor. Neyin hikmeti ise, en çok övündüğümüz, her daim bizim en vazgeçilmez hasletimiz olan, yardımlaşma, paylaşma, dayanışma ruhumuz artık eskisi gibi değil. Paramparça olmaya doğru hızla gidiyor.

Zor günde, acı günde hep birlikte olunduğu ifade edilen bu ülkenin insanları sadece sözde kalmış gibi. Daha birkaç gün önce ülkemizde bir deprem oldu ve çok sayıda insanımız vefat etti. Birkaç yıl önce de Van, Elazığ ve başka illerde de can kayıplı afetler, son olarak ta Giresun Dereli’de sel felaketi olmuş ve büyük bir yıkımla sona ermişti.

Bu tabiat olayları hep olacak, bundan bir yere kadar kaçarsınız ve yeni bir hayata devam edersiniz. Esas olansa bu sıkıntılı dönemlerden sonra gelen, afetten ve felaketten zarar gören insanların başına gelenlerdir.

Dün bir gazete haberinde okuyunca, bunu bir yazalım demek geçti içimden. İzmir’deki depremde kurtarılan bir çocuğun babasının bir açıklaması, aslında nereye doğru gittiğimizi bize bir kez daha hatırlattı. Bu baba aynen şunu söylüyordu: “Evimiz yıkıldı yeni bir ev aradık, ancak her ev sahibi iki misli kira istedi, ne yapacağımızı bilemez haldeyiz” demiş. Tamam devlet yardım etti. Aş yemek, çadır verdi. Evlerin yapılacağını da açıkladı. Bunu herkes biliyor. Afet mağduru olan insanlar bir süreliğine yeni evlerin yapılmasını beklemek zorunda oluyor. Çadır da kalmak istemeyenler veya biraz durumu maddi olarak iyi olanlar kiraya gitmek isteyebilir. Ancak bunu fırsat bilen “leş kargaları” hemen her şeye zamlı fiyat vererek parsayı toplamaktan kaçınmıyor. Sadece İzmir değil, daha önceki olan afetlerde bu leş kargaları, anında parsa kapmak için ellerini ovuşturup dururlar. Acıdan, felaketten afetten para kazanarak gözlerini doyurmak isterler. Bunların sayısı her geçen günde artıyor.

Belirtiğim gibi, o güzel hasletlerimiz; bir gürültü ile eziliyor ve lime lime edilerek hayatımızdan çekiliyor.

Peki, “ne oldu bize” diye bir kez bile sorulmayan bu yapının, nasıl bir sonuç ile sona ereceğini kim açıklayacak? Bunu araştırmalı, nedir ne oluyor, diye birileri elinden gelen çalışmayı yaparak, sebeplerini ve çözümlerini sunmalı.         

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.