Vahit KOÇ
Köşe Yazarı
Vahit KOÇ
 

YİNE BİR BAYRAM ARİFESİNDEYİZ

Ramazan Bayramının bizlere sunmuş olduğu veya sunmasını ümit ettiğimiz tüm güzellikleri hep birlikte yaşamanın, birlikte paylaşmanın,  en azından paylaşmaya çalışmanın tatlı bir telaşı içindeyiz. Değilsek de bile olması gereken bu. Bayram, özellikle Ramazan bayramı arınmış bir kişilikle, arınmış bir bedenle, yine benliğimizin derinliklerinde saklanmış tüm lüzumsuz duygu ve düşünceleri bir daha canlanmayacak şekilde bertaraf ederek, ortak sevincimize, ortak mutluluğumuza katkı sağlayabilecek güzellikleri konuşturma zamanıdır. Bayramların gerçekte bayram olabilmesi için ne kadar çok insanı kendine çeker ve bu insanları gönülden bir birine kenetlerse, ne kadar çok insana  ortak sevinç, ortak ümit ve ortak güven  hissi verirse, işte o zaman bayramlarımız hedefine ulaşmış bir bayram olur. Eğer bizler bu bayram ikliminin oluşmasını samimi bir şekilde istiyorsak,  bu noktada  insanların Allah’a yönelik olan duygularının, düşüncelerinin, davranışlarının değerlendirilmesini, kabul görüp görmediği hususunu  O’na bırakmamız gerekir. Öyle ki “Allah kabul etti, etmedi” yok “Cennetliksin – Cehennemliksin, sapıttın, sapıksın” gibi kavramlar zihnimizin, zikrimizin asla ulaşamayacağı kadar uzağında olmalıdır. Eğer bizlerin kendi dışımızdaki insanları değerlendirmesi icap ederse, yüreğimizde açtığımız engin hoşgörü penceresinden bakmak suretiyle bir değerlendirme yapmamız daha kuşatıcı, birlik ve beraberliğe hatta kardeşliğe kapı açıcı bir davranış olacaktır. Böyle bir davranış aynı zamanda peygamberlerin, o seçkin insanların bizlere sunmuş oldukları örnek davranışlar arasında bulunmaktadır. Aslında bu bayram yani Ramazan bayramı Müslümanların, “müslümanım” diyen insanların bayramı. Sevinç ve mutluluğu yaşaması gereken onlar. Fakat bu sefer de insan merak etmiyor değil. Müslümanların yaşamış olduğu coğrafyada, gerçekten bayram, bayramların içerisinde barındırdığı o ulvi amaçlar çerçevesinde, amacına uygun yaşanılabiliyor mu?  Yine bayramlar bu insanlara engin bir hoşgörü, kardeşlik duygusu, geleceğe ümit ve güven içinde bakabilmeyi sağlayabiliyor mu?  Hele bakın bir bakalım! Bu gün dünyamızda hakikatte için için bayram yapanlar İslam’a, Müslümanlara, Müslümanlığa yüzyıllar, hatta binlerce yıllar ötesinden yüreklerindeki kin ve öfkeyi günümüze taşıyan Nemrutların, Firavunların, Ebu Leheb ve Ebu Cehillerin çağdaş temsilcileri değil mi?  Yine gerçekte bayram yapanlar Şeytan’ı tanımakta cahil kalan bizlere, çeşit çeşit Şeytanlıklarla kendilerini ıslah edici dostlar kimliğiyle takdim edip, bizim birimizi en azılı, mutlaka yok edilmesi gereken düşmanlar olarak gösterebilenler değil mi? Yine sormak lazım… Bu gün gerçekte bayram yapanlar Müslümanların yaşamış olduğu her bir metre kare toprağa ve bu topraklarla birlikte tüm zenginliklerimize göz dikip sahip olmaya çalışanlar değil mi?  Hele hele İslam’ın, Müslümanların en kutsal değerlerini, mekanlarını kendi tahrif olmuş inançları için kullanırlarken Müslümanların duyarsızlıkları karşısında kendilerini Müslümanların bir kısmının koruyucusu olarak gören en azılı, tescilli İslam düşmanları değil mi? Evet! Bu gün Müslümanların yürek dünyalarındaki dağınıklıkları, gerçek düşmanları tanıma noktasındaki acizlikleri, birbirlerine karşı öldüresiye düşmanlıkları, ifade ettiğim gibi üzerinde yaşamış oldukları coğrafyanın her bir parçasıyla ilgili hesapları olanları umursamazlıkları, yanı başındaki kardeşlerinin başına örülen çorapların kendilerine asla örülemeyeceği şeklindeki kör inancı bizlere şu temel soruyu sormamızı salık ediyor. Acaba Allah’ın, peygamberi Hz. Muhammed (SAV)aracılığı ile bizlere en son tebliği ettiği, gönderdiği, açıkladığı din bize böyle bir dünya yaşantısı mı hidayet ediyor, yoksa bizim dini anlama noktasında zihnimizde, din algımızda bir sapma, kayma mı var? Bayramımızın hak ve hakikatin bilgisine ulaşmamıza vesile olması dileğiyle…      
Ekleme Tarihi: 13 Haziran 2018 - Çarşamba
Vahit KOÇ

YİNE BİR BAYRAM ARİFESİNDEYİZ

Ramazan Bayramının bizlere sunmuş olduğu veya sunmasını ümit ettiğimiz tüm güzellikleri hep birlikte yaşamanın, birlikte paylaşmanın,  en azından paylaşmaya çalışmanın tatlı bir telaşı içindeyiz. Değilsek de bile olması gereken bu.

Bayram, özellikle Ramazan bayramı arınmış bir kişilikle, arınmış bir bedenle, yine benliğimizin derinliklerinde saklanmış tüm lüzumsuz duygu ve düşünceleri bir daha canlanmayacak şekilde bertaraf ederek, ortak sevincimize, ortak mutluluğumuza katkı sağlayabilecek güzellikleri konuşturma zamanıdır.

Bayramların gerçekte bayram olabilmesi için ne kadar çok insanı kendine çeker ve bu insanları gönülden bir birine kenetlerse, ne kadar çok insana  ortak sevinç, ortak ümit ve ortak güven  hissi verirse, işte o zaman bayramlarımız hedefine ulaşmış bir bayram olur.

Eğer bizler bu bayram ikliminin oluşmasını samimi bir şekilde istiyorsak,  bu noktada  insanların Allah’a yönelik olan duygularının, düşüncelerinin, davranışlarının değerlendirilmesini, kabul görüp görmediği hususunu  O’na bırakmamız gerekir. Öyle ki “Allah kabul etti, etmedi” yok “Cennetliksin – Cehennemliksin, sapıttın, sapıksın” gibi kavramlar zihnimizin, zikrimizin asla ulaşamayacağı kadar uzağında olmalıdır.

Eğer bizlerin kendi dışımızdaki insanları değerlendirmesi icap ederse, yüreğimizde açtığımız engin hoşgörü penceresinden bakmak suretiyle bir değerlendirme yapmamız daha kuşatıcı, birlik ve beraberliğe hatta kardeşliğe kapı açıcı bir davranış olacaktır. Böyle bir davranış aynı zamanda peygamberlerin, o seçkin insanların bizlere sunmuş oldukları örnek davranışlar arasında bulunmaktadır.

Aslında bu bayram yani Ramazan bayramı Müslümanların, “müslümanım” diyen insanların bayramı. Sevinç ve mutluluğu yaşaması gereken onlar. Fakat bu sefer de insan merak etmiyor değil.

Müslümanların yaşamış olduğu coğrafyada, gerçekten bayram, bayramların içerisinde barındırdığı o ulvi amaçlar çerçevesinde, amacına uygun yaşanılabiliyor mu?

 Yine bayramlar bu insanlara engin bir hoşgörü, kardeşlik duygusu, geleceğe ümit ve güven içinde bakabilmeyi sağlayabiliyor mu?

 Hele bakın bir bakalım! Bu gün dünyamızda hakikatte için için bayram yapanlar İslam’a, Müslümanlara, Müslümanlığa yüzyıllar, hatta binlerce yıllar ötesinden yüreklerindeki kin ve öfkeyi günümüze taşıyan Nemrutların, Firavunların, Ebu Leheb ve Ebu Cehillerin çağdaş temsilcileri değil mi?

 Yine gerçekte bayram yapanlar Şeytan’ı tanımakta cahil kalan bizlere, çeşit çeşit Şeytanlıklarla kendilerini ıslah edici dostlar kimliğiyle takdim edip, bizim birimizi en azılı, mutlaka yok edilmesi gereken düşmanlar olarak gösterebilenler değil mi?

Yine sormak lazım… Bu gün gerçekte bayram yapanlar Müslümanların yaşamış olduğu her bir metre kare toprağa ve bu topraklarla birlikte tüm zenginliklerimize göz dikip sahip olmaya çalışanlar değil mi?

 Hele hele İslam’ın, Müslümanların en kutsal değerlerini, mekanlarını kendi tahrif olmuş inançları için kullanırlarken Müslümanların duyarsızlıkları karşısında kendilerini Müslümanların bir kısmının koruyucusu olarak gören en azılı, tescilli İslam düşmanları değil mi?

Evet! Bu gün Müslümanların yürek dünyalarındaki dağınıklıkları, gerçek düşmanları tanıma noktasındaki acizlikleri, birbirlerine karşı öldüresiye düşmanlıkları, ifade ettiğim gibi üzerinde yaşamış oldukları coğrafyanın her bir parçasıyla ilgili hesapları olanları umursamazlıkları, yanı başındaki kardeşlerinin başına örülen çorapların kendilerine asla örülemeyeceği şeklindeki kör inancı bizlere şu temel soruyu sormamızı salık ediyor.

Acaba Allah’ın, peygamberi Hz. Muhammed (SAV)aracılığı ile bizlere en son tebliği ettiği, gönderdiği, açıkladığı din bize böyle bir dünya yaşantısı mı hidayet ediyor, yoksa bizim dini anlama noktasında zihnimizde, din algımızda bir sapma, kayma mı var?

Bayramımızın hak ve hakikatin bilgisine ulaşmamıza vesile olması dileğiyle…

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.