Vahit KOÇ
Köşe Yazarı
Vahit KOÇ
 

“HAYDİ ÇOCUKLAR CAMİYE KAMPANYASI” VE DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN HUSUSLAR (DEVAM IV SON)

Son bir nokta olarak şuna da dikkat çekmek istiyorum. Allah bizden sadece dile, telaffuza yüklenmiş bir anlayıştan öte geçmeyen ve ne anlama geldiğini bilemediğimiz harflerin, kelimelerin tekrarı üzerinden bir ibadet gerçekleştirmemizi istemiyor. Ona, dilimizle telaffuzun yanında zihnimizle, yüreğimizle eşlik etmemizi istiyor. Huşu içinde, söylediğimizi, istediğimizi yürekten, tüm benliğimizle dilememizi istiyor. Ne istediğimizden gafil olmamamızı salık ediyor. Bakın bu hususu da nasıl dile getiriyor…  “Ey iman edenler ! Sarhoş iken, ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.”  (Nisa 43)  Bize sarhoş, ya da sarhoşluk üzerinden sesleniyor. Anadili  Arapça olan bir insana, bir topluma “ne dediğinizi bilinceye kadar” demek anlamsız. Namazda ancak sarhoş ne dediğini bilemez. İşte Allah da bu ayet üzerinden namazda bilinçli olmayı belirtiyor. Belki bu ayet bana seslenmiyor diyebilirsin. Ben sarhoş değilim ki bana hitap etsin, diyebilirsin. O zaman soruyu şöyle sorabilirsin veya sorabiliriz: Sahi sen namazda ne dedin? Sarhoş olmadığın halde namazda ne dediğini biliyor musun? Cevap… “Bilmiyorum, herhalde bir şeyler dedim.” olabilir ve öteki adamla aynı noktada, ne dediğini bilmeme noktasında buluşmuş olursun. Düşünebiliyor musunuz..? Bir genç namazın tahıyyatında annesi, babası için Allah’a dua ediyor. “Rabbim!” diyor “anama, babama mağfiret et… Onlara merhamet et… Onları affet” diyor. Onlar için telaffuz üzerinden isteklerde bulunuyor. Ama selam verip namazdan çıktıktan sonra o anne- baba için sıkıntı kaynağı olabiliyor. Onları unutuyor. Hatta onları kırıyor, acıtıyor… Evet! İçi boşaltılmış, günlük yaşantımızda bize güzel insan, mükemmel insan olma noktasında sanki hiçbir katkısı olmayan, ahrette lazım olacağına inandığımız bir sevap aparatı olarak görülen bir namaz, Allah’ın yarattığı insanların gerekli şekilde ilgisini çekemiyor. Hatta namaz kıldığımız halde sözüne, özüne, eline, diline güvenebilme noktasında kimseyi yanına çekemeyen, kimsenin de “ Müslüman denildiğinde onu bilirim” diye işaret edemediği bir kişilik kimlik ortaya konulmakta... Şu tespiti de yaparak konumuzu bitirelim… Namaz kulun Allah ila olan ilişkisinin adıdır. Yukarıya doğru bir ilişki, dikey ilişkidir. Bu dikey ilişkinin kişiye, kişilere yansıması da Salih amel, yani insanın insana davranışı olmaktadır. O zaman şunu söyleyebiliriz; insanlarla ilişkisi, insanlara bakışı, davranışları güzel olanın, güven verenin namazı Rabbi katında değer bulmuştur. Yoksa sıkıntı…  Günümüz dünyasında Müslümanların ibadet etmeyi, ibadet yapmayı nasıl anladıklarını bir de bu açıdan bakarak değerlendirebiliriz. Bizler bu anlayıştan farklı bir anlayışla namazı ardımızdan gelen nesillere takdim etmeliyiz, edebilmeliyiz. Namazı güzel olanın Allah ile muhabbeti güzel demektir.  Allah ile muhabbeti güzel olanın da onun yarattığı insanlara muhabbeti güzeldir.
Ekleme Tarihi: 01 Şubat 2019 - Cuma
Vahit KOÇ

“HAYDİ ÇOCUKLAR CAMİYE KAMPANYASI” VE DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN HUSUSLAR (DEVAM IV SON)

Son bir nokta olarak şuna da dikkat çekmek istiyorum.

Allah bizden sadece dile, telaffuza yüklenmiş bir anlayıştan öte geçmeyen ve ne anlama geldiğini bilemediğimiz harflerin, kelimelerin tekrarı üzerinden bir ibadet gerçekleştirmemizi istemiyor. Ona, dilimizle telaffuzun yanında zihnimizle, yüreğimizle eşlik etmemizi istiyor. Huşu içinde, söylediğimizi, istediğimizi yürekten, tüm benliğimizle dilememizi istiyor. Ne istediğimizden gafil olmamamızı salık ediyor.

Bakın bu hususu da nasıl dile getiriyor…

 “Ey iman edenler ! Sarhoş iken, ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.”  (Nisa 43)  Bize sarhoş, ya da sarhoşluk üzerinden sesleniyor. Anadili  Arapça olan bir insana, bir topluma “ne dediğinizi bilinceye kadar” demek anlamsız. Namazda ancak sarhoş ne dediğini bilemez. İşte Allah da bu ayet üzerinden namazda bilinçli olmayı belirtiyor.

Belki bu ayet bana seslenmiyor diyebilirsin. Ben sarhoş değilim ki bana hitap etsin, diyebilirsin. O zaman soruyu şöyle sorabilirsin veya sorabiliriz: Sahi sen namazda ne dedin? Sarhoş olmadığın halde namazda ne dediğini biliyor musun? Cevap… “Bilmiyorum, herhalde bir şeyler dedim.” olabilir ve öteki adamla aynı noktada, ne dediğini bilmeme noktasında buluşmuş olursun.

Düşünebiliyor musunuz..? Bir genç namazın tahıyyatında annesi, babası için Allah’a dua ediyor. “Rabbim!” diyor “anama, babama mağfiret et… Onlara merhamet et… Onları affet” diyor. Onlar için telaffuz üzerinden isteklerde bulunuyor. Ama selam verip namazdan çıktıktan sonra o anne- baba için sıkıntı kaynağı olabiliyor. Onları unutuyor. Hatta onları kırıyor, acıtıyor…

Evet! İçi boşaltılmış, günlük yaşantımızda bize güzel insan, mükemmel insan olma noktasında sanki hiçbir katkısı olmayan, ahrette lazım olacağına inandığımız bir sevap aparatı olarak görülen bir namaz, Allah’ın yarattığı insanların gerekli şekilde ilgisini çekemiyor.

Hatta namaz kıldığımız halde sözüne, özüne, eline, diline güvenebilme noktasında kimseyi yanına çekemeyen, kimsenin de “ Müslüman denildiğinde onu bilirim” diye işaret edemediği bir kişilik kimlik ortaya konulmakta...

Şu tespiti de yaparak konumuzu bitirelim… Namaz kulun Allah ila olan ilişkisinin adıdır. Yukarıya doğru bir ilişki, dikey ilişkidir. Bu dikey ilişkinin kişiye, kişilere yansıması da Salih amel, yani insanın insana davranışı olmaktadır. O zaman şunu söyleyebiliriz; insanlarla ilişkisi, insanlara bakışı, davranışları güzel olanın, güven verenin namazı Rabbi katında değer bulmuştur. Yoksa sıkıntı…

 Günümüz dünyasında Müslümanların ibadet etmeyi, ibadet yapmayı nasıl anladıklarını bir de bu açıdan bakarak değerlendirebiliriz.

Bizler bu anlayıştan farklı bir anlayışla namazı ardımızdan gelen nesillere takdim etmeliyiz, edebilmeliyiz.

Namazı güzel olanın Allah ile muhabbeti güzel demektir.  Allah ile muhabbeti güzel olanın da onun yarattığı insanlara muhabbeti güzeldir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.