Askerliğimi kısa dönem olarak 1991 yılında Denizli'de yaptım.
Kısa dönem dediğim 105 günlük bir şey.
Tam 33 kişiydik.
Çoğumuz öğretmen olmakla birlikte, aramızda öğretim görevlileri, bir dekan bir de kaymakam vardı.
Hayatı zorlaştıran en önemli şeyin güvensizlik olduğunu ben o dönem anladım.
Güven eğitimle ilgili bir şey değildi.
Aslında güven somut bir kavram da değil.
Göremediğin her şey şüphe uyandırıyor içinde.
Eskiden bir film seyretmiştim.
Filmin gidişatı ile ilgili bir konuda müfettiş, peki karına güveniyor musun diye soruyor.
Adam, güvenmek zorundayım diyordu
O zamanlar pek anlamamıştım,
fakat şimdi çok iyi anlıyorum
güvenmenin bir zorunluluk olduğunu.
Gerçekte kimse kimseye güvenmiyor.
Fakat güvenmek zorunda kalıyor.
İnsanın içini kemiren bir şüphe var ya, acaba diye.
İşte o acaba bütün hastalıkların anası.
Önümüzde bir yerel seçimler var.
Şimdiden memleket meselesi haline getirildi.
Kime oy vereceksin diye sorsanız kardeş kardeşe.
Arkadaş arkadaşa söylemiyor.
Hayatta bir iki defa göreceği kişi için,
Her gün gördüğü, her gün yan yana olduğu kişiye güvenmiyor.
Çok zorlanan, valla şuna vereceğim deyip çıkıyor işin içinden.
Gerçi, valla diyene hiç güvenmeyin.
Denizli'de askerliğin kaçıncı gecesi bilmiyorum.
Saat gece yarısını geçti.
Üç arkadaş koğuş nöbetçisi olarak kapıda sohbet ediyoruz.
Koğuş ikinci katta.
Baktık merdivenlerden yukarı üç kişi geliyor.
Ya onbaşı ya çavuş,
Merdiveni çıkınca,
Bize, ışığı yakıp koğuşu uyandırın dediler.
Ne yapacaksınız dedik.
Sayım yapacağız dediler.
Arkadaşın biri, bu saatte sayım mı olur. Herkes uyuyor sabah gelin dedi.
Tam merdivenin başındayız.
İçeri girmek için hamle yaptıklarında , arkadaş eliyle onları itiklerken biri merdivenlerden aşağı yuvarlandı.
Allah'tan fazla bir şey olmadı herhalde.
Aşağıdan görürsünüz siz diye bağırıp gittiler.
Biz hemen, büyük rütbeli komutanlar gelirse diye plana başladık.
O zaman fetö olayı yoktu.
Bize küfür ettiler diyelim dedik.
Yanımızdaki diğer arkadaş ilahiyat fakültesinde eğitim görevlisi imiş.
İtikatı biraz fazla.
Yalan yere yemin etmeyelim, sadece valla diyelim dedi.
Valla deyince yemin olmuyor mu dedik.
Valla billa demedikten sonra, valla tek başına yemin olmuyor dedi.
Bugün 26 Mart salı.
Seçime dört gün kaldı.
Kimsenin kimseye güvenmediği,
İnsani ilişkilerin sadece maddiyata döküldüğü günümüzde.
Valla billa,
Bu memleketin geleceği çok zor.