Dün bir arkadaşın dükkanının önünde oturuyordum.
85 yaşlarında bir amca, elinde bastonuyla birlikte seke seke, dinlene dinlene bize doğru yaklaştı.
Kapıda duran fasulye çuvallarına bakarak kesik kesik bir sesle,
Fasulye kaç lira diye sordu.
Arkadaş 90 lira dedi.
Amca uzun uzun düşünüp bir şey söylemeden, bastonuna dayanarak geldiği gibi seke seke uzaklaştı.
Sora sora Bağdat bulunur demiş atalarımız.
Emekli bir amcaymış.
Maaşından başka bir şeyi yokmuş.
Maaş on bin lira.
Yarına kimin çıkacağının garantisi yok fakat
Her yarını, bugünden biraz daha uzak 85 yaşında bir insan.
Kaç market dolaşacak daha bilmiyorum.
Canı neler çekiyor da alamıyor bilmiyorum.
Hayatı geçim hesabı yapmak ile geçen bu insanlara, ahirette hesap sorulacak mı onu da bilmiyorum
Bildiğim bir daha gelemiyeceği bu fani dünyada
Gider ayak da olsa, canının çektiği gibi değil,
On bin liranın yettiği kadar yaşayıp gidecek.
İster şeriatçı
İster milliyetçi
İster Cumhuriyetçi olsun.
85 yaşlarında ki bu insana, halen fasulye kaç lira diye sorduran her düzene
Lânet olsun.