Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

Z KUŞAĞINI İNTERNETE MAHKUM ETMEYELİM!

Yapılan araştırmada ülkemizdeki insanlar günde yaklaşık altı saatini internette geçiriyor. İnternette iyi ile kötü birbirine karışmış durumda. Günümüzde en tehlikeli virüs de zihinlerde aklanmış kötülüktür. İnternet ve sosyal medyanın şu an verdiği en büyük zararda işte bu.                                                          İnsan aşina olmadığı konulara tepki gösterme eğilimindedir. Birçok anne babanın yaptığı da bu. Teknolojiye çocukları kadar hakim olamadıkları için, öfke duymayı tercih ediyorlar. Ama bu yanlış bir davranış. Frene basmasını bilmeyenin, arabayı ne kadar hızlı üretmişler diye şikayet etmesi kadar yanlış! Çocuklara göz kulak olabilmek için, önce çocukların gözünden bakmayı öğrenmemiz ve onların dijital kimlikleriyle tanışmamız gerekiyor. Bir kere şunu aklımıza koymalıyız; İnternet yasaklanmayacak kadar çekici, denetimsiz bırakamayacak kadar tehlikeli bir dünya. Yapılması gereken şey takip mesafesini iyi ayarlamak. Eğer mesafeyi çok geniş tutarsanız, araya girenler olacaktır. Çok yakın olunca da kaza riski var. Mesafeyi ayarlayabilmenin en iyi yolu da kuralları oluşturmaktır. Evlerde yaşanan problem çoğu zaman kuralların net olarak bilinmemesinden kaynaklanıyor. Dengesiziz desek daha doğru olur. Çünkü önce çocuğu mutlu etmek adına her şeyi serbest bırakıyoruz. Sonra birden bilincimiz yerine geliyor ve her şeyi yasaklıyoruz. Çocukluğu boyunca yemek yerken önüne tablet açılan bir çocuğun, ileriki yıllarda tablet bağımlısı olması kadar normal bir şey olamaz. Bir de ödül ve ceza sistemini yanlış uyguluyoruz. Yani tableti iyi emellerimize alet ediyoruz. Çocuk dersten iyi not alıyor, tabletle oynama süresini artırıyoruz. Yemeğini yemiyor, akıllı telefonunu elinden alıyoruz. Tableti ödül ve ceza sisteminin tam merkezine yerleştirirseniz, çocuğun gözünde değerini artırmaktan başka bir işe yaramaz. Bir kere şunu bilmeliyiz, 0-2 yaş dönemindeki çocukları hiçbir teknolojik cihazla tanıştırılmamalı. Bebeği sakinleştirmek için en yakın ekranın önüne oturtmak, çocuğun ağlamasını kesmek için ağzını kapatmaya benzer.  Çocuklarınızı ekranlardan koparın ve gerçek hayatın içine dahil edin. Çünkü Z kuşağını tehlikelerden korumak için harekete geçmek gerekir. Çocuğu tablet veya cep telefonuyla baş başa bırakmakla, kalabalık ve tehlikelerle dolu bir caddede yalnız bırakmak arasında hiçbir fark yok. Çocuklarımızın ruh dünyası bitkisel hayata geçiş yapmadan önce tedbir almak gerekir. Hayata güzel bir başlangıç yapmalarını sağlamak için teknolojik aletlerin fişlerini arada bir de olsa çekmeli. Çünkü bitkisel hayata girdikten sonra çekilen fişler başlangıç değil, son oluyor.
Ekleme Tarihi: 16 Temmuz 2020 - Perşembe
Erol KÜÇÜK

Z KUŞAĞINI İNTERNETE MAHKUM ETMEYELİM!

Yapılan araştırmada ülkemizdeki insanlar günde yaklaşık altı saatini internette geçiriyor. İnternette iyi ile kötü birbirine karışmış durumda. Günümüzde en tehlikeli virüs de zihinlerde aklanmış kötülüktür. İnternet ve sosyal medyanın şu an verdiği en büyük zararda işte bu.                                                       

  İnsan aşina olmadığı konulara tepki gösterme eğilimindedir. Birçok anne babanın yaptığı da bu. Teknolojiye çocukları kadar hakim olamadıkları için, öfke duymayı tercih ediyorlar. Ama bu yanlış bir davranış. Frene basmasını bilmeyenin, arabayı ne kadar hızlı üretmişler diye şikayet etmesi kadar yanlış! Çocuklara göz kulak olabilmek için, önce çocukların gözünden bakmayı öğrenmemiz ve onların dijital kimlikleriyle tanışmamız gerekiyor.

Bir kere şunu aklımıza koymalıyız;

İnternet yasaklanmayacak kadar çekici, denetimsiz bırakamayacak kadar tehlikeli bir dünya. Yapılması gereken şey takip mesafesini iyi ayarlamak. Eğer mesafeyi çok geniş tutarsanız, araya girenler olacaktır. Çok yakın olunca da kaza riski var. Mesafeyi ayarlayabilmenin en iyi yolu da kuralları oluşturmaktır. Evlerde yaşanan problem çoğu zaman kuralların net olarak bilinmemesinden kaynaklanıyor.

Dengesiziz desek daha doğru olur. Çünkü önce çocuğu mutlu etmek adına her şeyi serbest bırakıyoruz. Sonra birden bilincimiz yerine geliyor ve her şeyi yasaklıyoruz. Çocukluğu boyunca yemek yerken önüne tablet açılan bir çocuğun, ileriki yıllarda tablet bağımlısı olması kadar normal bir şey olamaz. Bir de ödül ve ceza sistemini yanlış uyguluyoruz. Yani tableti iyi emellerimize alet ediyoruz. Çocuk dersten iyi not alıyor, tabletle oynama süresini artırıyoruz. Yemeğini yemiyor, akıllı telefonunu elinden alıyoruz. Tableti ödül ve ceza sisteminin tam merkezine yerleştirirseniz, çocuğun gözünde değerini artırmaktan başka bir işe yaramaz.

Bir kere şunu bilmeliyiz,

0-2 yaş dönemindeki çocukları hiçbir teknolojik cihazla tanıştırılmamalı. Bebeği sakinleştirmek için en yakın ekranın önüne oturtmak, çocuğun ağlamasını kesmek için ağzını kapatmaya benzer. 
Çocuklarınızı ekranlardan koparın ve gerçek hayatın içine dahil edin. Çünkü Z kuşağını tehlikelerden korumak için harekete geçmek gerekir. Çocuğu tablet veya cep telefonuyla baş başa bırakmakla, kalabalık ve tehlikelerle dolu bir caddede yalnız bırakmak arasında hiçbir fark yok. Çocuklarımızın ruh dünyası bitkisel hayata geçiş yapmadan önce tedbir almak gerekir. Hayata güzel bir başlangıç yapmalarını sağlamak için teknolojik aletlerin fişlerini arada bir de olsa çekmeli. Çünkü bitkisel hayata girdikten sonra çekilen fişler başlangıç değil, son oluyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.