Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMEN

Öğrencilerimizin  anne babalarından sonra zamanı en çok paylaştıkları kişiler şüphe yok ki biz öğretmenler. Hatta anaokuluna ve ilkokula giden bir çocuk, öğretmenini anne-babasından daha çok görür. Bir baba çocuğunu akşam bir kaç saat görebilirken, öğretmen öğrencilerle  günde  en az sekiz  saat beraberdir. Öğrencilerimizin   hayatına bu kadar uzun bir zaman diliminde giren bizler , şüphesiz öğrencilerimizin   kişiliğini-karakterini ve gelişimini şekillendirmede büyük etkiye sahibiz. Temel ihtiyacı sevgi, şefkat ve merhamet olan öğrencinin , ruhuna sevgi tohumlarını ekecek kişilerden biri de biz öğretmenleriz. Bu nedenle bizlerin öğrencilerimize  verebileceğimiz  ilk şey, sevgi ve merhamettir. Bir öğrencinin  sevgi ve merhamet talebini karşılamak, öğrencinin  psikolojisindeki olası yaralarının iyileşmesi açısından da önemlidir. Sevgisizlik, bilgisizlikten daha büyük bir yaradır. Bazı arkadaşlar , farkında olmadan başarılı, derse çok katılan öğrencilere daha fazla sevgi gösterebilir. Ne var ki, sınıfta dersle ilgisiz görünen öğrencilerin daha çok sevgiye ihtiyacı olabilir. Onlara yönelik bir sevgi kanalı açmak, biz öğretmenlerin  yapabileceği en güzel tutumlardan biridir. Öğrenci  öğretmeninin yanında kendini güvende hisseder. Ancak öğretmenin söz verip sözünde durmaması,öğrencisini  kınaması, eleştirmesi, yeterli ilgiyi ona sunamaması, adaletli olamaması zamanla öğrencinin  güvenini kırar. Öğretmen öğrencide  “Ben öğretmenimin gözünde değerliyim, o beni yarı yolda bırakmaz, arkamda destekçimdir, zorluklarda yanımdadır, yanlış bilsem de beni sevmekten vazgeçmez.” duygusunu oluşturduğunda güveni de oluşturmuş demektir. Aile yapısı, geçmişi, sosyo-ekonomik durumu, yetenekleri, duyguları, öğrenme şekli, öğrenme hızı ve istekleri ile her öğrenci  ‘biricik’tir. Şüphesiz ki bu kadar farklı öğrenciyi  aynı anda öğretmenlik yapmak zordur. Bu nedenle öğretmenlik mesleği kutsal görülür. Öğrenciler , aynı bahçede açmış farklı çiçekler gibidir. Bütün çiçekleri bir çiçeğe dönüştürmeden her bir çiçeği ayrı ayrı sulamak, beslemek büyütmek ancak maharetli bahçıvanların işidir. Biz Öğretmenlerin  yapabileceği en büyük işlerden biri, öğrencilerin her birinin sahip olduğu değişik yetenekleri keşfetmek ve bunu başta öğrenciye , sonra ailesine fark ettirmektir. Her öğrencide  bir cevher vardır. Bizler öğrencilerimize salt bilgi aktarımını hedeflememeliyiz.Öğrencilerimizin zihinlerinden ziyade gönüllerine  hitap etmeliyiz.Öğrencilerin okul sürecinden olumlu hatıralarla ayrılmasını, güzel insani ilişkiler kurmasını sağlamak bizlerin diğer bir görevi olmalıdır. Sadece sınıftaki öğrencilere öğretmenlik yapmak yetmez, anne babalara da rehberlik etmek gerekir. Öğrenciye yaklaşım, ödül ve cezanın kullanımı, yanlış ebeveynlik davranışlarından uzaklaştırma konusunda velileri bilgilendirip onlara yeni ufuklar açmak toplumun gelişimi adına çok güzel bir adım olacaktır. Evet, bizlerden anne babalar  çok şey bekliyor. Bir anne-baba kendi çocukları ile ilgilenmekte zorlanırken bizlerden  pek çok öğrenciye ilgilenmemizi  istiyorlar. Bunun zor olduğunu da biliyoruz. Bu zorluğu ancak birlikte aşabiliriz. Toplum olarak bizlere daha çok sahip çıkıldığında, bizler zor şartlar altında olsakta öğrencilerimiz  için en iyisini yapacak ve onları geleceğe güvenle taşıyacağımızdan emin olabilirsiniz..Bütün meslektaşlarımıza  saygı ve hürmetlerimle..
Ekleme Tarihi: 02 Mayıs 2017 - Salı
Erol KÜÇÜK

ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMEN

Öğrencilerimizin  anne babalarından sonra zamanı en çok paylaştıkları kişiler şüphe yok ki biz öğretmenler. Hatta anaokuluna ve ilkokula giden bir çocuk, öğretmenini anne-babasından daha çok görür. Bir baba çocuğunu akşam bir kaç saat görebilirken, öğretmen öğrencilerle  günde  en az sekiz  saat beraberdir. Öğrencilerimizin   hayatına bu kadar uzun bir zaman diliminde giren bizler , şüphesiz öğrencilerimizin   kişiliğini-karakterini ve gelişimini şekillendirmede büyük etkiye sahibiz.

Temel ihtiyacı sevgi, şefkat ve merhamet olan öğrencinin , ruhuna sevgi tohumlarını ekecek kişilerden biri de biz öğretmenleriz. Bu nedenle bizlerin öğrencilerimize  verebileceğimiz  ilk şey, sevgi ve merhamettir. Bir öğrencinin  sevgi ve merhamet talebini karşılamak, öğrencinin  psikolojisindeki olası yaralarının iyileşmesi açısından da önemlidir. Sevgisizlik, bilgisizlikten daha büyük bir yaradır. Bazı arkadaşlar , farkında olmadan başarılı, derse çok katılan öğrencilere daha fazla sevgi gösterebilir. Ne var ki, sınıfta dersle ilgisiz görünen öğrencilerin daha çok sevgiye ihtiyacı olabilir. Onlara yönelik bir sevgi kanalı açmak, biz öğretmenlerin  yapabileceği en güzel tutumlardan biridir.

Öğrenci  öğretmeninin yanında kendini güvende hisseder. Ancak öğretmenin söz verip sözünde durmaması,öğrencisini  kınaması, eleştirmesi, yeterli ilgiyi ona sunamaması, adaletli olamaması zamanla öğrencinin  güvenini kırar. Öğretmen öğrencide  “Ben öğretmenimin gözünde değerliyim, o beni yarı yolda bırakmaz, arkamda destekçimdir, zorluklarda yanımdadır, yanlış bilsem de beni sevmekten vazgeçmez.” duygusunu oluşturduğunda güveni de oluşturmuş demektir.

Aile yapısı, geçmişi, sosyo-ekonomik durumu, yetenekleri, duyguları, öğrenme şekli, öğrenme hızı ve istekleri ile her öğrenci  ‘biricik’tir. Şüphesiz ki bu kadar farklı öğrenciyi  aynı anda öğretmenlik yapmak zordur. Bu nedenle öğretmenlik mesleği kutsal görülür. Öğrenciler , aynı bahçede açmış farklı çiçekler gibidir. Bütün çiçekleri bir çiçeğe dönüştürmeden her bir çiçeği ayrı ayrı sulamak, beslemek büyütmek ancak maharetli bahçıvanların işidir. Biz Öğretmenlerin  yapabileceği en büyük işlerden biri, öğrencilerin her birinin sahip olduğu değişik yetenekleri keşfetmek ve bunu başta öğrenciye , sonra ailesine fark ettirmektir. Her öğrencide  bir cevher vardır.

Bizler öğrencilerimize salt bilgi aktarımını hedeflememeliyiz.Öğrencilerimizin zihinlerinden ziyade gönüllerine  hitap etmeliyiz.Öğrencilerin okul sürecinden olumlu hatıralarla ayrılmasını, güzel insani ilişkiler kurmasını sağlamak bizlerin diğer bir görevi olmalıdır.

Sadece sınıftaki öğrencilere öğretmenlik yapmak yetmez, anne babalara da rehberlik etmek gerekir. Öğrenciye yaklaşım, ödül ve cezanın kullanımı, yanlış ebeveynlik davranışlarından uzaklaştırma konusunda velileri bilgilendirip onlara yeni ufuklar açmak toplumun gelişimi adına çok güzel bir adım olacaktır.

Evet, bizlerden anne babalar  çok şey bekliyor. Bir anne-baba kendi çocukları ile ilgilenmekte zorlanırken bizlerden  pek çok öğrenciye ilgilenmemizi  istiyorlar. Bunun zor olduğunu da biliyoruz. Bu zorluğu ancak birlikte aşabiliriz. Toplum olarak bizlere daha çok sahip çıkıldığında, bizler zor şartlar altında olsakta öğrencilerimiz  için en iyisini yapacak ve onları geleceğe güvenle taşıyacağımızdan emin olabilirsiniz..Bütün meslektaşlarımıza  saygı ve hürmetlerimle..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.