Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

KÜRESEL ISINMA ARTIK KAPIMIZDA

Çağın en büyük tehdidi küresel ısınma, artık kapımızda… Yağış miktarlarındaki azalma ve düzensizlik, özellikle tarım havzalarını olumsuz etkileyecek. Atmosferdeki karbondioksit seviyesi çok yüksek. İnsanlık tarihinin en yüksek seviyelerini işaret ediyor. Ve bize kaçınılmaz sonu haber veriyor. Ama biz insanoğlu yine bildiğimiz gibi vur patlasın, çal oynasın misali yaşıyoruz. Umurumuzda bile değil. Bundan böyle aşırı hava olayları, artan sıcaklık, kuraklık ve susuzlukla baş başayız. Senaryolara göre en sert etkiyi de Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafi kuşak hissedecek. İklim uzmanlarının en büyük endişesi, susuzluk. Yağış miktarlarındaki azalma ve düzensizliğin özellikle tarım havzalarını olumsuz etkilemesi bekleniyor. Bu tabloya bir de yer altı sularının azalması eklenince fotoğraf tam bir gerçeği yansıtıyor. Ülkemize sürekli yüksek bina diktiğinizde hava koridorunu engellersiniz. Buna son verilmesi lazım. Ama kimin umurunda. Örnek; ‘Bulancak’ta her geçen gün yapılan bina sayısı çoğalıyor’ Planlı plansız yapılıyor. İlçede bunun çok örnekleri var. Bunlara kim dur diyecek. Sadece bu olumsuzlukları izliyoruz. Hep cep dolsun gerisi önemli değil düşünce içindeyiz. Kısacası Kuşlar ağaçsız, arılar çiçeksiz, dünya nefessiz kaldı. Gökyüzünü göremiyoruz artık. Her alana dikilen binalar bunu adeta engelliyor. Sürekli betonlaşıyor ve betonlaştırıyoruz. Her geçen gün yeşili öldürüyoruz. Fabrika atıkları ile toprağı, dumanları ile havayı yok ediyoruz. Yok ettiğimiz her bir yeşil alana döktüğümüz beton bir gün mutlaka bizim sonumuzu getirecektir. Çünkü bu betonlaşma ve doğayı hunharca tahrip etmelerimizin sonucu iklime de etki etmektedir. Topraktaki havayı sürekli olarak bu beton yığınları ile bastırıyor, yok ediyoruz. Binaların çok olduğu yerlerde aşırı bir ısının da olduğunu fark etmişsinizdir mutlaka. Tüm bu durumlar bir döngü şeklinde bize dönmektedir. Şunu unutmamalıyız ki doğa bizlere değil biz doğaya muhtacız. Tüm bu güzellikleri korumak, bizden sonraki nesillere aktarmak için çabalamalıyız diyoruz ama bunlar hep lafta kalıyor…
Ekleme Tarihi: 27 Temmuz 2018 - Cuma
Erol KÜÇÜK

KÜRESEL ISINMA ARTIK KAPIMIZDA

Çağın en büyük tehdidi küresel ısınma, artık kapımızda…

Yağış miktarlarındaki azalma ve düzensizlik, özellikle tarım havzalarını olumsuz etkileyecek.

Atmosferdeki karbondioksit seviyesi çok yüksek. İnsanlık tarihinin en yüksek seviyelerini işaret ediyor. Ve bize kaçınılmaz sonu haber veriyor. Ama biz insanoğlu yine bildiğimiz gibi vur patlasın, çal oynasın misali yaşıyoruz. Umurumuzda bile değil.

Bundan böyle aşırı hava olayları, artan sıcaklık, kuraklık ve susuzlukla baş başayız. Senaryolara göre en sert etkiyi de Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafi kuşak hissedecek. İklim uzmanlarının en büyük endişesi, susuzluk. Yağış miktarlarındaki azalma ve düzensizliğin özellikle tarım havzalarını olumsuz etkilemesi bekleniyor. Bu tabloya bir de yer altı sularının azalması eklenince fotoğraf tam bir gerçeği yansıtıyor.

Ülkemize sürekli yüksek bina diktiğinizde hava koridorunu engellersiniz. Buna son verilmesi lazım. Ama kimin umurunda. Örnek; ‘Bulancak’ta her geçen gün yapılan bina sayısı çoğalıyor’

Planlı plansız yapılıyor. İlçede bunun çok örnekleri var. Bunlara kim dur diyecek. Sadece bu olumsuzlukları izliyoruz. Hep cep dolsun gerisi önemli değil düşünce içindeyiz. Kısacası Kuşlar ağaçsız, arılar çiçeksiz, dünya nefessiz kaldı. Gökyüzünü göremiyoruz artık. Her alana dikilen binalar bunu adeta engelliyor. Sürekli betonlaşıyor ve betonlaştırıyoruz. Her geçen gün yeşili öldürüyoruz. Fabrika atıkları ile toprağı, dumanları ile havayı yok ediyoruz. Yok ettiğimiz her bir yeşil alana döktüğümüz beton bir gün mutlaka bizim sonumuzu getirecektir. Çünkü bu betonlaşma ve doğayı hunharca tahrip etmelerimizin sonucu iklime de etki etmektedir. Topraktaki havayı sürekli olarak bu beton yığınları ile bastırıyor, yok ediyoruz. Binaların çok olduğu yerlerde aşırı bir ısının da olduğunu fark etmişsinizdir mutlaka. Tüm bu durumlar bir döngü şeklinde bize dönmektedir.

Şunu unutmamalıyız ki doğa bizlere değil biz doğaya muhtacız. Tüm bu güzellikleri korumak, bizden sonraki nesillere aktarmak için çabalamalıyız diyoruz ama bunlar hep lafta kalıyor…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.