Mustafa Kemal Atatürk, sadece Türkiye’de değil; dünya düzeyinde de tarihçilerin, gazetecilerin ve yazarların her zaman ilgi odağı olmuştur. Farklı dillerde kaleme alınan pek çok eser, onun liderliğini, devrimlerini ve kişiliğini farklı bakış açılarıyla anlatıyor.
Dün saatler 09.05’i gösterdiğinde tüm ülke sirenler eşliğinde durdu, kurucu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına saygı duruşunda bulunuldu. Atatürk, yalnızca bir ulusun kurucusu değil dünyanın dört bir yanındaki tarihçilerin, siyaset düşünürlerinin ve biyografi yazarlarının da hayran olduğu bir lider. Onu anlamak, bazen kendi sözlerimizi değil, dış dünyanın aynasında görünen yansımayı da okumayı gerektiriyor.
İngiliz tarihçi Andrew Mango, “Atatürk: Modern Türkiye’nin Kurucusu” adlı kitabında, mitlerle çevrili bir lideri ete kemiğe büründürmeye çalışıyor. İstanbul doğumlu İngiliz yazar Mango, Atatürk’ü yalnız savaş meydanlarında, diplomasi masalarında, dil ve kültür reformlarında değil insani ilişkileriyle, dostlarıyla kurduğu iletişimle çok yönlü olarak ele alıyor. Mango, Osmanlı’nın yıkıntıları arasından yeni bir devlet kurarken yaşanan modernleşme sancılarını yakından gözlemleri ve kapsamlı araştırmaları sonucu ortaya koyuyor. Bir başka İngiliz yazar Lord Kinross, klasikleşmiş eseri “Bir Alman tarihçi Klaus Kreiser “Atatürk” adlı kitabında farklı bir pencere açıyor. Geçtiğimiz yıl İletişim Yayınları tarafından yayımlanan kitap, Mustafa Kemal’i tarihsel bir bağlam içinde ele alarak çocukluğundan başlayan bir anlatı ile 1938’e uzanan geniş bir kaynak sunuyor. Fransız tarihçi Jacques Benoist-Méchin’in “Mustafa Kemal: Bir İmparatorluğun Ölümü” adlı eseri, imparatorluğun son günlerinin ardından yeni bir ulusun doğuş hikâyesini anlatırken Macar yazar Rezsö Szirmai, “Mustafa Kemal’in Aşkı” adlı kitabında Atatürk’ün Latife´ye aşkını öyküleştiriyor. Elbette, Mustafa Kemal’i anlatan sayısız yabancı dilde, henüz Türkçeye çevrilmemiş pek çok eser bulunuyor. Türkçede de Atatürk’e dair geniş bir kaynakça mevcut. Ancak 10 Kasım’da, Mustafa Kemal Atatürk’ü en doğru anlamak için “Nutuk”, hâlâ en önemli ve temel eser olarak karşımızda duruyor.