Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

KENDİ SONUMUZU KENDİMİZ HAZIRLIYORUZ MAALESEF!

En son Trabzon Araklı’da yaşanan sel olayında 8 insanımızı yitirdik. Öyle gösteriyor ki bundan böyle bu olaylar devam edecek. Felakete sürükleniyoruz, hem de hızla… Sel, Dünya’nın hemen her yerinde olduğu gibi ülkemizde de kolayca afete dönüşerek büyük mal ve can kaybına neden olan bir doğal tehlikedir. Selin oluşumu, büyüklüğü ve verdiği zararların boyutu, önemli ölçüde o yerin klimatolojik-meteorolojik, jeolojik-jeomorfolojik, biyolojik özellikleri ve insanların çeşitli etkinlikleriyle doğrudan ilişkilidir. Türkiye doğal özellikleri, sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı nedeniyle selin ve sel afetinin çok sık ve yaygın olarak görüldüğü bir ülkedir. İlkbahar sonları ve yaz başları, sel olaylarının daha çok görüldüğü dönemlerdir. Bu dönemdeki seller daha etkili olmakta çoğunlukla da afet boyutuna varmaktadır. Türkiye’de sel olaylarının %51’i ilkbahar sonları ve yaz başlarında yaşanırken, geriye kalanın çok büyük bir kısmı kış, çok az bir kısmı da sonbahar aylarında görülmektedir. Ülkemizde sel olayının en fazla görüldüğü bölgeler ise, sırasıyla Karadeniz, Akdeniz ve Marmara Bölgeleridir. Sellerin %52’si bu bölgelerde oluşurken, %48’i diğer bölgelerimizde yaşanmaktadır. Antalya’da tufan, Marmaris’te deprem ve en son Araklı’da sel… Biz hortum denilen felaketi, Amerika filmlerinde görüyorduk çocukken. Geleceğimiz için endişeleniyoruz artık. Çevreyi hoyratça kullandık, kullanmaya da devam ediyoruz. Önüne gelen müteahhit oldu. Bina üzerine bina yapıyor. Her tarafı betonlaştırdık. Artık korkunç sona hızla yaklaşmaya devam ediyoruz. Dünya liderleri artık silahları bir tarafa bırakıp dünyayı kurtarmak için ortak tavır almalı. Eğer bunu gerçekleştirmezsek dünyamız sona erecek. İşte o zaman iş işten geçmiş olacak, kimsenin kimseye üstünlüğü kalmayacak. Çevre konusunda hep izleyici rolünde olmaya devam edersek, halk olarak, siyasilere önce bu noktada baskı yapmazsak, hep birlikte bu dünya ile birlikte yok olacağız. Nüfus artışı, sanayileşme ve şehirleşme derken ‘Sera etkisi’ adı verilen yani yeryüzüne vuran güneş ışınlarının atmosferdeki karbon sebebiyle dışarı çıkamamasından oluşan küresel ısınma, sürekli tırmanıyor. Bu duruma ‘dur’ demek, insanoğlunun elinde ve bizi yönetenleri uyarmak da vatandaşlık görevimizdir. Çocuklarımızı felaketlerin kucağında bırakmamak için bunu yapmalıyız!
Ekleme Tarihi: 08 Temmuz 2019 - Pazartesi
Erol KÜÇÜK

KENDİ SONUMUZU KENDİMİZ HAZIRLIYORUZ MAALESEF!

En son Trabzon Araklı’da yaşanan sel olayında 8 insanımızı yitirdik. Öyle gösteriyor ki bundan böyle bu olaylar devam edecek. Felakete sürükleniyoruz, hem de hızla…

Sel, Dünya’nın hemen her yerinde olduğu gibi ülkemizde de kolayca afete dönüşerek büyük mal ve can kaybına neden olan bir doğal tehlikedir. Selin oluşumu, büyüklüğü ve verdiği zararların boyutu, önemli ölçüde o yerin klimatolojik-meteorolojik, jeolojik-jeomorfolojik, biyolojik özellikleri ve insanların çeşitli etkinlikleriyle doğrudan ilişkilidir. Türkiye doğal özellikleri, sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı nedeniyle selin ve sel afetinin çok sık ve yaygın olarak görüldüğü bir ülkedir. İlkbahar sonları ve yaz başları, sel olaylarının daha çok görüldüğü dönemlerdir. Bu dönemdeki seller daha etkili olmakta çoğunlukla da afet boyutuna varmaktadır. Türkiye’de sel olaylarının %51’i ilkbahar sonları ve yaz başlarında yaşanırken, geriye kalanın çok büyük bir kısmı kış, çok az bir kısmı da sonbahar aylarında görülmektedir. Ülkemizde sel olayının en fazla görüldüğü bölgeler ise, sırasıyla Karadeniz, Akdeniz ve Marmara Bölgeleridir. Sellerin %52’si bu bölgelerde oluşurken, %48’i diğer bölgelerimizde yaşanmaktadır.

Antalya’da tufan, Marmaris’te deprem ve en son Araklı’da sel… Biz hortum denilen felaketi, Amerika filmlerinde görüyorduk çocukken. Geleceğimiz için endişeleniyoruz artık.

Çevreyi hoyratça kullandık, kullanmaya da devam ediyoruz. Önüne gelen müteahhit oldu. Bina üzerine bina yapıyor. Her tarafı betonlaştırdık. Artık korkunç sona hızla yaklaşmaya devam ediyoruz. Dünya liderleri artık silahları bir tarafa bırakıp dünyayı kurtarmak için ortak tavır almalı. Eğer bunu gerçekleştirmezsek dünyamız sona erecek. İşte o zaman iş işten geçmiş olacak, kimsenin kimseye üstünlüğü kalmayacak. Çevre konusunda hep izleyici rolünde olmaya devam edersek, halk olarak, siyasilere önce bu noktada baskı yapmazsak, hep birlikte bu dünya ile birlikte yok olacağız.

Nüfus artışı, sanayileşme ve şehirleşme derken ‘Sera etkisi’ adı verilen yani yeryüzüne vuran güneş ışınlarının atmosferdeki karbon sebebiyle dışarı çıkamamasından oluşan küresel ısınma, sürekli tırmanıyor. Bu duruma ‘dur’ demek, insanoğlunun elinde ve bizi yönetenleri uyarmak da vatandaşlık görevimizdir. Çocuklarımızı felaketlerin kucağında bırakmamak için bunu yapmalıyız!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.