Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

İSTANBUL’DA YAŞAMAK ZOR

Kızım ve oğlumun İstanbul’da oturması nedeniyle Sömestri tatilini eşimle birlikte İstanbul’da çocuklarımızın yanında  kalmaya karar verdik ve İstanbul'dayız. İstanbul’da yaşamanın bu denli zor olduğunu yaşayarak  şimdi anlıyorum. İstanbul’da trafik sorunu başlı başına bir sorun. Bu konuda bir şeyler yapılmazsa bu sorunun milyonlarca insanı hem fiziksel hem de psikolojik olarak tedavi edilemez şekilde hasta ettiğini görüyorum. Gün geçtikçe daha da artacak korkarım ki...  Bu konunun bir kaç yönlü ele alınması lazım bana kalırsa. İstanbul’da oturan herkesin  bunun acısını çektiğinden yüzde yüz eminim.  Birincisi nüfus sorunu.  TÜİK’in son açıkladığı verilere göre İstanbul’un nüfusu 17 milyon civarında. Bir de kayıt altında olmayanları sayarsak 20 milyona dayandık denebilir çok rahat. Türkiye nüfusunun 5’te biri bu şehirde yaşıyor. Bu 15 milyon insan sabahları kızım gibi sabah ezanı okunmadan  hep beraber çıkıp işe ve okula gidiyor. Akşamları hep beraber çıkıp evlerine  dönüyor. Bir ilçeden  çıkıp bir diğer ilçeye  yönelmeye niyet ettiğimizde biliyoruz ki aynı yöne gidecek en az yüzlerce  insan daha var. Çok kalabalığız. Neden? Koskoca ülkede para kazanılacak, çocuk okutulacak bir tek İstanbul mu var? Bütün yatırımlar, bütün yollar İstanbul’un. Ve İstanbul gittikçe daha çirkin, gittikçe daha beton, gittikçe daha nefessiz bir şehir artık.  Trafiği içinden çıkılamaz hale getiren ikinci sorun görgü sorunu. Herkes bir diğerinin hakkını gasp etme konusunda o kadar anlayışsız ki bu da herkesin  donup kalmasına yol açıyor. Herkesin şeridinden gittiği, ötekinin önüne kırmadığı, aradaki mesafeyi koruduğu, kendisinin daha önemli olduğuna inanıp emniyet şeridini kullanarak zaten daralacak olan yola ek şerit yaratmadığı bir düzen düşünün! İmkansız mı? Sen  şeridinden giderken senin emniyet şeridinden gelip senin  önüne geçmeye çalışan sürücüye ne demeli….   Diğer bir sorun inşaat ve plansız büyümenin devamı sorunu. Kentsel dönüşümün mahvettiği İstanbul’da  artık bir yerden bir yere varılmıyor. Her sokağı bir betonyer parsellemiş, her caddenin ortasında hafriyat kamyonları birikmiş. İstanbul’da  her hafta bir can alan hafriyat kamyonları ve beton mikserleri, o devasa araçların deli gibi gidişini seyredenler,engellemek için kılını kıpırdatmayan  yetkililer, sabah, akşam, hafta içi, hafta sonu fark etmeden geri kalan insanları oldukları yere çivilediklerine şahit oluyorlar.  İnsan arttıkça, araç  arttıkça, şehir size  bir yaşam sunmaktan uzaklaşıp olan yaşamınızı  tükettikçe sağlığımız bozulur. Mutsuz insanların ve mutsuz arabaların, egzoz kokulu, aşırı benzin tüketimli hayatı İstanbul’un size  sunduğu. İstanbul hasta. Sizi de hasta ediyor.Çocuklarım gibi sürekli İstanbul’da kalmak zorunda kalan insanlara Allah sabırlar versin…
Ekleme Tarihi: 26 Ocak 2018 - Cuma
Erol KÜÇÜK

İSTANBUL’DA YAŞAMAK ZOR

Kızım ve oğlumun İstanbul’da oturması nedeniyle Sömestri tatilini eşimle birlikte İstanbul’da çocuklarımızın yanında  kalmaya karar verdik ve İstanbul'dayız. İstanbul’da yaşamanın bu denli zor olduğunu yaşayarak  şimdi anlıyorum.
İstanbul’da trafik sorunu başlı başına bir sorun. Bu konuda bir şeyler yapılmazsa bu sorunun milyonlarca insanı hem fiziksel hem de psikolojik olarak tedavi edilemez şekilde hasta ettiğini görüyorum. Gün geçtikçe daha da artacak korkarım ki...
 Bu konunun bir kaç yönlü ele alınması lazım bana kalırsa. İstanbul’da oturan herkesin  bunun acısını çektiğinden yüzde yüz eminim.
 Birincisi nüfus sorunu.  TÜİK’in son açıkladığı verilere göre İstanbul’un nüfusu 17 milyon civarında. Bir de kayıt altında olmayanları sayarsak 20 milyona dayandık denebilir çok rahat. Türkiye nüfusunun 5’te biri bu şehirde yaşıyor. Bu 15 milyon insan sabahları kızım gibi sabah ezanı okunmadan  hep beraber çıkıp işe ve okula gidiyor. Akşamları hep beraber çıkıp evlerine  dönüyor. Bir ilçeden  çıkıp bir diğer ilçeye  yönelmeye niyet ettiğimizde biliyoruz ki aynı yöne gidecek en az yüzlerce  insan daha var. Çok kalabalığız. Neden? Koskoca ülkede para kazanılacak, çocuk okutulacak bir tek İstanbul mu var? Bütün yatırımlar, bütün yollar İstanbul’un. Ve İstanbul gittikçe daha çirkin, gittikçe daha beton, gittikçe daha nefessiz bir şehir artık.
 Trafiği içinden çıkılamaz hale getiren ikinci sorun görgü sorunu. Herkes bir diğerinin hakkını gasp etme konusunda o kadar anlayışsız ki bu da herkesin  donup kalmasına yol açıyor. Herkesin şeridinden gittiği, ötekinin önüne kırmadığı, aradaki mesafeyi koruduğu, kendisinin daha önemli olduğuna inanıp emniyet şeridini kullanarak zaten daralacak olan yola ek şerit yaratmadığı bir düzen düşünün! İmkansız mı? Sen  şeridinden giderken senin emniyet şeridinden gelip senin  önüne geçmeye çalışan sürücüye ne demeli…. 
 Diğer bir sorun inşaat ve plansız büyümenin devamı sorunu. Kentsel dönüşümün mahvettiği İstanbul’da  artık bir yerden bir yere varılmıyor. Her sokağı bir betonyer parsellemiş, her caddenin ortasında hafriyat kamyonları birikmiş. İstanbul’da  her hafta bir can alan hafriyat kamyonları ve beton mikserleri, o devasa araçların deli gibi gidişini seyredenler,engellemek için kılını kıpırdatmayan  yetkililer, sabah, akşam, hafta içi, hafta sonu fark etmeden geri kalan insanları oldukları yere çivilediklerine şahit oluyorlar.
 İnsan arttıkça, araç  arttıkça, şehir size  bir yaşam sunmaktan uzaklaşıp olan yaşamınızı  tükettikçe sağlığımız bozulur. Mutsuz insanların ve mutsuz arabaların, egzoz kokulu, aşırı benzin tüketimli hayatı İstanbul’un size  sunduğu. İstanbul hasta. Sizi de hasta ediyor.Çocuklarım gibi sürekli İstanbul’da kalmak zorunda kalan insanlara Allah sabırlar versin…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.