Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

GÜVENLİ YAPILAR İNŞA EDEREK DEPREMİ RİSK OLMAKTAN ÇIKARABİLİRİZ

23 Nisan 2025 Çarşamba günü İstanbul’da 6.6 şiddetinde olan deprem bizi bir gerçekle daha karşı karşıya getirdi. Deprem’i bir kez daha hatırlar hale geldik. Türkiye’de 20-30 yıl sonra tekrar dönüştürülecek yapılar değil, en az 100 yıl kullanılmak üzere güvenli yapılar inşa edilmeli. Artık her deprem sonrası felaket senaryolarını dile getirmek yerine, yapısal problemleri çözüp, kentsel dönüşüm sürecini de iyi değerlendirerek, ülkemizin daha güvenli yapılara kavuşmasını sağlamalı ve depremi bir risk olmaktan çıkarmalıyız. Görüyoruz ki depreme hazır olma konusunda halen birçok eksiğimiz mevcut. Başta kentsel dönüşüm sürecindeki eksikliklerin bir an önce giderilmesi gerekmektedir Her ortamda dile getirdiğimiz üzere, yaşanan her deprem sonrası felaket senaryoları dile getirmek yerine yapısal problemleri çözüp, ülkemizin daha güvenli yapılara ulaşmasını sağlamalıyız ve depremi bir risk olmaktan çıkarmalıyız. İstatistiki verilere göre dünyada bir yıl içerisinde ortalama 500 bin deprem gerçekleşir. Bu depremlerin ancak 100 bine yakınını insanlar hissedebilir. Yaklaşık 400 bin depremi insanlar hissedemez. Dünyada ortalama her yıl, 1 -2 kez 9 şiddetine yakın deprem gerçekleşir. Bu depremler de daha çok okyanus ülkelerinde meydana gelir. Türkiye’de 9 ya da 8 şiddetinde deprem gerçekleşme ihtimali çok düşüktür. Marmara Denizi’nin üretebileceği şiddet en fazla 7.0 - 7.5 bandında olacaktır. Ege Denizi ise en fazla 6.0 - 6.5 bandında deprem üretebilir. Bugüne kadar olan deprem istatistikleri bu tahmini güçlendirmektedir. Ama bu noktada binaların, bu şiddete dayanıp dayanmaması ayrı bir tartışma konusudur. Depremin olmadığı, enerjisini boşaltamamış bir yer küre herhalde saatli bir bomba gibi olur. Yani depremler kaçınılmazdır ve depremlerin gerçekleşmesi yerkabuğunun kaçınılmaz bir gerçeğidir. Önemli olan deprem gerçeğine uyum sağlayabilmek, bu gerçekle birlikte yaşayabilmek ve bütün planları buna göre yapmaktır. Günümüz inşaatları en az 100 yıl için yapılmalıdır, kent mimarisi de bu yaklaşımla şekillenmeli ve sık sık değişikliğe gidilmemelidir. Biz 20-30 yıl, yani bir otomobil kadar kullanım ömrü olan binalarda yaşıyoruz. Hem binaların dayanıksızlığı hem de yeni çevre düzenlemelerinden dolayı mevcut yapılar yıkılarak yeniden inşa ediliyor. Ülkemizde bir Yapı Yasası’nın olması şart. Bu yasanın çıkarılması bir sektörü değil, tüm ülkeyi kalkındıracak bir hamle olacaktır” Ülkemizde su yalıtımı yapılmamış bina sayısı yüksek ve su yalıtımı yapılmamış binalar, korozyon nedeniyle büyük tehlike yaratmaktadır.    
Ekleme Tarihi: 29 April 2025 - Tuesday
Erol KÜÇÜK

GÜVENLİ YAPILAR İNŞA EDEREK DEPREMİ RİSK OLMAKTAN ÇIKARABİLİRİZ

23 Nisan 2025 Çarşamba günü İstanbul’da 6.6 şiddetinde olan deprem bizi bir gerçekle daha karşı karşıya getirdi. Deprem’i bir kez daha hatırlar hale geldik.

Türkiye’de 20-30 yıl sonra tekrar dönüştürülecek yapılar değil, en az 100 yıl kullanılmak üzere güvenli yapılar inşa edilmeli. Artık her deprem sonrası felaket senaryolarını dile getirmek yerine, yapısal problemleri çözüp, kentsel dönüşüm sürecini de iyi değerlendirerek, ülkemizin daha güvenli yapılara kavuşmasını sağlamalı ve depremi bir risk olmaktan çıkarmalıyız. Görüyoruz ki depreme hazır olma konusunda halen birçok eksiğimiz mevcut. Başta kentsel dönüşüm sürecindeki eksikliklerin bir an önce giderilmesi gerekmektedir Her ortamda dile getirdiğimiz üzere, yaşanan her deprem sonrası felaket senaryoları dile getirmek yerine yapısal problemleri çözüp, ülkemizin daha güvenli yapılara ulaşmasını sağlamalıyız ve depremi bir risk olmaktan çıkarmalıyız.
İstatistiki verilere göre dünyada bir yıl içerisinde ortalama 500 bin deprem gerçekleşir. Bu depremlerin ancak 100 bine yakınını insanlar hissedebilir. Yaklaşık 400 bin depremi insanlar hissedemez. Dünyada ortalama her yıl, 1 -2 kez 9 şiddetine yakın deprem gerçekleşir. Bu depremler de daha çok okyanus ülkelerinde meydana gelir. Türkiye’de 9 ya da 8 şiddetinde deprem gerçekleşme ihtimali çok düşüktür. Marmara Denizi’nin üretebileceği şiddet en fazla 7.0 - 7.5 bandında olacaktır. Ege Denizi ise en fazla 6.0 - 6.5 bandında deprem üretebilir. Bugüne kadar olan deprem istatistikleri bu tahmini güçlendirmektedir. Ama bu noktada binaların, bu şiddete dayanıp dayanmaması ayrı bir tartışma konusudur. Depremin olmadığı, enerjisini boşaltamamış bir yer küre herhalde saatli bir bomba gibi olur. Yani depremler kaçınılmazdır ve depremlerin gerçekleşmesi yerkabuğunun kaçınılmaz bir gerçeğidir. Önemli olan deprem gerçeğine uyum sağlayabilmek, bu gerçekle birlikte yaşayabilmek ve bütün planları buna göre yapmaktır.
Günümüz inşaatları en az 100 yıl için yapılmalıdır, kent mimarisi de bu yaklaşımla şekillenmeli ve sık sık değişikliğe gidilmemelidir. Biz 20-30 yıl, yani bir otomobil kadar kullanım ömrü olan binalarda yaşıyoruz. Hem binaların dayanıksızlığı hem de yeni çevre düzenlemelerinden dolayı mevcut yapılar yıkılarak yeniden inşa ediliyor. Ülkemizde bir Yapı Yasası’nın olması şart. Bu yasanın çıkarılması bir sektörü değil, tüm ülkeyi kalkındıracak bir hamle olacaktır”
Ülkemizde su yalıtımı yapılmamış bina sayısı yüksek ve su yalıtımı yapılmamış binalar, korozyon nedeniyle büyük tehlike yaratmaktadır.
 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.