Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

GÜNÜMÜZDE'Kİ ÖĞRETMENLİK DAHA ZOR

Mesleğimi ve öğrencilerimi seviyorum.Ama yılgınlık yorgunluk yok.Beni tanıyanlar bilir.Kendimi anlatmama gerek yok.Üzüldüğüm taraf günümüzde öğretmenliğe verilmeyen değerdir.Bizi biz yapan mesleğimizdir. Kişiliğimizi  bulduğumuzda mutlu isek sorun yok.Nitelikli insan gücü yetiştiren bir çalışma alanı olarak biz öğretmenlerin, meslekler içinde özel bir yeri olmalı.Ama günümüzde öğrencilerin mutlak dokunulmazlığının hüküm sürdüğü sürece  yok.Örnek:Biz  öğretmenlere yapılan saldırılar bunun en güzel örneği.Öğretmene değer verilmediği,öğretmene güvenilmediği yerde öğrencilerin istenilen düzeyde yetişmesinde yeterince katkısı olduğu söylenemez. Yani demem o ki öğretmenlik mesleğinin işlevini yitirmeye başladığı yerde eğitim ile mesleki yaşam ile ilgili edilen bütün o büyük laflar bir çeşit havanda su dövme haline gelmeye başlar.Öğretmeni üzüp,onun başarılarını göz ardı ederseniz öğretmenin yaratıcılığını köreltirseniz,  dev bir çınarı yıkmış olursunuz.Öğretmeni yargılama yoluna giderseniz sınıfta daha iyi, daha olumlu bir psikolojik ortam nasıl oluşturabilirsiniz, sınıf içi çatışmaları daha iyi nasıl yönetiriz, öğrencilerle daha iyi iletişim nasıl kurulabiliriz. Sınıflar, eğitim sisteminde nihai ürünün ortaya çıktığı, öğrencinin şekil aldığı temel birimlerdir. Öğretmenin değer görmediği bir yerde  tahribat en açık biçimde sınıfların işleyişinde; sınıflardaki öğretmen-öğrenci ilişkilerinin bozulmasında ortaya çıkar.Sınıfta olumlu psikolojik bir ortamın oluşabilmesi için, öğretmen ile öğrenci arasındaki ilişkilerin saygı, kabul, içtenlik, dürüstlük, adillik ile empatik anlayış temelinde kurulması ve sürdürülmesi gerekir. Bu da öğretmenin sorumluğu altında gerçekleşebilecek bir olgudur.   Saygı ve kabul karşılıklı güvene dayalı, gösterişten uzak, doğal koşullarda gelişen sıcak ve içten ilgiden güç alır, beslenir. Bütün bunlar öğretmenin öğrenci ile ilişki kurarken kullandığı sözcüklere, vücut diline jest ve mimiklerine, bakışlarına yansır.Dürüstlük bir anlamda başkasını tarttığın terazide kendini de tartabilme ve sonuçlarına katlanabilme ile ilgilidir. Öğretmen yeri geldiğinde öz eleştiri yapabilmeli, eleştirilmesine fırsat verebilmeli, gerektiğinde öğrencisinden de öğrenebildiğini açık yüreklilikle dile getirebilmelidir. Dürüstlük, öğrencinin istenmedik davranışı karşısında öğretmenin verdiği tepkide, kendi önyargıları ve kaygılarının payını itiraf edebilmesinde ortaya çıkar.Öğrencileri ile ilişkilerini saygı, kabul, içtenlik, dürüstlük, adillik ile empatik anlayış temelinde sürdürebilen bir öğretmen öğrencisinin kendi içinde ve dışında barışık, uyumlu bir kişilik geliştirmesine, problemlerini görme ve çözme iradesi göstermesine, önündeki fırsatları değerlendirebilmesine yardımcı olabilir.Bir öğretmen öncelikle pozitif olmalıdır. Bardağa dolu tarafından bakacak moral üstünlüğe ve enerjiye sahip olmalıdır. Öğrenciyi kuru nasihat değil, öğretmenin söyledikleri ile yaptıklarının tutarlı olması etkiler. Ancak böyle bir öğretmen sınıf içi, sınıf dışı ilişkilerinde model olabilir, sınıf yönetiminde lider özellikler gösterebilir. Ancak öğretmene de toplum değer vermeli.Bir çırpıda yok etmemeli.Öğretmen kolay yetişmiyor.Öncelikle meslektaşları birbirlerine güvenmeli,birbirlerini sahiplenmeli  ve birbirlerine  objektif olmalı.Hz.Ali boşuna dememiş  ‘’Bana bir kelime öğretenin kırk yıl  kulu kölesi olurum.’’diye.
Ekleme Tarihi: 28 Nisan 2017 - Cuma
Erol KÜÇÜK

GÜNÜMÜZDE'Kİ ÖĞRETMENLİK DAHA ZOR

Mesleğimi ve öğrencilerimi seviyorum.Ama yılgınlık yorgunluk yok.Beni tanıyanlar bilir.Kendimi anlatmama gerek yok.Üzüldüğüm taraf günümüzde öğretmenliğe verilmeyen değerdir.Bizi biz yapan mesleğimizdir. Kişiliğimizi  bulduğumuzda mutlu isek sorun yok.Nitelikli insan gücü yetiştiren bir çalışma alanı olarak biz öğretmenlerin, meslekler içinde özel bir yeri olmalı.Ama günümüzde öğrencilerin mutlak dokunulmazlığının hüküm sürdüğü sürece  yok.Örnek:Biz  öğretmenlere yapılan saldırılar bunun en güzel örneği.Öğretmene değer verilmediği,öğretmene güvenilmediği yerde öğrencilerin istenilen düzeyde yetişmesinde yeterince katkısı olduğu söylenemez. Yani demem o ki öğretmenlik mesleğinin işlevini yitirmeye başladığı yerde eğitim ile mesleki yaşam ile ilgili edilen bütün o büyük laflar bir çeşit havanda su dövme haline gelmeye başlar.Öğretmeni üzüp,onun başarılarını göz ardı ederseniz öğretmenin yaratıcılığını köreltirseniz,  dev bir çınarı yıkmış olursunuz.Öğretmeni yargılama yoluna giderseniz sınıfta daha iyi, daha olumlu bir psikolojik ortam nasıl oluşturabilirsiniz, sınıf içi çatışmaları daha iyi nasıl yönetiriz, öğrencilerle daha iyi iletişim nasıl kurulabiliriz. Sınıflar, eğitim sisteminde nihai ürünün ortaya çıktığı, öğrencinin şekil aldığı temel birimlerdir. Öğretmenin değer görmediği bir yerde  tahribat en açık biçimde sınıfların işleyişinde; sınıflardaki öğretmen-öğrenci ilişkilerinin bozulmasında ortaya çıkar.Sınıfta olumlu psikolojik bir ortamın oluşabilmesi için, öğretmen ile öğrenci arasındaki ilişkilerin saygı, kabul, içtenlik, dürüstlük, adillik ile empatik anlayış temelinde kurulması ve sürdürülmesi gerekir. Bu da öğretmenin sorumluğu altında gerçekleşebilecek bir olgudur.   Saygı ve kabul karşılıklı güvene dayalı, gösterişten uzak, doğal koşullarda gelişen sıcak ve içten ilgiden güç alır, beslenir. Bütün bunlar öğretmenin öğrenci ile ilişki kurarken kullandığı sözcüklere, vücut diline jest ve mimiklerine, bakışlarına yansır.Dürüstlük bir anlamda başkasını tarttığın terazide kendini de tartabilme ve sonuçlarına katlanabilme ile ilgilidir. Öğretmen yeri geldiğinde öz eleştiri yapabilmeli, eleştirilmesine fırsat verebilmeli, gerektiğinde öğrencisinden de öğrenebildiğini açık yüreklilikle dile getirebilmelidir. Dürüstlük, öğrencinin istenmedik davranışı karşısında öğretmenin verdiği tepkide, kendi önyargıları ve kaygılarının payını itiraf edebilmesinde ortaya çıkar.Öğrencileri ile ilişkilerini saygı, kabul, içtenlik, dürüstlük, adillik ile empatik anlayış temelinde sürdürebilen bir öğretmen öğrencisinin kendi içinde ve dışında barışık, uyumlu bir kişilik geliştirmesine, problemlerini görme ve çözme iradesi göstermesine, önündeki fırsatları değerlendirebilmesine yardımcı olabilir.Bir öğretmen öncelikle pozitif olmalıdır. Bardağa dolu tarafından bakacak moral üstünlüğe ve enerjiye sahip olmalıdır. Öğrenciyi kuru nasihat değil, öğretmenin söyledikleri ile yaptıklarının tutarlı olması etkiler. Ancak böyle bir öğretmen sınıf içi, sınıf dışı ilişkilerinde model olabilir, sınıf yönetiminde lider özellikler gösterebilir. Ancak öğretmene de toplum değer vermeli.Bir çırpıda yok etmemeli.Öğretmen kolay yetişmiyor.Öncelikle meslektaşları birbirlerine güvenmeli,birbirlerini sahiplenmeli  ve birbirlerine  objektif olmalı.Hz.Ali boşuna dememiş  ‘’Bana bir kelime öğretenin kırk yıl  kulu kölesi olurum.’’diye.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.