HELAL LOKMA
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
25.01.2016 - 17:50, Güncelleme:
30.10.2020 - 19:15 4309+ kez okundu.
HELAL LOKMA
Yemek ve içmek, hayatın gayesi
değil, gaye olan hakiki kulluğun vasıtasıdır. Onun için kişi önüne gelen ve
eline geçen her şeyi değil, dinin
müsaade ettiği şeyleri yiyip içmelidir.
Yenilen
şeylerin ve alınan gıdaların, insanın maddi vücut yapısında ve teşekkülünde
olduğu gibi, manevi terakkisinde de çok
büyük tesiri vardır.
Peygamber
Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: Allah güzeldir. Ancak güzel şeyleri kabul
eder. Allah peygamberlerine emrettiğini müminlere de emretti.
Hak Teala şöyle buyurur:
“Ey Rasüller!
Temiz ve helal olan şeylerden yiyin ve salih amel işleyin.”
Yine:
“Ey iman şerefi ile müşerref olan ehli iman! Size
rızık olarak verdiklerimizden en temiz olanlarından yiyin.”
Bu ayetleri okuduktan sonra Efendimiz: Uzun yolculuğa
çıkmış, dağınık, üstü başı perişan ve: Ya Rabbi! Ya Rabbi!, diye dua etmekte
olan bir adamı zikrederek, “Onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, ve
haram ile beslenmiş. Böyle bir kimsenin duası nasıl kabul olunur.” buyurmuşlardır.
Haram
gıda ile beslenen uzuvlar, bir fesat makinesi gibi şerre çalışırlar. Haram
yiyenlerin uzuvlarında günah ve kötülükler ortaya çıkar. Bu durum kişinin
sulbünden meydana gelecek olan çoluk çocuğuna dahi sirayet eder. Helal ve temiz
yiyen insanların azalarında hayırlar, faziletler ve güzellikler tezahür eder.
Helal ve temiz yiyenin bünyesi sağlam, karakter ve seciyesi metin, kalbi
huzurlu, ibadeti güzel ve duası makbul olur.
Ashabın
büyüklerinden Sa’d bin Ebi Vakkas (ra) Hazretleri Peygamberimize (sav) gelerek:
“Ya Rasülallah! Dua buyurunuz da ben duası makbul olanlardan olayım.” der. Peygamberimiz de O’na: “Ya Sa’d! Helal ve
güzel (olan, haramdan arınmış olanı) ye. Duan kabul olur.” buyurdular. İyilikler daima iyiliği, kötülükler de daima kötülüğü celbeder.
Bütün günahlar kalbi karartır, katılaştırır ve ibadet yapma zevkine mani olur.
Ancak buna en çok müessir olan da haram lokmadır. Helal lokma ise başka hiçbir
şeyin tesir edemeyeceği şekilde kalbe tesir eder. İyiliğe ve ibadet yapma
zevkine sebep olur.
İbrahim bin Ethem Hazretleri: “Kemale erenler, ancak midelerine
girenlere dikkat etmekle kemale ermişlerdir.”, der.
Yahya bin Muaz Hazretleri: “Taat ( kulluk vazifelerini ifa
)bir hazinedir. Anahtarı, dua; anahtarın dişleri ise helal lokmadır.” der.
Abdullah bin Abbas (ra): “Midesinde haram lokma olan kimsenin
ibadetlerini Allah kabul etmez.” buyurmuştur.
Benzin
ile işleyecek şekilde imal edilmiş bir motora mazot konulunca nasıl çalışması
aksarsa , helal lokma ile hayatını devam ettirecek şekilde yaratılmış olan
insan vücuduna şüpheli bir lokma girince ilahi füyuzat kesilir ve letaif
çalışmaz hale gelir.
Kalbimiz
adeta vücudumuzun pusulası gibidir. Füyuzat geldikçe o daima doğru istikameti,
rıza-i ilahi, cennet ve cemali ilahi yolunu gösterir. Vücuda haram lokma
girince kalbin ibresi yön değiştirir ve yanlış istikameti göstermeye başlar.
Her müslümanın hususi ile
maneviyat erbabının, gıdalarının helal ve temiz olmasına dikkat etmesi
lazımdır. İslam büyükleri, gelişi güzel
yerlerden alıp yeme ve içmenin ilim ve maneviyat ehli kimseler için iyi
olmayacağını ifade etmişlerdir.
Haramlardan kaçınmaya îtina
göstermek icabettiği gibi şüpheli şeylerden dahi kaçınmak icabeder. Bilhassa
zamanımızda o kadar çok şüpheli gıdalar var ki; Müslümanların kendilerinin
yaptığı veya çok iyi bildiği kimselerin yaptığını yemelerinden başka çare
yoktur.
Nitekim
Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Helaller
bellidir, haramlar bellidir. İkisinin arasında müştebihat (yani haram olup olmadığı belli olmayanlar) vardır. Bunları insanların çoğu bilmez. Kim
şüpheli şeylerden kaçınırsa, ırzını ve dinini korumuş olur. Kimde şüpheli
şeylere dalarsa, harama düşmüş olur...”
Muhterem
Müminler!
İslam büyükleri, yedikleri ve
içtikleri şeylerin helal ve temiz olması hususuna çok hassasiyet
göstermişlerdir. Hz. Ebu Bekir (ra) Efendimiz, bir gün kölesinin getirdiği
sütten içti ve hemen kölesine, “Bunu
nereden aldın?” diye sordu. Köle“ Kehanette bulundum, karşılık olarak bunu
aldım.” dedi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir, içtiği sütü midesinden
çıkarmaya çalıştı. Sonra: “Allahım!
Midemde kalıp damarlarıma karışan kısmından sana sığınırım.” dedi.
Abdullah bin
Ömer(ra): “Namaz kılmaktan yay gibi, oruç tutmaktan çöp gibi kalsanız da, haram ve
şüpheli şeylerden kaçınmazsanız, Allah o ibadetleri kabul etmez.” buyurmuştur.
Hulasa
olarak; şuur ve idrak sahibi her mümin, letaifinin, nur-u ilahi ile çalıştığına
inanarak bu nuru söndürecek amellerden
kaçınmalı, yediklerinin helal ve temiz olmasına, besmele ile kesilmiş veya
hazırlanmış ve meşru bir şekilde te’min edilmiş, helal yollarla kazanılmış
olmasına azami derecede itina göstermelidir. Helal ve temiz gıda almak, haram ve şüpheli şeylerden
kaçınmak bütün Müminler için, hususiyle de ehli ilim ve ehli maneviyat için en
mühim vecibelerden biridir.
Sitemizdeki haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde izinsiz yayınlanamaz.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.