Süleyman ERKAN
Köşe Yazarı
Süleyman ERKAN
 

NASIRLI ELLER

Karadeniz’in çevresinde bulunan il ve ilçeleri birbirinden güzeldir. Geceleri gelinlik kızın boynuna takılmış beşi birlik gibi insanların yüzüne parlamaktadır. Karadeniz’in maviliğine, denize paralel yükselen engebeli dağların yükselen yeşil bitki örtüsünü seyretmeye doyum olmuyor. İyotlu oksijeni ciğerlerinize çektiğinizde bu yörelere bağlanır kalırsınız. Bulutlar bölük bölük geçer üstünden gri, beyaz, siyah… Yağmaya başladı mı yağmur dinmek bilmez günlerce. Karadeniz’dir bu sakın öfkelenince yanında yöresinde durmayın. Uçan kuşu kapar havada. Karadeniz’e küçüklü büyüklü dereleri kan damarları gibidir. Derelerin suları sevdalı Karadeniz’e ulaşınca dinerler. Giresun’un ilçelerinden Bulancak yeşille, mavinin kol kola girdiği yerlerdendir. Sahilde birleşik sık evleri görürsünüz. Köyler engebeli arazilerin üstüne serpilmiştir. Tıpkı açık gecede gökyüzündeki yıldızlar gibidirler. Köylere ulaşmak için dik, daracık yollarından geçmen gerekir. Buraların ormanı fındıklıdır. Eskilerde kirazla ünlü bölge fındıkla şanını yürütmektedir. Fasulyenin lezzeti harikadır. Bulancak’ta Salı günleri kapalı alanda kadınlar pazarı kurulmaktadır. Bölgenin hareketli kadın pazarıdır. Bulancak’ın çevre köylerinin kadınları ürettiği ürünleri, satıp evinin ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Çuvallarda çıkılarla, sepetlerle getirilen ürünler tezgâhlara düzülür. En çok gözlere çarpan çeşitli mantarlar, karalahana.  Isırgan, hardal, pırasa, lahana, meyveler, sebzelerle dolup taşmıştı. Peynir, yağ, yoğurda tezgâhları süsleyen ürünlerdi. Tezgâhların başında kadınlar vardı. Başı açık, kapalılar. Elleri nasırlaşmış, çatlamış, sim siyah eller. Bağda bahçede kadın, evinin hanımı kadındı. O öpülesi eller, bizleri beslemek için çalışan ellerdi. “Elleri kir olmayanın karnı tok olmaz” derdi büyüklerimiz. Yüzleri güleç, elleri nasırlı hanımların tezgâhına yaklaşınca; incecik cılız sesiyle “buyrun”  diye ünleyip dururlar. Akşam olunca yaptığı işin karşılığını aldığında inanan kadınlar evinin ihtiyacını alırken olmazsa olmazı hamsilerini mutlaka alıyorlardı. Eve döndüğünde yemek yapmak, silmek, süpürmek, düzeltip onarmak kadının görevleri arasındaydı. Ne mutlu alın teriyle üretip çalışanlara. Salı günü Bulancak’a geldiğinizde kapalı kadınlar pazarına uğramayı unutmayın. Siz her köye gidemezsiniz ama köyden gelen tüm köylü kadınların ürünlerini burada görürsünüz. Bu vatan için emek veren, toprağa hizmet edip karşılığını alan tüm nasırlı ellere selam olsun.
Ekleme Tarihi: 15 Ekim 2021 - Cuma
Süleyman ERKAN

NASIRLI ELLER

Karadeniz’in çevresinde bulunan il ve ilçeleri birbirinden güzeldir. Geceleri gelinlik kızın boynuna takılmış beşi birlik gibi insanların yüzüne parlamaktadır. Karadeniz’in maviliğine, denize paralel yükselen engebeli dağların yükselen yeşil bitki örtüsünü seyretmeye doyum olmuyor. İyotlu oksijeni ciğerlerinize çektiğinizde bu yörelere bağlanır kalırsınız. Bulutlar bölük bölük geçer üstünden gri, beyaz, siyah… Yağmaya başladı mı yağmur dinmek bilmez günlerce. Karadeniz’dir bu sakın öfkelenince yanında yöresinde durmayın. Uçan kuşu kapar havada. Karadeniz’e küçüklü büyüklü dereleri kan damarları gibidir. Derelerin suları sevdalı Karadeniz’e ulaşınca dinerler.

Giresun’un ilçelerinden Bulancak yeşille, mavinin kol kola girdiği yerlerdendir. Sahilde birleşik sık evleri görürsünüz. Köyler engebeli arazilerin üstüne serpilmiştir. Tıpkı açık gecede gökyüzündeki yıldızlar gibidirler. Köylere ulaşmak için dik, daracık yollarından geçmen gerekir. Buraların ormanı fındıklıdır. Eskilerde kirazla ünlü bölge fındıkla şanını yürütmektedir. Fasulyenin lezzeti harikadır.

Bulancak’ta Salı günleri kapalı alanda kadınlar pazarı kurulmaktadır. Bölgenin hareketli kadın pazarıdır. Bulancak’ın çevre köylerinin kadınları ürettiği ürünleri, satıp evinin ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Çuvallarda çıkılarla, sepetlerle getirilen ürünler tezgâhlara düzülür. En çok gözlere çarpan çeşitli mantarlar, karalahana.  Isırgan, hardal, pırasa, lahana, meyveler, sebzelerle dolup taşmıştı. Peynir, yağ, yoğurda tezgâhları süsleyen ürünlerdi. Tezgâhların başında kadınlar vardı. Başı açık, kapalılar. Elleri nasırlaşmış, çatlamış, sim siyah eller. Bağda bahçede kadın, evinin hanımı kadındı. O öpülesi eller, bizleri beslemek için çalışan ellerdi. “Elleri kir olmayanın karnı tok olmaz” derdi büyüklerimiz.

Yüzleri güleç, elleri nasırlı hanımların tezgâhına yaklaşınca; incecik cılız sesiyle “buyrun”  diye ünleyip dururlar. Akşam olunca yaptığı işin karşılığını aldığında inanan kadınlar evinin ihtiyacını alırken olmazsa olmazı hamsilerini mutlaka alıyorlardı.

Eve döndüğünde yemek yapmak, silmek, süpürmek, düzeltip onarmak kadının görevleri arasındaydı. Ne mutlu alın teriyle üretip çalışanlara. Salı günü Bulancak’a geldiğinizde kapalı kadınlar pazarına uğramayı unutmayın. Siz her köye gidemezsiniz ama köyden gelen tüm köylü kadınların ürünlerini burada görürsünüz.

Bu vatan için emek veren, toprağa hizmet edip karşılığını alan tüm nasırlı ellere selam olsun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

23
Nisan
18
Nisan
06
Mart
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.