Süleyman ERKAN
Köşe Yazarı
Süleyman ERKAN
 

EGİTİM ANADOLU’NUN AĞLAYAN YÜZÜ

          Biliyoruz ki bilgisiz, eğitimsiz toplumları yönetmek kolaydır. Kalkınan gelişen milletler bilimle, sanatla, akılla dağarcığını doldurmuşlardır. Eğitim-öğretimin sürekliliğini sağlayarak başka milletler karşısında üretimde, teknolojide dik dururlar. Bunun içindir ki rahat ve refah içinde toplumunu yaşatırlar.  Eğitim öğretim sayesinde başka milletlerin beğenisini, övgüsünü kazanırlar.           “Eğitimdir ki bir milleti ya özgür bağımsız şanlı yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder.”Atatürk          Yüz yıllardan günümüze akıp gelen bilgi tecrübe deneyimleri, anlatımla, yazıyla, şekillerle, resimle, töremizle, geleneğimizle günümüze ulaşmıştır. Var olan bilgi, ilim bilgilerini geliştirerek eğitim-öğretim yoluyla bir sonraki nesillere aktarmak zorundayız.           Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda Anadolu’da okuryazarlık oranı oldukça düşüktü. Türkçe konuşan bir millet, Arap harfleriyle Osmanlıca yazıp okuyan küçük bir azınlık. Cumhuriyet devrimlerinin en önemlilerinden biriside 01 Kasım 1928 harf devrimi kabul edildi. Okuma yazma oranı az olan ülkenin, harf devrimiyle yükselmeye başladı. Anadolu’nun kırsallarında yaşayan yoksul köy çocuklarını Köy Enstitülerinde eğitim, öğretim vermeye başladılar. Anadolu’nun dört bir yanına ilim bilim yayan Köy Enstitüsü Öğretmenleri gericiliğe, bağnazlığa, sömürüye karşı bayrak açmışlardı. Okuyan köy çocukları üretmeye, sorup soruşturmaya, çevresini aydınlatmaya başlayınca şıhlar, ağalar, beylerin öfkeci artmaya başladı. Emperyalist güçler en kısa yoldan köy enstitülerini kapatmalıydılar. Öylede oldu. Düşünen, gelişen, hakkını arayan bir birey kabullenemezdi emperyalistler. Eğitimde Anadolu bir kez daha darbe almıştı.       Türkiye Cumhuriyeti’nin iki milli bakanlığı vardır. Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı. Bu iki bakanlıkta siyaset yapılmaksızın vatandaşlara eşit şartlarda kucaklamak zorundadır. Eğitimde eşitlik sağlanamamıştır. Özel okullar paralı, devlet okulları tasarrufa giderek taşımalı sisteme geçmiştir. Köy okulları düşman eline bırakırcasına harap, yıkık bakımsız bırakılmıştır. Kaderine terk edilirken Anadolu’da ki köy okulları yoksul, fakir çocukları taşımalı eğitime mahkûm edildi. Zor geçim, aileleri büyük şehre zorlayınca, köylerde boşaldı. Yaşlılar, çaresizler kaldı köylerde. Anadolu da tüm köy okullarının ağlayan yüzünü görürsünüz gezseniz Anadolu’yu.         Günümüzün salgın hastalığı nedeniyle tüm okullar kapatılınca, yoksul, taşımalı öğrencilerin işleri daha da zorlaştı. Derslerine ( internetten) girip dinlemeleri gerekecek. İnterneti olmayanları derdi bir yandan, olup da interneti çekmeyenlerin derdi bir yandan. Bu toplumun öğrencileri sizce ne kadar başarılı olurlar. Öğrenim gören öğrenciler, sosyal, kültürel eğitimi nasıl alacaklar? Bir ulusun eğitim-öğretim ağı çökertilirse o toplumun kalkınıp, gelişmesinden söz edilir mi?  “ Eğitimin yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Hiçbir şey onun etki alanının dışında kalamaz. Kötü ahlakları iyiye çevirebilir; kötü ilkeleri yıkar ve yerine yenilerini koyar. İnsanları melekler seviyesine çıkartabilir.” Mark Twain      Japonya’nın uzak bir yerleşim yerinde oturan bir kız çocuğuna özel tren sabah alıp, ders bitimi evine bırakıyormuş. Bu olayı her gün tekrarlıyormuş. Eğitim, öğretime bu kadar önem veren bir milletin sözü de dinlenir, ekonomisi de iyi olur. Tam bağımsız olmanın ilkelerinin başında eğitim, öğretim gelmektedir. Her bireyin aklının bir köşesine mutlaka; “ Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” Atatürk. Sözü yatmalıdır.         Her birey birer cevherdir. Kız, erkek ayrımı yapmadan çağın bilgi birikimiyle kendilerini geliştirmelidirler. Eğitim, öğretim doğumdan ölüme kadar devam eder. Öğrenmeye başlarsın, okulda devam edersin, diplomanı alırsın. Ama asla okulun verdiği bilgi, ilim ışığından mezun olamazsın. Mezun olduğunda hayatın son bulur.        “ Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır.”  Atatürk.  
Ekleme Tarihi: 04 Aralık 2021 - Cumartesi
Süleyman ERKAN

EGİTİM ANADOLU’NUN AĞLAYAN YÜZÜ

          Biliyoruz ki bilgisiz, eğitimsiz toplumları yönetmek kolaydır. Kalkınan gelişen milletler bilimle, sanatla, akılla dağarcığını doldurmuşlardır. Eğitim-öğretimin sürekliliğini sağlayarak başka milletler karşısında üretimde, teknolojide dik dururlar. Bunun içindir ki rahat ve refah içinde toplumunu yaşatırlar.  Eğitim öğretim sayesinde başka milletlerin beğenisini, övgüsünü kazanırlar.

          “Eğitimdir ki bir milleti ya özgür bağımsız şanlı yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder.”Atatürk

         Yüz yıllardan günümüze akıp gelen bilgi tecrübe deneyimleri, anlatımla, yazıyla, şekillerle, resimle, töremizle, geleneğimizle günümüze ulaşmıştır. Var olan bilgi, ilim bilgilerini geliştirerek eğitim-öğretim yoluyla bir sonraki nesillere aktarmak zorundayız. 

         Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda Anadolu’da okuryazarlık oranı oldukça düşüktü. Türkçe konuşan bir millet, Arap harfleriyle Osmanlıca yazıp okuyan küçük bir azınlık. Cumhuriyet devrimlerinin en önemlilerinden biriside 01 Kasım 1928 harf devrimi kabul edildi. Okuma yazma oranı az olan ülkenin, harf devrimiyle yükselmeye başladı. Anadolu’nun kırsallarında yaşayan yoksul köy çocuklarını Köy Enstitülerinde eğitim, öğretim vermeye başladılar. Anadolu’nun dört bir yanına ilim bilim yayan Köy Enstitüsü Öğretmenleri gericiliğe, bağnazlığa, sömürüye karşı bayrak açmışlardı. Okuyan köy çocukları üretmeye, sorup soruşturmaya, çevresini aydınlatmaya başlayınca şıhlar, ağalar, beylerin öfkeci artmaya başladı. Emperyalist güçler en kısa yoldan köy enstitülerini kapatmalıydılar. Öylede oldu. Düşünen, gelişen, hakkını arayan bir birey kabullenemezdi emperyalistler. Eğitimde Anadolu bir kez daha darbe almıştı.

      Türkiye Cumhuriyeti’nin iki milli bakanlığı vardır. Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı. Bu iki bakanlıkta siyaset yapılmaksızın vatandaşlara eşit şartlarda kucaklamak zorundadır. Eğitimde eşitlik sağlanamamıştır. Özel okullar paralı, devlet okulları tasarrufa giderek taşımalı sisteme geçmiştir. Köy okulları düşman eline bırakırcasına harap, yıkık bakımsız bırakılmıştır. Kaderine terk edilirken Anadolu’da ki köy okulları yoksul, fakir çocukları taşımalı eğitime mahkûm edildi. Zor geçim, aileleri büyük şehre zorlayınca, köylerde boşaldı. Yaşlılar, çaresizler kaldı köylerde. Anadolu da tüm köy okullarının ağlayan yüzünü görürsünüz gezseniz Anadolu’yu.

        Günümüzün salgın hastalığı nedeniyle tüm okullar kapatılınca, yoksul, taşımalı öğrencilerin işleri daha da zorlaştı. Derslerine ( internetten) girip dinlemeleri gerekecek. İnterneti olmayanları derdi bir yandan, olup da interneti çekmeyenlerin derdi bir yandan. Bu toplumun öğrencileri sizce ne kadar başarılı olurlar. Öğrenim gören öğrenciler, sosyal, kültürel eğitimi nasıl alacaklar? Bir ulusun eğitim-öğretim ağı çökertilirse o toplumun kalkınıp, gelişmesinden söz edilir mi?  “ Eğitimin yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Hiçbir şey onun etki alanının dışında kalamaz. Kötü ahlakları iyiye çevirebilir; kötü ilkeleri yıkar ve yerine yenilerini koyar. İnsanları melekler seviyesine çıkartabilir.” Mark Twain

     Japonya’nın uzak bir yerleşim yerinde oturan bir kız çocuğuna özel tren sabah alıp, ders bitimi evine bırakıyormuş. Bu olayı her gün tekrarlıyormuş. Eğitim, öğretime bu kadar önem veren bir milletin sözü de dinlenir, ekonomisi de iyi olur. Tam bağımsız olmanın ilkelerinin başında eğitim, öğretim gelmektedir. Her bireyin aklının bir köşesine mutlaka; “ Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” Atatürk. Sözü yatmalıdır.

        Her birey birer cevherdir. Kız, erkek ayrımı yapmadan çağın bilgi birikimiyle kendilerini geliştirmelidirler. Eğitim, öğretim doğumdan ölüme kadar devam eder. Öğrenmeye başlarsın, okulda devam edersin, diplomanı alırsın. Ama asla okulun verdiği bilgi, ilim ışığından mezun olamazsın. Mezun olduğunda hayatın son bulur.

       “ Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır.”  Atatürk.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

23
Nisan
18
Nisan
06
Mart
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.