Süleyman ERKAN
Köşe Yazarı
Süleyman ERKAN
 

BAHÇEMİZE GELEN MİSAFİRLERİMİZ?

Bu gün havadan bulutlar kaybolmuş. Güneş tün çıplaklığıyla Sonbahar’a inat tüm canlılara ışıklarını saçmaktadır. 06-09-2020 günlerden Pazar. Bahçemdeki tel örgülerin arasında iri yarı beyazı fazla, sırtı sarı alacalı kedi, ağzında ki yavrunun ensesinden tutup bahçemde ki ağaç yığının altına bıraktı. Sonra İkincisini, Üçüncüsünü, Dördüncüsünü sırasıyla getirip bıraktı. Ensesinden ağzıyla tutup tel örgüyü, geçerken yavrularını incitmeden, bıraktığında da sağı solu gözlemleyerek nasıl koruyucu olduğunu hayretle seyrettim.        Yavrular yeni yuva ortamında annesinin memesini emdiler. Anne beli ki karnını doyurmak için gitti. Dört yavru öğüt almışçasına odun arası yuvadan boynunu çıkartıp geri içeri giriyorlardı. Havyarları severim ama evde besleme geleneğim olmadığından eşimle birlikte gelen misafirlere süt ikram ettik. Önce misafirler nazlandı ama sonra dillerini çıkartarak sütünü içen sığınağına gittiler.      Ailecek kedi yavrularını gözleme, besleme merakımız başladı. Torunumu alıp saatlerce o güzel yavruları seyrettirirken, Beş aylık torunum Melodi’nin hiç sesi çıkmıyordu. Birinci yavru; beyaz, kulakları acık sarı, sırtında iki sarı beneği bulunuyor. İkincisinin; kocaman siyah benekli, ayakları beyaz. Üçüncüsünün; sırtı acık sarı, karnının altı, ayakları beyaz. Dördüncüsünün; ayakları, göğüs kısmı beyaz, sırtındaki sarı az, siyah benekli. Dört benekli güzel kardeş.         Her sabah kahvaltıdan önce misafirlerimizin karnini doyurup, su kutusunu yanlarına koyuyorduk. Ailecek sevmiştik misafirlerimizi. Kartondan barınak yapıp içine yumuşak kumaş parçaları yerleştirdik. Yavruları teker, teker incitmeden kartondan yaptığımız yuvaya yerleştirdik. Bir süre sonra anne sert çalımlarla yavruların yanına girdi. Yaptığımız hizmetten mutlu olduğuna inanıp, keyif alacakken kedi yavrularını odunların arasına taşımaya başladı. Şaşırıp kaldık ailecek. Demek ki odunların arası daha güvenli, rahat geliyordu kendilerine.      Peynir parçası, süt, pişmiş et parçaları veriyorduk. İri yarı sarı benekli ana bir metre uzaklıkta yavrularını dikkatlice izliyordu. Çocuklarının karnı doyunca kendiside yemeğini yiyordu. Asla kendini sevdirmez, yaklaşınca hırlayarak dişlerini gösterirdi. Kendisi oldukça gururlu, dik başlı bir kediydi.        Birkaç kere ağaca konan kuşları avlayıp, parçalayarak yavrularına yedirmişti. Avcılıkta üstüne diyecek yoktu. Yavrularını alıp severken görse anne koruyuculuğuyla “ bırak benim yavrumu” dercesine hırlayıp, insanın üstüne atlayacak duruma gelirdi. Bize düşen misafirin sözüne uymak olurdu.        Birkaç günlüğüne evden ayrıldık. Geldiğimizi gören yavrular bizleri görünce sevinçlerini görmek gerekiyordu. Yuvarlanan, koşanlar, ağaca biraz çıkıp atlayan, yanımıza gelip ayaklarımızın yanından koşan yavrular beden diliyle hoş geldiniz diyordu.      Aradan iki ay geçti. Kediler kendilerini ifade eder, sağdan soldan yiyecekte aramaya başlamışlardı. Kardeşler arası oyunlar bazen kavgaya dönüşüyordu. Bir gün soğan çuvalının yırtık ipleriyle oynayan beyaz alacalı kedi öyle bir ipe dolaşmış ki sormayın. Kurtulmaya çalıştıkça boynunda ki ip daha da sıkıyor, gözleri patlayacak duruma geliyordu. Kurtarmaya çalışıyorum elimi cırnaklıyor, kanatıyor. Eşimi çağırdım. Keskin bir bıçak istedim. Elimi bezle sardım. Kediyi kurtarmak için itina ile ipleri kesmeye başladım. Yaralarım diye de korkuyorum. Boğazında ki vücudunda ki ipleri keserek kurtardım. Kedi can havliyle öyle bir kaçtaki sanki tüm kötülükleri ben yapmışım gibi. Sonraları barıştık ama gönlünü almak kolay olmadı.          Sevgi tüm canlılar için geçerlidir. Sevgisiz hiçbir canlı mutlu olamayacağına inananlardanım. Bir aylığına evden ayrılacağız. Komşumuza Beş kilo kedi maması alıp verdik. Bahçemizde ki kedilerimiz aç kalmasın. Biz gelene kadar bakın diye... Gönül rahatlığıyla gittik. Bir ay sonra geldik ki hiçbir kedimiz bahçemizde yoktu. Komşu kedi mamasını torbayla bahçeye açıp koymuş. Gelen giden hayvanlar kısa sürede mamayı bitirmişler. Bahçemizde ki misafirlerimizde terk edip gitmişlerdi. Sadece beyaz alacalı kedimiz geri geldi. O çocuklukta yapılan hizmeti unutmamıştı. O da anası gibi yaklaştırmaz, sevdirmez, yaklaşınca dişini gösterip hırlıyor. Misafirimiz artık demir baş yaşamımızın ortak paydalarından biri olmuştu. O nu bir gün görmesek o günümüz eksik sayıyorum.            Canlılar yaşamımızın renkli yanlarıdır. Onlar yoksa yaşamın tadı da, mutluluğun adı da silinir.
Ekleme Tarihi: 15 Haziran 2022 - Çarşamba
Süleyman ERKAN

BAHÇEMİZE GELEN MİSAFİRLERİMİZ?

Bu gün havadan bulutlar kaybolmuş. Güneş tün çıplaklığıyla Sonbahar’a inat tüm canlılara ışıklarını saçmaktadır. 06-09-2020 günlerden Pazar. Bahçemdeki tel örgülerin arasında iri yarı beyazı fazla, sırtı sarı alacalı kedi, ağzında ki yavrunun ensesinden tutup bahçemde ki ağaç yığının altına bıraktı. Sonra İkincisini, Üçüncüsünü, Dördüncüsünü sırasıyla getirip bıraktı. Ensesinden ağzıyla tutup tel örgüyü, geçerken yavrularını incitmeden, bıraktığında da sağı solu gözlemleyerek nasıl koruyucu olduğunu hayretle seyrettim.

       Yavrular yeni yuva ortamında annesinin memesini emdiler. Anne beli ki karnını doyurmak için gitti. Dört yavru öğüt almışçasına odun arası yuvadan boynunu çıkartıp geri içeri giriyorlardı. Havyarları severim ama evde besleme geleneğim olmadığından eşimle birlikte gelen misafirlere süt ikram ettik. Önce misafirler nazlandı ama sonra dillerini çıkartarak sütünü içen sığınağına gittiler.

     Ailecek kedi yavrularını gözleme, besleme merakımız başladı. Torunumu alıp saatlerce o güzel yavruları seyrettirirken, Beş aylık torunum Melodi’nin hiç sesi çıkmıyordu. Birinci yavru; beyaz, kulakları acık sarı, sırtında iki sarı beneği bulunuyor. İkincisinin; kocaman siyah benekli, ayakları beyaz. Üçüncüsünün; sırtı acık sarı, karnının altı, ayakları beyaz. Dördüncüsünün; ayakları, göğüs kısmı beyaz, sırtındaki sarı az, siyah benekli. Dört benekli güzel kardeş.

        Her sabah kahvaltıdan önce misafirlerimizin karnini doyurup, su kutusunu yanlarına koyuyorduk. Ailecek sevmiştik misafirlerimizi. Kartondan barınak yapıp içine yumuşak kumaş parçaları yerleştirdik. Yavruları teker, teker incitmeden kartondan yaptığımız yuvaya yerleştirdik. Bir süre sonra anne sert çalımlarla yavruların yanına girdi. Yaptığımız hizmetten mutlu olduğuna inanıp, keyif alacakken kedi yavrularını odunların arasına taşımaya başladı. Şaşırıp kaldık ailecek. Demek ki odunların arası daha güvenli, rahat geliyordu kendilerine.

     Peynir parçası, süt, pişmiş et parçaları veriyorduk. İri yarı sarı benekli ana bir metre uzaklıkta yavrularını dikkatlice izliyordu. Çocuklarının karnı doyunca kendiside yemeğini yiyordu. Asla kendini sevdirmez, yaklaşınca hırlayarak dişlerini gösterirdi. Kendisi oldukça gururlu, dik başlı bir kediydi.

       Birkaç kere ağaca konan kuşları avlayıp, parçalayarak yavrularına yedirmişti. Avcılıkta üstüne diyecek yoktu. Yavrularını alıp severken görse anne koruyuculuğuyla “ bırak benim yavrumu” dercesine hırlayıp, insanın üstüne atlayacak duruma gelirdi. Bize düşen misafirin sözüne uymak olurdu.

       Birkaç günlüğüne evden ayrıldık. Geldiğimizi gören yavrular bizleri görünce sevinçlerini görmek gerekiyordu. Yuvarlanan, koşanlar, ağaca biraz çıkıp atlayan, yanımıza gelip ayaklarımızın yanından koşan yavrular beden diliyle hoş geldiniz diyordu.

     Aradan iki ay geçti. Kediler kendilerini ifade eder, sağdan soldan yiyecekte aramaya başlamışlardı. Kardeşler arası oyunlar bazen kavgaya dönüşüyordu. Bir gün soğan çuvalının yırtık ipleriyle oynayan beyaz alacalı kedi öyle bir ipe dolaşmış ki sormayın. Kurtulmaya çalıştıkça boynunda ki ip daha da sıkıyor, gözleri patlayacak duruma geliyordu. Kurtarmaya çalışıyorum elimi cırnaklıyor, kanatıyor. Eşimi çağırdım. Keskin bir bıçak istedim. Elimi bezle sardım. Kediyi kurtarmak için itina ile ipleri kesmeye başladım. Yaralarım diye de korkuyorum. Boğazında ki vücudunda ki ipleri keserek kurtardım. Kedi can havliyle öyle bir kaçtaki sanki tüm kötülükleri ben yapmışım gibi. Sonraları barıştık ama gönlünü almak kolay olmadı.

         Sevgi tüm canlılar için geçerlidir. Sevgisiz hiçbir canlı mutlu olamayacağına inananlardanım. Bir aylığına evden ayrılacağız. Komşumuza Beş kilo kedi maması alıp verdik. Bahçemizde ki kedilerimiz aç kalmasın. Biz gelene kadar bakın diye... Gönül rahatlığıyla gittik. Bir ay sonra geldik ki hiçbir kedimiz bahçemizde yoktu. Komşu kedi mamasını torbayla bahçeye açıp koymuş. Gelen giden hayvanlar kısa sürede mamayı bitirmişler. Bahçemizde ki misafirlerimizde terk edip gitmişlerdi. Sadece beyaz alacalı kedimiz geri geldi. O çocuklukta yapılan hizmeti unutmamıştı. O da anası gibi yaklaştırmaz, sevdirmez, yaklaşınca dişini gösterip hırlıyor. Misafirimiz artık demir baş yaşamımızın ortak paydalarından biri olmuştu. O nu bir gün görmesek o günümüz eksik sayıyorum.

           Canlılar yaşamımızın renkli yanlarıdır. Onlar yoksa yaşamın tadı da, mutluluğun adı da silinir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

23
Nisan
18
Nisan
06
Mart
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.