Bomba deyince aklınıza hemen gerçek bomba gelmesin.
Çünkü sokaklar suriyeli göçmenlerle dolu.
Öyle bazılarının dediği gibi, ben gelirsem gönderirim demesi kolay değil.
Çoğuna vatandaşlık hakkı verildi.
Hatay büyükşehir belediye başkanı Lütfü Savaş tam bir buçuk yıl önce;
Hatay'ın nüfusu 1milyon 670 bin. Resmi verilere göre 500 bin Suriyeli var fakat, gayri resmi sayı 800 binin üzerinde.
Sokakta her iki insandan biri Suriyeli.
Doğurganlık sınırı diye bir şey yok. Suriyeli bir kadın her yıl doğuruyor.
Çoğu çok eşli ailelerde nüfus patlaması var.
Suriyelilere vatandaşlık ve seçme seçilme hakkı verilmesi büyük bir hata oldu.
Bu gidişle yakın zamanda biz azınlığa düşeceğiz demişti.
Türkiye'de resmi açıklamalara göre bu gün 17 milyon göçmen,
Tahmini açıklamalara göre en az 20 milyon göçmen var diyorlar.
Sadece bu sayı bile çok büyük bir tehlike oluşturuyor.
Fakat bu tehlikeyi bizim millete anlatmanın imkanı yok.
Fakiri de, zengini de paradan başka bir şey düşünmüyor.
Pandemi döneminde bir iki gün, paranın yenilir bir şey olmadığını anladık demişlerdi.
İki gün sonra herkes bir birine düştü.
Günümüzde gelir adaleti diye bir şey kalmadı
En düşük memur maaşı 22 bin lira olurken.
7500 lira ile geçinmeye çalışan insanların hakkı için,
Parayı bulan kimse dönüp arkasına bakmıyor bile.
Hâlbuki bu toplumsal adaletsizliğe geliri ne olursa olsun toplumsal bir tepki olması lazımdı.
Yoksa sen antrikot yerken
Ben ne yiyeceğim.
Konu şu ki,
Gündem para olunca, göçmen tehlikesini unuttu bu millet diyecektim.
Fakat gördüm ki;
Çıkarını bulduğunda
Suriyeliden daha tehlikeli bizim millet.