Sadece annem için değil, bütün anne ve babalar için yazıyorum.
Annem 2017 yılında 91 yaşında vefat etti.
Göz görür, gönül ister derler ya,
Annem de doksanlı yaşına rağmen, kızlarının, torunlarının üzerinde görüp heves ettiği kıyafetleri ister,
Cilt bakım kremlerinin en iyisini kullanırdı.
Öyle bir tane değil, bir kaç çeşit kremi vardı.
Ölümünden yaklaşık iki ay önce Ordu'da özel bir hastaneye götürdüm.
Doktor, şikayetlerimizi dinledi.
Tahlilleri istedi.
Elleri ile iyice kontrollerini yaptı.
Sonuç olarak kötü bir şeyi yok.
Bu ilaçları kullansın hiç bir şikayeti kalmaz dedi.
Annem muayene sedyesinde yatarken,
Bana sordu;
Teyze kaç yaşında?
91 dedim.
Bana bakıp, teyze yi soruyorum dedi.
Bende duymadı herhalde diye 91 hocam diye tekrarladım.
Doktor ayağa kalktı, tekrar annemin yattığı sedyeye gitti.
Hayret bir şey, 55 - 60 yaşlarında gibi dedi.
Annem yaşama gücü çok yüksek bir insandı.
Yine 80 yaşlarında gibi bir zamandı, oğlum gözlerim iyi görmüyor.
Beni göz doktoruna götür dedi.
Aldım doktora gittik.
Doktor iyice muayene etti.
Uzaktan, yakından çeşitli şekiller harfler gösteriyor,
Annem hepsini okuyor.
Annemin kulağı biraz ağır işitirdi.
Doktor, bana teyzenin gözünde bir şey yok.
Görmesi de çok iyi.
Şikayeti ney!. Niye getirdin dedi.
Bende, bilmiyorum ki doktor bey, göremiyorum beni doktora götür dedi, getirdim.
Sonra annemin duyacağı şekilde sesli.
Anne senin şikayetin ney!
Doktor soruyor dedim.
Annem doktora döndü.
Dikiş makinamın iğnesine iplik takamıyorum doktor bey dedi.
Annemi 91 yaşında kaybettik. Ecelin ne zaman geleceği belli olmaz.
Belki de annemi biz hasta ettik.
Biz öldürdük.
Zaman olarak tam hatırlayamadım.
Evde felç vurmuş.
Bulduğumuz da hemen hastaneye götürdük.
Epey uğraşlardan sonra, doktor bizi yanına çağırdı.
Üzgünüm fakat anneniz ile helalleşin. Değerlerini bir türlü düşüremiyoruz. Ambulansla Trabzon'a gönderiyorum fakat sağ olarak varamayabilir dedi.
Ambulansa koyarken hissetti tabi.
Bazı nasihatler edip, beni şuraya gömün dedi.
Trabzon'a vardık.
Gerekli müdahaleler sonrası annem hayati tehlikeyi atlattı.
Vücudunun bir tarafı eller ve ayaklar tutmuyor.
Doktorlar yapılacak bir şey yok. Bundan sonra böyle yatağa bağımlı kalacak.
Mecbur aldık eve geldik.
Anneme elleri ve ayaklarını çalıştıracak materyal buluyorum.
Hiç pes etmiyor.
Gece gündüz çalışıyor.
Üç ay sonra Trabzon'a kontrole gittik.
Annem yürüyerek içeri girdi.
Yapacak birşey yok! Böyle yaşamaya alışacak dediği doktor şaşkın şaşkın anneme bakıyor.
Bana döndü ne yaptınız teyzeye dedi.
Anlattım.
Allah Allah dedi.
İnanmıyor.
Nereye götürdünüz diye soruyor.
Hocam bir yere götürsem niye buraya getireyim dedim.
Annem de felç den dolayı ufak bir aksaklık kaldı fakat normal yaşamına devam etti.
Babam yıllar önce vefat etmiş, annem bizden ayrı duruyordu.
Kendi kendine evden çıkar, bazen Saraçlı mahallesindeki akrabalarının yanına
Bazen bizim esnaf arkadaşların yanına çay içmeye, sohbet etmeye giderdi.
Fakat bu ziyaretleri sıklaştı.
Biz milleti rahatsız eder, yollarda düşer diye, anne biz yokken evden çıkma demeye başladık.
Anlıyordu tâbi.
Oğlum, Ben kimseyi rahatsız etmiyorum ki, oturup geliyorum derdi.
Ne zaman ki, annemi biz yokken evde oturmaya ikna ettik.
Annemi biz öldürdük.
Yavaş yavaş evde oturmaya önce o alıştı.
Sonra vücudu.
Sonra biz.
Nasıl olsa annem evdeydi.
İçimiz rahattı.
Annemin önce yaşama sevincini,
Hırsını, azmini öldürdük.
Vefat etmeden üç gün önce hafif bir öksürüğü vardı.
Ben iyiyim dedi, fakat biz Ordu'da özel bir hastaneye götürdük.
Doktor tahlilleri yaptı. Yatıralım bir kaç gün dedi.
Annem, gözlerimin içine bakarak yatırmayın beni.
Ben iyiyim dedi.
İkna ettik sonuçta.
Yatırdık.
Hem eşim, hem kardeşim kaldı yanında.
Yoğun ilaç yüklemesi sonucu ikinci gün komaya girdi.
Kalp krizinden kaybettik annemi.
Önce biz her şeyi yasaklayarak 90 yaşındaki annemin 60 yaşındaki ruhunu mezara koyduk.
Sonra annemi öldürdük.
Bırakın annelerimiz
Babalarımız
Nasıl istiyorsa öyle yaşasınlar.
Ölüm nasıl olsa nereden geleceği belli değil.
Bizim içimiz rahat ettiği şekilde değil,
Kendi ruhlarının istediği şekilde ölsünler.
Tüm anne babalara sevgiyle.
Tüm anne, babalara özürle.