—Salih !
Bu sesle sarsıldı koca saray,
Dolmabahçe Sarayının direkleri sanki çatladı.
Yıkılacak gibi oldu o muhteşem, güzel bina…
Salih,
Çocukluktan beri arkadaşı,
Yoldaşı,
Yaveri,
Salih Bozok.
Sırdaşı, her şeyi.
Salih ‘te aynı yıl,1881 yılı
Selanik doğumlu.
Aynı sokaklarda birlikte oynadılar.
Aynı okullarda okudular.
Harbiye den birlikte mezun oldular.
O,
Arkadaşını hiç yalnız bırakmadı.
Selanik sokaklarında, çocukken de beraberdiler.
Harbiye öğrencisiyken de.
Padişah tarafından, idama mahkum edildiğinde de yanındaydı.
Sakarya savaşının bıçak sırtı günlerde de.
Şuhut’ da karargahın kumanda merkezin de,
Afyon, Kocatepe’de alaca karanlık aydınlanmadan verdiği,
—Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!
Diye haykırdığı anda da yanındaydı.
Çanakkale,
Bingazi çölleri,
Libya,
Şam ikinci Ordu.
Amasya, Erzurum, Sivas.
Sakarya savaşı,
Büyük taarruz,
İzmir…
TBMM’de günlerce, gecelerce süren o kavgalı oturumlarda,
Uykusuz geçen Çankaya gecelerinde,
Hep yanında oldu.
Ve, koca çınarın son saatleri, yine yanında, yanı başında duruyordu.
Paşa,
Son defa, kurduğu Cumhuriyetin bayramını kutluyordu.
29 Ekim 1923’de,
Dolmabahçe Sarayında,
En yakın arkadaşının yardımıyla pencere önüne gelerek,
Boğazda, bir sandal ile saraya yaklaşarak,
Sarayın önüne gelen,
Paşaya el sallayan gençlere el salladı,
Onları son kez selamladı…
Bu son vedası oldu.
Sonra,
—Salih, beni yatağa götür dedi…
Yaveri, dava arkadaşı, sırdaşı, koltuk altlarından tutup destek vererek, yatağına götürdü.
Sırtüstü yatağına uzandı.
Boncuk mavisi gözleriyle,
Son defa arkadaşına baktı.
Sonra gözlerini kapadı,
Hiç açmadan derin ve sonsuz bir uykuya daldı…
57 yıllık kısacık bir ömür sona erdi.
Nur içinde uyu.
Sana o kadar çok şey borçluyuz ki, ne yapsak hakkını ödeyemeyiz.
Işığın hiç sönmesin. Eşsiz, benzersiz insan,
Ülkemizin,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu;
Mustafa Kemal …