Tırpan derken,
Hani bazıları parayı tırpanla biçer gibi götürüyor ya,
Bizimki öyle tırpan değil.
Bizimki emekçi tırpan.
Olay yeni değil.
Belki beş yıl oldu.
Lakin, konusu bugünkü gibi taze.
Eşimle birlikte Bulancak kadınlar pazarlığında geziyorduk.
Eşim bir tezgahta sakarca gördü.
Yaklaşıp kadına sordu.
Sakarca kaç lira.
Kadın o günün şartlarına göre epey pahalı bir fiyat söyledi.
Eşim, ne kadar pahalı.
Bir sakarca bu kadar pahalı olur mu dedi.
Kadın eşime dönüp;
Sen sakarca toplamanın ne kadar zor olduğunu biliyormusun! dedi.
Eşim unutamayacağım tarihi cevabı verdi;
Peki, sen para kazanmanın ne kadar zor olduğunu biliyormusun!.
Günümüzde alın teri ile para kazanmak iyice zorlaştı.
Bir kesim parmakları ile kazıyarak kazanırken,
Büyük bir kesim tırpanla kazanıyor sanki.
Gerçekten alın teri ile para kazanmanın zorluğunu kaç kişi biliyor memlekette.
Amacım kimseyi suçlamak değil.
Helalinden kazanan da var.
Lakin, hesap ortada.
Sadece siyasete değil, siyasetin kenarından tutanlara baktığımda
Çoğu zevk sefa içinde.
Çoğunun on yıllık maaşını toplasan,
Bir aylık servetini yapmaya yetmiyor.
Kimsenin helal veya haram kazancında gözümüz yok tâbi.
Fakat, insan ister istemez heves ediyor.
Nereden geliyor bu mal varlığı.
Ne soran var ne sorgulayan.
Bal tutan parmağını yalıyor.
Şu üç günlük dünyada herkes huzur içinde yaşamak istiyor.
Lakin,
Sadece bize huzur versinler diye seçtiklerimiz huzur içinde yaşıyor.
Ne kadar önce sağlık desek de, para olmadan sağlık olmuyor.
Biz özel bir hastaneye gidelim desek giriş 850 liradan başlıyor.
İçinde birde tahlil, röntgen varsa,
Parayı duyan arkasına bakmadan kaçıyor.
Atanmışlar ve seçilmişler ise,
Aileleri ve bakmaya yükümlü oldukları kişiler ile birlikte,
Her türlü yurt içi ve yurt dışı bütün imkanları kapsayacak şekilde,
Ayrıcalıklı ve imtiyazlı sağlık hizmetlerinden ceplerinden beş kuruş çıkmadan faydalanıyor.
Biz hastayım diyen annemizin gözüne bakıp duruyoruz.
Şu üç günlük dünyada insan gibi yaşamak herkesin hakkı değil artık.
Bu insanlar bolluk ve şatafat içinde,
Hayatın gerçeklerinden uzak yaşarken bizim hesabımızı yaparlar mı!
Allah insanları fakirlikle sınıyor lafına kimse inanmıyor artık.
Mecbur hayatın yükünü birlikte paylaşacağız diyorlar.
Öyle rast gele paylaşmak yok.
Onlar sefasını, sen cefasını paylaşacaksın.
Sürekli ne olduğunu bilmediğimiz hedefler koyuyorlar.
Şimdi 31 Mart 2024 hedefi konuldu.
Sırada 2053
2071 hedefleri de var.
Çoğumuzun yaşarken göreceği hiç bir hedef yok.
Bazıları ölümsüzlüğü buldu herhalde.
Sadece,
2023 yılı için yoksulluk sınırının altındaki nüfusu azaltmak diye bir hedef koymuşlardı.
Geldiğimiz noktaya bakarsak
Gerçekten,
Yoksulluk sınırı altında kimseyi bırakmayacaklar gibi.