Yılı çok önemli değil, sağ sol döneminin en uç noktada olduğu günler.     Giresun meslek yüksek okulunda okuyorum.     Öğle arası, sınıfta tek başıma otururken,     Birden sınıfın kapısı çarparak açıldı.     Bizim sınıftan değil fakat okuldan bir çocuk can havliyle içeri daldı.     Arkasından dört beş kişi.     Çocuk yakalanacağını anlayınca kendini kapalı olan pencereye doğru attı.     Kırılan camla birlikte dışarı düştü.     Allah'tan sınıf birinci katta bulunuyordu.     Hemen pencereye koştum.     Çocuk çoktan kalkıp kaybolmuş bile.     Çocuğu kovalayan arkadaşlara döndüm.     Ne yaptı bu çocuk size dedim.     Tercüman gazetesi okuyordu dediler.     Oturduğum sırayı gösterdim. Benim de masamda tercüman gazetesi vardı.     Bende okuyorum ne olmuş ki dedim.     Meğer tercüman gazetesi siyasi bir tercihmiş.     Halbuki ben spor sayfası güzel olduğu için alıyordum.     Demek ki her dönem bir şeylerle yıkıyorlar beynimizi.     O zamanlar her gün pırıl pırıl bir gencimiz ölüyor.     Ertesi gün duvarlara kan rengi ile kanın yerde kalmayacak diye yazılıyordu.     Zamanla boyalar kurudu döküldü.     yazıların yerini ya ak bank, ya yok bank reklamları aldı.     Devlet muhbirlik yasası çıkardı.     Birbirini ihbar eden kurtuldu.     Ölenler öldü, kalanlar kardeş oldu.     Günümüzde muhbirlerin yerini troller aldı.     Trollerin kendi düşüncesi yoktur.     Sadece eskiye, yeniye ait eline ne verilirse kopyala yapıştır sistemi ile 7/24 saat çalışır.      Her şeye rağmen çağın en güzel mesleği.      4x4 ü günlük alıp satacak kadar kazanır.     Keşke bende trol olsam.     Fakat millet anlıyor maldan.     Neyse zaman çabuk geçecek muhbirler gibi troller de unutulacak.     Herkesin yanında götürdüğü yanına kar kalacak.     Neymiş benzine zam.     Tuvalet kağıdına zam.     Bilmeyen de, bizi 24 saat yiyip içip, gezip tuvalet kağıdı kullanıyor zannedecek.     İki günde Suriyelileri unuttu millet.     İyi kötü herkese bir zam açıklandı.     Suriyeli kardeşlerimiz için hiç bir şey açıklanmadı.     Sizinki can da onların ki patlıcan mı!.     Sana her şey para ilede,     Onlara ekmek elden su gölden mi!.     Üç, dört milyon desen, hadi olan olmayana verir dersin.     Ümit Özdağ on dört milyon diyor.     Çoğu filinta gibi insanlar.     Hiç birinin ağzından açım diye laf duydun mu!.     Bizde 65, ,,70 lik insanlar, yarına çıkacağının garantisi bile yok.     Açım diye bağırıyor durmadan.     Neymiş seçim gelecekmiş.     Diyelim ki geldi.     Sen emekliye emekliye gelirken,     Onlar dokuz doğurup gelecek.