Esirettin Zehir
Köşe Yazarı
Esirettin Zehir
 

YARINLAR BİRİKİRSE

    Sağ- sol dönemindeki,     İnsan profillerini,      insanların ve gençlerin nasıl kullanıldığını kendi yaşadıklarım ile birleştirerek bir roman yazmıştım.     Fakat o zamanlar yazdığım yazıyı kaydedecek bir teknoloji yoktu.     Varsa da ben bilmiyordum.     kitap haline getiremeden kağıt üzerinde olan bu romanı bir kaza sonucu kaybettim.     Daha sonra spora olan tutkum yazma isteğimin önüne geçti.     Romanın giriş bölümü şöyle başlardı;     Bizim mahallede Yan Ali diye biri vardı. Hep beni bir günlüğüne başbakan yapsalar derdi.     Düşünür dururdum; Yan Ali bir günlüğüne başbakan olup da ne yapacak diye.     Bir gün duydum ki! Yan Ali'yi belediye tuvaletine bekçi yapmışlar.     Oysa Yan Ali'nin umutları vardı. Umutları birikmişti.     Oysa Yan Ali'nin yarınları vardı. Yarınları birikmişti.     Umutlar birikirse ne olur?     Yarınlar birikirse ne olur? der     UMUTLAR BİRİKİRSE diye başlardı romanım.     Hüsrev Yan Ali'nin sekiz yaşındaki oğludur. Aslında melekleri bile kıskandıracak saf ve temiz bir yüzü vardır Hüsrev'in. Lakin geleceği karanlıktır.      Karanlıklar içinde yaşamaya mahkum bir çocuk karanlık çocuk olmaya mahkumdur.     Hiç mi aydınlığı olmayacak Hüsrev' in!     Hiç.     Ya Selver!     Selver de karanlıklar içinde yaşamaya mecbur mu?     Selver Yan Ali'nin 17 yaşındaki kızıdır. Lüle lüle saçları, fidan gibi boyu, alımlı vücudu ile Yan Ali'nin birikmiş umutlarının bir ifadesidir sanki.     Hüsrev ile Selver iki nadide çiçektir, lakin yaşadıkları dünya kuraktır.     Değişen yarınlar, çoğalan ırz düşmanları, yağcılar, çıkarcılar arasında bu iki nadide çiçek nasıl açacak! nasıl büyüyecek acaba!.     Şimdi tekrar aklıma nereden geldi bu roman biliyor musunuz!     Geçenlerde o dönemlerin  bir solcusu ile konuşurken konu günümüze geldi.      Niye  bu geçiş döneminde eski solcular çok sessiz kaldı diye sordum.     Özetle aynı şöyle dedi;     Bizim dönemin solcuları daha sonra kullanıldığını anladı. İçlerine çekildiler dedi.     O anlattıkça sanki bana kitabımı anlatıyor gibi geldi.     Neyse olan oldu. Allah fırsat verirse bu günleri de anlatan yeni bir kitap yazmak istiyorum.     Çünkü kitabın giriş bölümü hiç değişmedi.     Diğer bölümlerden Suriyelileri ve satılan vatan topraklarını çıkarırsam konu da hiç değişmedi.     Adam emekli olmuş 7 bin 500 lira maaş alıyor.     Her akşam ne yiyeceğim diye düşünüyor.     Adam hem emekli hem vekil olmuş 230  bin lira maaş alıyor,     Bir gün olsun ne yiyeceğim diye düşünmeden,     Allah rızkımıza ne verdiyse onu yeriz diyor.     Binlerce üniversite mezunu genç işsiz sapsız dururken     Çarpma, toplama bilmeyen  insanlar, siyasi çarkın içinde, sınavsız puansız işe girmiş. Bazıları şef, müdür bile olmuş;     Rızkımı veren Hüda'dır kula minnet eylemem diyor.     Yakın zamanda yaşamış İslam Aleminin ve tasavvuf yolunun müstesna bir ferdi, manevi adıyla Abdullah Baba hazretlerinin ağzından düşürmediği      Gurrab gibi ötme ile     Tembel tembel yatma ile     Helal haram yutma ile     Cennet cemal bulunur mu?      Sözü ile  bu günlük kapatalım konuyu.     Yoksa bu ahlak ile memlekette inanç bile bırakmayacaklar bize.
Ekleme Tarihi: 09 Ocak 2024 - Salı
Esirettin Zehir

YARINLAR BİRİKİRSE

    Sağ- sol dönemindeki,
    İnsan profillerini, 
    insanların ve gençlerin nasıl kullanıldığını kendi yaşadıklarım ile birleştirerek bir roman yazmıştım.
    Fakat o zamanlar yazdığım yazıyı kaydedecek bir teknoloji yoktu.
    Varsa da ben bilmiyordum.
    kitap haline getiremeden kağıt üzerinde olan bu romanı bir kaza sonucu kaybettim.
    Daha sonra spora olan tutkum yazma isteğimin önüne geçti.
    Romanın giriş bölümü şöyle başlardı;
    Bizim mahallede Yan Ali diye biri vardı. Hep beni bir günlüğüne başbakan yapsalar derdi.
    Düşünür dururdum; Yan Ali bir günlüğüne başbakan olup da ne yapacak diye.
    Bir gün duydum ki! Yan Ali'yi belediye tuvaletine bekçi yapmışlar.
    Oysa Yan Ali'nin umutları vardı. Umutları birikmişti.
    Oysa Yan Ali'nin yarınları vardı. Yarınları birikmişti.
    Umutlar birikirse ne olur?
    Yarınlar birikirse ne olur? der
    UMUTLAR BİRİKİRSE diye başlardı romanım.
    Hüsrev Yan Ali'nin sekiz yaşındaki oğludur. Aslında melekleri bile kıskandıracak saf ve temiz bir yüzü vardır Hüsrev'in. Lakin geleceği karanlıktır. 
    Karanlıklar içinde yaşamaya mahkum bir çocuk karanlık çocuk olmaya mahkumdur.
    Hiç mi aydınlığı olmayacak Hüsrev' in!
    Hiç.
    Ya Selver!
    Selver de karanlıklar içinde yaşamaya mecbur mu?
    Selver Yan Ali'nin 17 yaşındaki kızıdır. Lüle lüle saçları, fidan gibi boyu, alımlı vücudu ile Yan Ali'nin birikmiş umutlarının bir ifadesidir sanki.
    Hüsrev ile Selver iki nadide çiçektir, lakin yaşadıkları dünya kuraktır.
    Değişen yarınlar, çoğalan ırz düşmanları, yağcılar, çıkarcılar arasında bu iki nadide çiçek nasıl açacak! nasıl büyüyecek acaba!.
    Şimdi tekrar aklıma nereden geldi bu roman biliyor musunuz!
    Geçenlerde o dönemlerin  bir solcusu ile konuşurken konu günümüze geldi.
     Niye  bu geçiş döneminde eski solcular çok sessiz kaldı diye sordum.
    Özetle aynı şöyle dedi;
    Bizim dönemin solcuları daha sonra kullanıldığını anladı. İçlerine çekildiler dedi.
    O anlattıkça sanki bana kitabımı anlatıyor gibi geldi.
    Neyse olan oldu. Allah fırsat verirse bu günleri de anlatan yeni bir kitap yazmak istiyorum.
    Çünkü kitabın giriş bölümü hiç değişmedi.
    Diğer bölümlerden Suriyelileri ve satılan vatan topraklarını çıkarırsam konu da hiç değişmedi.
    Adam emekli olmuş 7 bin 500 lira maaş alıyor.
    Her akşam ne yiyeceğim diye düşünüyor.
    Adam hem emekli hem vekil olmuş 230  bin lira maaş alıyor,
    Bir gün olsun ne yiyeceğim diye düşünmeden,
    Allah rızkımıza ne verdiyse onu yeriz diyor.
    Binlerce üniversite mezunu genç işsiz sapsız dururken
    Çarpma, toplama bilmeyen  insanlar, siyasi çarkın içinde, sınavsız puansız işe girmiş. Bazıları şef, müdür bile olmuş;
    Rızkımı veren Hüda'dır kula minnet eylemem diyor.
    Yakın zamanda yaşamış İslam Aleminin ve tasavvuf yolunun müstesna bir ferdi, manevi adıyla Abdullah Baba hazretlerinin ağzından düşürmediği 
    Gurrab gibi ötme ile
    Tembel tembel yatma ile
    Helal haram yutma ile
    Cennet cemal bulunur mu? 
    Sözü ile  bu günlük kapatalım konuyu.
    Yoksa bu ahlak ile memlekette inanç bile bırakmayacaklar bize.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Bahattin...
(12.01.2024 09:23 - #72425)
Başkan durum ortada... Yazsan, çizsen ne fayda... Kula minnet eylemeyenlerin durumu ortada lakin yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya taşıyanlar her mevsim hasatta... Kal sağlıcakla
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.