Yıllardır sporun içindeyim. Lakin son dört yıldır 5/14 yaş grubu arasına
Bazen Halk eğitim kursları olarak,
Bazen ücretli olarak futbol eğitimi veriyorum.
En çok karşılaştığım sorun şu:
Hocam, benim oğlum çok agresif.
Acıyorum çocuklara.
Neden agresif olduğunu biliyorum fakat velilere anlatmak çok zor.
Ne desem boş zamanı yok diyor.
Eğitim sistemimiz.
Hiç çocuk ruhu taşımıyor.
10/12 yaşında ki çocuğun bile algılama, anlama, zamanlama kapasitesi sıfır.
Her çalışma öncesi onlarla sohbete zaman ayırmaya dikkat ediyorum.
Çoğunun ortak sohbeti, hocam test çözümünde birinci oldum.
Ben dördüncü.
Ben ikinci oldum.
Çoğu ayakkabısını bağlayamıyor, antrenman yeleğini giyemiyor.
Test çözüyor.
Sistem böyle olunca hayatımız nerede ise test üzerine kuruldu.
Aferin oğlum.
Aferin kızım.
Sen ne kadar çok çözersen o kadar çok geliyor.
Dün bir anne geldi. Hocam dedi dokuz ve yedi yaşlarında iki çocuğum var.
Kursa yazdırmak istiyorum.
Her veliye kayıt yapmadan önce açıklama yapıyorum.
Çocuğum futbolcu olsun diyorsanız vermeyin.
Fakat benim çocuğum sosyallik kazansın, eğlensin, sağlıklı büyüsün diyorsanız kaydedelim
Anne gülümsedi.
Ne futbolcusu hocam
Bıktım testlerden.
Her gün sayfa sayfa ödevler.
İnanın bana bile fenalık geldi. Çocukların yanına oturmaya korkuyorum.
Mahalle kalmadı, sokak kalmadı.
Bugün karar verdim.
Ne kadar kurs varsa yazdıracağım çocukları.
Varsın oynasınlar, gülsünler dedi.
Annenin ifade şekli çok dikkatimi çektiği için
Çalışma içinde çocuklarını özellikle takip ettim.
Çocuklar koşarken bile atlı karınca da gibi.
Paytak paytak koşuyorlar fakat öyle içten koşuyorlar ki.
İnanın koşmanın bu kadar güzel olduğunu onlar koşarken farkettim.
Eğitime karşı değilim tâbi.
Lakin ilköğretimin ilk üç sınıfı
Çocuk ruhu
Oyun
Mizah
Tiyatro
El ve ayak becerileri
Sporda kendini ifade edebilecek, evde kendine ayıracak, evi dağıtacak zaman
Boş vakti kalırsa, bir sayfa da ders olmalı.