Esirettin Zehir
Köşe Yazarı
Esirettin Zehir
 

YA GELİYORUZ YA GİDİYORUZ

Çıkmayan candan ümit kesilmez derler ya.     Kuru bir ümitten başka hiç bir şey kalmadı elimizde.     Daha düne kadar canımız sıkılınca Pazarsuyu veya Acısu deresine giderdik.     Balığımızı tutar, meyvemizi toplar piknik yapardık.     Eskiden güzel olan hiç bir şeyi getiremedik günümüze.     Ramazanı ramazan yapan pidelerdi.     Şimdi pide mi yiyoruz,  yulaf ezmesi mi belli değil.     Ne meyveler kokuyor ne çiçekler.     Eskiden yağmur yağınca, toprak mis gibi kokardı.     Şimdi yağmur yağınca, etraf bok gibi kokuyor.      Derse girmeden önce okul bahçesinde sıra olurduk.     Her gün andımızı bir öğrenci okuturdu.     O gün sıra bana gelmişti.     Akşamdan beri tekrar yapıyordum.     TÜRKÜM     DOĞRUYUM derken göğsümü kabartarak gür sesle söylüyordum.     Fakat, matematikten son yazılıda üç almıştım!     Çalışkanım derken, sınıf güler mi! diye korkuyordum.     Heyecandan, nasıl başladım nasıl bitirdim bilmiyorum.     Bütün öğrenciler sınıfına girdi.     Bizim öğretmende geldi.     Esirettin, kalk şu andımızı tekrar okut dedi.     Şimdi, dersten başka hiç bir şey öğretmiyorlar okullarda.     Ruh denen bir şey kalmadı.     Dokuz gün sonra tüm Türkiye'de belediye başkanlığı seçimleri yapılacak.     Vaatlerin hepsi, yeni güzellikler,     Yeni bir gelecek üzerine kurulu.     On beş yıldır görevde olan da yeni bir gelecek vaat ediyor.     Ömründe güzellik adına hiç bir şey yapmamış olanda.     Bu kadar kaos, yalan, tarikat, mülteci arasında güzellik mi kaldı memlekette.     Aynı markete, aynı kasaba kimi 10 bin lira maaş ile giriyor,     Kimi 20 bin lira ile.     Kimi 50 bin lira ile.     10 bin lira alanlar  kıymadan başka bir şey bilmiyor.     20 binden sonrası kuşbaşı, antrikot, biftek, bonfile diye gidiyor.     50 bin lira üzerinde kazananlar fetva bile veriyor.     Kimi evde battaniye ile geziyor.     Kimi don, gömlek ile.     Don, gömlek derken, aklıma bir fıkra geldi.     Yaşı sekseni aşmış bir karı, koca,  mecburen bütün öteki işlerden elini ayağını çekmişler.     Cinsel gücü artırıcı hapları duyarlarmış fakat almaya korkarlarmış.     Bir gün, bütün cesaretlerini toplayıp bu haplardan almışlar.     Eczacı, hacı amca, sen içeceksen doktora sorup iç.     Yoksa kalp krizi yapabilir demiş.     Yaşlı karı koca eve gelmişler, meraktan ölüyorlar.     Adam bir tane içmiş, yatmaya gitmişler.     Bir değişiklik olacak mı diye beklerken     Adam birden kızarıp titremeye başlamış.     Karısı, ne oluyor herif? diye sormuş.     Adam, bende bilmiyorum karı.     Ya geliyorum,     Ya gidiyorum demiş.     O misali,     Kimin geldiği,     Kimin gittiği belli değil artık memlekette.
Ekleme Tarihi: 22 Mart 2024 - Cuma
Esirettin Zehir

YA GELİYORUZ YA GİDİYORUZ

Çıkmayan candan ümit kesilmez derler ya.

    Kuru bir ümitten başka hiç bir şey kalmadı elimizde.

    Daha düne kadar canımız sıkılınca Pazarsuyu veya Acısu deresine giderdik.

    Balığımızı tutar, meyvemizi toplar piknik yapardık.

    Eskiden güzel olan hiç bir şeyi getiremedik günümüze.

    Ramazanı ramazan yapan pidelerdi.

    Şimdi pide mi yiyoruz,  yulaf ezmesi mi belli değil.

    Ne meyveler kokuyor ne çiçekler.

    Eskiden yağmur yağınca, toprak mis gibi kokardı.

    Şimdi yağmur yağınca, etraf bok gibi kokuyor.

     Derse girmeden önce okul bahçesinde sıra olurduk.

    Her gün andımızı bir öğrenci okuturdu.

    O gün sıra bana gelmişti.

    Akşamdan beri tekrar yapıyordum.

    TÜRKÜM

    DOĞRUYUM derken göğsümü kabartarak gür sesle söylüyordum.

    Fakat, matematikten son yazılıda üç almıştım!

    Çalışkanım derken, sınıf güler mi! diye korkuyordum.

    Heyecandan, nasıl başladım nasıl bitirdim bilmiyorum.

    Bütün öğrenciler sınıfına girdi.

    Bizim öğretmende geldi.

    Esirettin, kalk şu andımızı tekrar okut dedi.

    Şimdi, dersten başka hiç bir şey öğretmiyorlar okullarda.

    Ruh denen bir şey kalmadı.

    Dokuz gün sonra tüm Türkiye'de belediye başkanlığı seçimleri yapılacak.

    Vaatlerin hepsi, yeni güzellikler,

    Yeni bir gelecek üzerine kurulu.

    On beş yıldır görevde olan da yeni bir gelecek vaat ediyor.

    Ömründe güzellik adına hiç bir şey yapmamış olanda.

    Bu kadar kaos, yalan, tarikat, mülteci arasında güzellik mi kaldı memlekette.

    Aynı markete, aynı kasaba kimi 10 bin lira maaş ile giriyor,

    Kimi 20 bin lira ile.

    Kimi 50 bin lira ile.

    10 bin lira alanlar  kıymadan başka bir şey bilmiyor.

    20 binden sonrası kuşbaşı, antrikot, biftek, bonfile diye gidiyor.

    50 bin lira üzerinde kazananlar fetva bile veriyor.

    Kimi evde battaniye ile geziyor.

    Kimi don, gömlek ile.

    Don, gömlek derken, aklıma bir fıkra geldi.

    Yaşı sekseni aşmış bir karı, koca,  mecburen bütün öteki işlerden elini ayağını çekmişler.

    Cinsel gücü artırıcı hapları duyarlarmış fakat almaya korkarlarmış.

    Bir gün, bütün cesaretlerini toplayıp bu haplardan almışlar.

    Eczacı, hacı amca, sen içeceksen doktora sorup iç.

    Yoksa kalp krizi yapabilir demiş.

    Yaşlı karı koca eve gelmişler, meraktan ölüyorlar.

    Adam bir tane içmiş, yatmaya gitmişler.

    Bir değişiklik olacak mı diye beklerken

    Adam birden kızarıp titremeye başlamış.

    Karısı, ne oluyor herif? diye sormuş.

    Adam, bende bilmiyorum karı.

    Ya geliyorum,

    Ya gidiyorum demiş.

    O misali,

    Kimin geldiği,

    Kimin gittiği belli değil artık memlekette.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.